Akşehir bir önceki yazıda olduğu gibi yine yeni bir güne uyanıyor. O yazıda da değindiğim üzere yine ben, çoğunluk uyurken ayaktayım, radyoda Trt Nağme açık ve yine sevdiğim şarkılar bir bir çalıyor.

Saatler dünkü bu saat ve yine aynı masa ve sandalyede oturuyorum, aynı kalemle, aynı deftere bu satırları yazıyorum. Demem o ki başlıktan da anlaşılacağı üzere hayatımız, tekrarlardan ibaret. Bunun sebebi belki bizim olayları bir iyice pekiştirmemiz/deneyimlememiz için belkide bu rutini bozacak yegâne iradenin, ancak yaradan ya da yaradana en yakın varlık olan insan iradesi olduğunu fark etmemiz için. Kısaca bu rutin hayatın akışının değişmesi için bir iradeye ihtiyaç var.

Daha önce bu köşeden sıklıkla yazdığım üzere her yeni gün yeni bir başlangıca gebe. İşte bu yenilikte/değişimde çoğunlukla birinci faktör; yaradanın/yüce iradenin, yaratılmışlar içinde kendine en yakın varlık olarak tanımladığı insanoğlunun, zekâsını/aklını/kafasını kullanarak/çalıştırarak kendi iradesiyle, yeni yeni uğraşlara yeni yeni hedeflere yelken açabilmesinden kaynaklıdır. Büyük resimden bakacak olursak, insanoğlu denen varlık, mevcut dünyayı/hayatı/rutini değiştirme gücüne sahip yegane varlıktır.

Elbette bunu yaparken insanoğlundaki bu değiştirme dürtüsü; bir taraftan kişisel olan talihini kırmak, bir taraftanda bulunduğumuz toplumu/insanlığı değiştirmek anlamında olabilir. Buradan yola çıkarak olursak; insanoğlunun, bireysel olarak yaptığı/yapacağı eylemler, çok özel olmaktan çıkıp topluma da mâl olabilir. Esasında çalışmanın/üretmenin altında yatan nihai amacın, başka insanlar olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Bir başka yönüyle de insanların yaptığı bu eylemler neticesinde, toplumsal bir ilerleme kaydettiğimiz söylenebilir. Diğer türlü insanların bir hırka/bir lokma mantığı içinde kalmaları halinde insanlık belirli bir seviyeye gelebilir miydi ? Yani ne bilimde, ne sanatda, ne de diğer alanlarda, herhangi bir gelişme olmadığı gibi rutinden çıkamayan insanoğlu, bir arpa boyu yol alamaz, sürekli taş devrini yaşamaya mahkum olurdu.

Sonuçta dünyamızda gelişime/yeniliğe dair ne varsa, hep değişim için çalışan/çabalayan insan aklının ürünüdür diyebiliriz.

Sonuç: Evet dünyamızda hayat tekrarlardan ibaret. Her sabah kalktığımızda, her şey bize aynı geliyor olabilir. Ancak şu da bir gerçek, zaman içinde gelişen/değişen olaylara/vakalara, biz insanlar/insan iradesi karar veriyor ve uygulamaya geçerek değişimin önünü açıyor.