İlk iki yazımda değindiğim mekanlarda, bir takım aksaklıklar tespit etmiş ancak sizleri detaylarda boğmak istememiştim. Ancak bu yazıda ele alacağımız konu, tüm ülke insanını çok yakından ilgilendiren güncel bir konu olması nedeni ile aksaklıkların detaylandırılması gerektiğini düşünüyorum.
Akşehir’e geldiğimden bu yana üç ayrı pazar yerine farklı zamanlarda gitme, alışveriş-gözlem yapma fırsatı buldum. Malum ülkemizde son dönemde, her alanda yaşanmakta olan enflasyonist ortam tüm aile bireylerinin en çok da gıda enflasyonu olarak karşısına çıkmakta. Alışveriş amaçlı gitmiş olduğum bu pazar yerlerinden, çarpıcı örnekler vererek konuya girmek isterim.
Uzun yıllar büyük kent deneyimi yaşamış ve aranıza yeni katılmış birisi olarak Akşehir’de bulunduğum bu üç hafta zarfında pazarlarda yaşadığım aksaklıklar beni son derece şaşırttı. Detaylandıracak olursak, öncelikle serbest piyasa ekonomisinden Akşehir pazarcı esnafının ve onları denetleyen mercilerin ne anladığına ben bir teşhis koyamadım doğrusu. Şöyle ki aynı pazar içinde bir sebze ürünü için beş dakikalık bir fiyat araştırmasında dört farklı fiyata ulaşıyorsanız ve bu fiyatları pazarcı esnafı; sizin yüzünüze, giyiminize-kuşamınıza, konuşmanıza bakarak o an tespit ediyorsa ve bu doğrultuda fiyatlarda herhangi bir standart olmadığını gözlemliyorsanız, ilk yapacağınız iş konuyu denetlemesini düşündüğünüz makama başvurmak olur. Bende bu üç pazarda da şaşkınlıkla aynı manzara ile karşılaşınca pazarlardan birinde gayri ihtiyari esnafı bu konuda denetlemesi gerektiğini düşündüğüm merciye başvurdum ve derdimi etraflıca anlatarak ürünlere neden fiyat etiketi koydurtmadıklarını ve yukarıda anlatmaya çalıştığım hususları bir bir sıraladım. Görevlinin iletilen aksaklıklar konusunda aksiyon almasını beklerken, karşımda son derece rahat tavırlar içinde olduğunu görünce, konuyu acaba müdürlerine yada bu konuda en üst makam olduğunu düşündüğüm Belediye Başkanımıza mı iletmem gerektiğini sordum. Bunun üzerine ilgili makamdan aldığım cevap, fiyat dalgalanmasına birşey yapamayacakları ancak esnaf ile konuşarak etiket konulması konusunu çözebilecekleri yönünde oldu. Konuşmanın sonunda, bunun bile tüketiciyi tek tek fiyat sormaktan kurtaracağını, hiç olmazsa kılık-kıyafeti, konuşmasına bakarak fiyat belirlendiği ortamdan tüketicinin fiyat almaktan kurtarılarak bir ölçüde mağduriyetin önüne geçilebileceğini beyan ettim ve ilgili personele kolaylıklar dileyerek vedalaştım. Elbette pazar içinde görevlendirilen ilgili kamu personelinin, anında aksiyon alması da tüm problemleri çözmeyebilir. Ancak ilgili makamlar, görev tanımına uygun olarak pazar esnafını denetleyerek, tüketicinin hakları için ilk sağlıklı adımı atmış olurlar.
Bu konuşmanın üstünden geçen zaman zarfında üç kez daha iki ayrı pazara alışveriş amaçlı gittim. Ancak ilk izlenimlerimden farklı bir uygulama ile karşılaşmadım. En önemlisi de bu talebin tüketiciler tarafından ilgili makamlara dile getirilmediğine şahit oldum. Bunun adı olsa olsa yaşadığı mağduriyete kayıtsız kalmak ya da hiç bilincinde olmamaktır. Özellikle son günlerde yaşanan gıda enflasyonu tüketiciyi köşeye sıkıştırmışken böyle önemli bir konuda tüketicinin haklarını savunmaması hatta konunun bilincinde olmaması acı verici. Bu konuda çözüm belki diğer büyük şehirlerde olduğu tarz tüketiciyi bu konuda bilinçlendirecek, haklarını topluca arayabileceği bir stk nın Akşehir’de olmaması olabilir. İlgili stk nın Akşehir’de varlığı yada varsa etkililiğinden tutun en önemlisi pazarlarda tüketiciye yönelik yaşanan bu mağduriyetin en kısa sürede önünün alınması adına konuyu en üst makama kadar götürmek sade bir vatandaş olarak hepimizin görevi olduğunu düşünüyorum.
Şu önemli noktayı da vurgulamakta fayda var. Bu yazının konusu içinde, üreticinin alın terini görmezden geldiğim düşünülmemeli. Aksine ülkenin ve elbette verimli toprakları ile Akşehir’in, müreffeh bir seviyeye gelmesinin olmazsa olmazlarından birinin, “Tarım” olduğunun bilincindeyim. Burada vurgulanmak istenen, hakkaniyet ölçüleri içinde tarımla uğraşan üreticinin hakkını alarak (bir taraftan üretenin de tüketici olduğu gerçeği ile) fakat bu ürünleri tüketenler olarak topyekün bizlerin yani tüm Akşehir halkının standartlar içine alınmış, kamu tarafından kontrolü-denetimi yapılmış/yapılan sağlıklı gıdaya ulaştırılması çabasıdır.
Yukarıda değinildiği gibi üretici-tüketici ve denetim görevini üstlenmesi gereken kamunun el ele vererek gelecek haftalarda şehrimizin pazarlarında yaşanan bu olumsuz tablonun olumluya döndürülmesi için gerekli çabayı sarf edeceklerini umuyorum.
Sonuç: Tüm Akşehir halkını ilgilendiren bu önemli konuda, aksaklıkların giderilmesi için tüm paydaşlara görev düşmektedir.