Yakınımızda bombaların patladığı, oluk oluk kanın aktığı, iç açıcı olmayan görüntülere maruz kalındığı, insanlık suçunun işlendiği kaotik ortamda, gündemin en önemli konusuna sessiz kalmak mümkün değil. Bu tablo Ortadoğu’da da, dünyada da yeni bir zaman diliminin kapısını aralıyor. Zira dünya ülkelerinin bu kaotik ortamda, acilen çözüm üretmemeleri halinde dünyanın üstünde kara bulutların dolaşacağını görmek gerekiyor.
Umutsuzluk/yoksulluk,/geleceksizlik/bazı ülkelerce satılmışlık düşüncesi, 7 Ekim’de Hamas’ı büyük kayıpları göze alarak, bir katliam yapmaya yöneltti. Hemen arkasından İsrail’in korkunç karşı saldırısı ve Gazze’yi işgal ederek Hamas’ı yok etme kararı alması takip etti/ediyor. Muhakkak her savaş yıkım getirir. Ancak Ortadoğu’da süreklilik arz eden bu kaotik ortam farklı gerçekleri barındırıyor içinde.
Filistin’in yok sayıldığı bu projenin özünde büyük İsrail var elbette. Bu son Ortadoğu projesinde; zengin Arapların parası ile İsrail’i buluşturarak daha zengin bir İsrail yaratmak hatta Suudilerle İran’ı barıştırarak İsrail’i daha büyük bir korumaya almak gibi daha birçok çıkar hesapları var. Bu oyunun senaristi ABD, aparat olarak kullandığı İsrail’le bu kirli oyunu sergilemekte. Batı ise tüm bu olup bitenler karşısında her zaman olduğu gibi gözünü, kulağını kapatıp susuyor.
Dünyada her çağda savaşlar yaşanmıştır. Ancak günümüzde içinde bulunduğumuz bu zaman diliminde yaşadığımız; etnik/ırkçı, sınır çizme, yer değiştirme, toprak ele geçirme, en önemlisi de içinde bulunulan coğrafya da dengeleri değiştirme amaçlı bu savaş, büyük yıkımları/çöküşleri/savrulmaları beraberinde getirdiği/getireceği kaçınılmaz.
Olanları, Filistin/İsrail taraflarını ele alarak irdelersek,
Filistin: İsrail’e karşı verdikleri mücadele elbette haklı bir mücadele. Ancak Hamas’ın, sivillere yönelik şiddeti/vahşeti içine alan terörist eylemlerini de hoş görmek mümkün olmadığı gibi haklı bir davanın arkasına gizlenip meşrulaştırmamak da gerekir.
İsrail: Bölgede Amerikan emperyalizminin aparatı olan, işgalci, yok edici/katil Siyonist düşüncenin bir an gelip ABD'nin bile desteğini çekebileceğini, derin bir yalnızlığa sürüklenebileceğini düşünmeden tüm faşist kafalar gibi gözü kör. Oysa Filistin’e yaşam hakkı tanımadığı sürece kendisinin de yaşam hakkının olmadığını algılamalı.
Bölgede yaşanan gerilimin/şiddetin/savaşın çözümü; tüm dünya ülkelerinin bir araya gelerek ortaya koyacakları siyasi çözümde yatmakta.
Alınacak kararlarla; İsrail’in, Filistin topraklarındaki işgaline son vermesi/Filistin’i-Filistinlileri yok sayan, topraklarından ve tarihten silen tüm yaptırım ve anlaşmalardan uzak durması/ Filistinlilerin hakkını teslim etmesi sağlanmalıdır.
Bu aşamada Türkiye’nin üstlenmesi gereken role gelirsek, tüm barış çabalarına katkı sağlamalı ama Ortadoğu bataklığından da uzak durmalıdır.
Sonuç: Dünya uluslarının bir araya gelerek vakit kaybetmeden bu savaşa son vermeleri gerekir. Aksi takdirde insanlık, ‘Ortadoğu’nun Kan Gölü’nde boğulmaya mahkum olacak.