Sevgili Akşehirli hemşehrilerim, bu köşe için bir yazı yazıp sizler ile paylaşmayalı uzun süre oldu. Yani eski tabirle ifade edecek olursak kalemi elime almayalı ya da günümüz tabiriyle klavye başına geçmeyeli hayli zaman oldu. Bugün yazmaya başlamışken konu başlığı ve konumuz ne olabilir diye düşünüyordum ki aklıma gelen ilk cümle motivasyon oldu.

Haydi o halde günümüzde hepimizin günlük hayatına giren, sıklıkla karşılaştığımız bu kavramdan köşemiz elverdiğince bahsedelim. Önce tanımından başlayalım. Elbette bu kavram için çok farklı tanımlar yapmak mümkün. Ancak ben şöyle bir tanım yapacağım, belirli bir hedefe ulaşmak için kişiyi çalışmaya iten enerji ve coşku durumu. Kısaca kişileri motive edici bazı unsurlar vasıtasıyla her türlü zorluğa karşın yolundan ayrılmadan, bağlılıkla hedefine ilerlemesini ve ona ulaşmasını sağlamak. Bir başka ifade ile bu enerji durumu, başarının anahtarı olarak da tanımlanabilir. Hatta kavram, özellikle başarı hikâyelerinde sıklıkla karşımıza çıkar diyebiliriz. Öyle ki başarılı kişilerin zorlu yollardan geçerken, pes etmeden başarıya uzanmalarındaki ana etmenin, onları bu yolda motive eden unsurlar olduğu vurgulanır daima.

Motivasyon kavramına güzel bir örnek verecek olursak da çok uzağa gitmenize gerek yok. Zira bu yazının başında değindiğim üzere klavye başına geçip bu yazıyı yazmam, sizlere ulaşacağını bilmem ve onu okuyacağınızı düşünmem de benim için bir motivasyon kaynağı. Öyle ki 71 yılını devirmiş, Akşehirimizin için önemli bir marka değeri olan bu gazete de bir üretimde bulunmak, üretimin sevgili hemşehrilerime ulaşması ve onu okuduğunuzu bilmek başlı başına bir motivasyon kaynağım. Bu örnekler çoğaltılabilir elbette. Bir başka örnek verecek olursak, bu satırların yazıldığı sırada kadın voleybol milli takımımızı oluşturan, ülkenin farklı coğrafyalarından bir araya gelmiş genç kızlarımız, ülkemizden kilometrelerce ötede bir maça çıkmaktalar ki motivasyonları, maddi konularla ölçülemeyecek düzeyde, ülkeye hizmet/ülkenin bayrağını dış ülkelerde dalgalandırmak/istiklâl marşını okutmak gibi ulvi duygularla donanmış manevi bir motivasyondan ibaret.

Hayatımız boyunca yaptığımız/yapacağımız her eylemde karşımıza çıkan bu kavram, kişilerin o anda içinde bulundukları sosyolojik, psikolojik durumları ile de ilintilidir aynı zamanda. Zira bir kısmımız maddi bir kısmımız manevi ya da her ikisi birden(hem maddi hem manevi) hazlar, doyumlar peşinde olabiliriz. Yani yaptığımız ya da içinde bulunduğumuz eylem/oluşum için farklı motivasyon unsurları bizi motive edebilir ki bu da çok normaldir. Yani kişilerin günlük hayatta ki gereksinim ve ihtiyaçları, onların motivasyon unsurlarını oluşturur.

Motivasyonu, manevi haz tarafından ele alacak olursak; motivasyonun en saf halini görebiliriz. Yani kişi, herhangi bir maddi çıkar beklemeden tamamen içsel motivasyonu ile kendini hedefe odaklar. Buna örnek yukarıda bahsettiğim gibi milli forma uğruna bir müsabakaya çıkmak,  inandığı değerler uğruna bir stk da gönüllü olarak çalışmak ya da sağlıklı görünebilmek adına spor ya da diyet yapmak hatta bir başka insanın elinden tutarak karşıdan karşıya geçirmek bile bu tarz bir motivasyonla yapılabilecek bir davranış şeklidir. Bu tarz maddi bir beklenti içine girmeden, içsel motivasyonumuz ile yaptığımız her eylem sonrası kendimizi iyi hisseder, gelişimimize de bir katkı vermiş oluruz.

Bizleri herhangi bir eylemi gerçekleştirirken maddi olarak bir beklenti içine sokan, eylemi  yerine getirmek için para/ödül/sosyal statü gibi motivasyon kaynaklarına dayanan motive edici faktörlere de dışsal motivasyon kaynakları diyebiliriz. Bunun böyle olması elbette yadırganacak bir durum değildir. Yazı içerisinde değindiğim gibi kişilerin istekleri/ihtiyaçları oranında dışsal motivasyon kaynakları da içsel motivasyon kaynakları gibi bizim o eylemi başarmamız için katkı verebilir. Elbette insanları motive eden her iki motivasyon tarzınında kişide aynı anda ortaya çıkması/var olması, birbirlerini destekleyici yönde etkide yapacaktır.

Motivasyonumuzu artıracak etmenlere de kısaca değinecek olursak, gönüllülük esasına dayanan amatör ruhla yapılan iş ve eylemlerde olduğu gibi profesyonel düzeyde yapılan iş ve eylemlerde de kişiyi motive edecek en önemli etken, içinde bulunduğu oluşumda/kurumda/şirkette değerli olduğunu bilmesidir. Konuya kurumlar/şirketler tarafından bakacak olursak da unutulmaması gereken husus, hizmet verenin/emek verenin/çalışanın motivasyon unsuru olan bu duyguya ulaşmasını sağlamalarından geçmektedir. Bu da ancak hizmet alan kurum/kurumların hizmet aldığı kişi/kişilere kurum için ne denli önemli/kıymetli olduklarını hissettirmeleri ile ilintilidir. 

Motivasyon kavramı, elbette bu yazı konusunu aşan, neredeyse tüm eylemlerimizde bize kendisini hatırlatan önemli bir konu. Ancak tekrar belirtmeliyim ki bu yazıyı yazmaya başladığım an aklıma gelen ilk cümle olmasından dolayı ve daha da önemlisi beni burada yazmaya motive eden konuyu da kapsaması sebebiyle motivasyon kavramına kısada olsa değinmek istedim.

Sonuç: Hayatın her alanında karşımıza çıkan motivasyon kavramına, insanla çalışan tüm kurumların, hak ettiği önemi vermesi gerekir. Zira bu kavramın merkezinde insan var.