Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Bu soru eskiden beri sorulurmuş. Ben bu soruyu insanlar için soruyorum.
Kişi hakkında çok şey yazılabilir. Yazılanlar ile gerçek belki çelişebilir. Kişiyi öven yazılar çoğu kez gerçeği yansıtmayabilir. Son yıllarda epey yeri gezen biri olarak kişileri de daha yakından tanıma olanağını buluyorum. Özellikle yerel yöneticileri, sanatçıları daha iyi tanımaktayım. Kuşkusuz karşı tarafta bizleri daha iyi tanıyıp hakkımızda gereken puanı, notu vermekteler.
Edirne’de iki kişiyi tanıdım; Belediye Başkanı Recep Gürkan ve danışmanı Ender Bilar. Öncelikle bir kenti yönetecek kadronun uyumunu anlatan bir ikili bence. Ben diğer görevlileri tanımadığım için bu kişileri anlatma gereğini duydum. Tanımadığım yönetimdeki kişilerin de aynı nitelikte olduklarına adım gibi eminim. Bir kadro olarak yönetime talip olmuşlar. Geçmişte birçok kurumda başarıları Edirneliler tarafından biliniyormuş. Beceriksizlik, seçildikten sonra kadro kurmaya soyunmaktır. Kadrolar kaç kez değişir, orasını bilemeyiz…
Ender Bilar, bir iş yapma sevdalısı. Yerinde duramayan, sürekli bir şeylerin peşinde koşan, yenilikçi bir kişi. Kasım kasım kasılan biri asla değil. Halkla birlikte, halk için koşturan, yüzünden gülümseme eksilmeyen dost canlısı bir belediye çalışanı. Bir iki kez konuşunca kanınız kaynayıveriyor. Çoğu işini kenti arşınlayıp yaparken araba, makam sevdasında olmayan alçak gönüllü bir dostumuz. Kısa sürede dost oluvermiştik. Yerinin insanı, görevini de hakkıyla yapıyor. Belediye için bulunmaz bir fırsat. Kentine çok şey kazandıracağı altı aylık uygulamalarından belli.
Edirne halkının da çok sevdiği Belediye Başkanları Recep Gürkan, model alınacak bir başkan. Kendi kadrosunun öncüsü, insan bu kadar alçak gönüllü nasıl olur dedirtiyor. İnsanı sarıveriyor sıcaklığı. Burnu havada değil, bu havalarda olanlara da çok güzel dersler verecek bir yönetici. Konuşurken gözü üzerinizde, gözünüzde. Sizinle konuşurken havalarda gezinmiyor. Sağı solu yoklamıyor, çevre bana nasıl bakıyor demiyor. Tüm algısını karşısındakine veriyor. İçimden Recep Başkan’dan iyi eğitimci olur, diyordum. Öğrendim ki gerçekten eğitimciymiş. Acaba yerel yöneticilere bir kurs verilmesi mi gerekir bu konuda? Fotoğraf çektirirken ilgisini kameraya veriyor. El işte göz oynaşta olmuyor hiç. Üstelik kameraya bakalım diyerek uyarıyor. Çoğu kişi fotoğraf çektirirken gözler radar gibi döner. Elinizde böyle fotoğraflar varsa bir bakınız. Recep Gürkan yanındakini, karşısındakini önemsiyor. Önemsediği için de önemseniyor.
Sürekli projelerle insanına nasıl yararlı olur, bunun peşinde koşuyor. Vatandaş çok memnun başkanlarından. Başkan seçildiği için geçmişini unutmamış. Hizmet için varız, diyor. Keyif yapmaya gelmedik, bile bile lades yaptığını söylüyor konuşmalarında. Bir şey yaparken gösterişe yönelmiyor. Onlarca yazarı davet ettiler. Basından bir kişi yoktu. Poz vermek için kitap almadı. Gazeteye haber olsun diye fuara gelen çocuklarla şakalaşmadı. Bizlerle konuşurken haydi fotoğrafımızı çekin de gideyim, der gibi sağa sola bakmadı. İçten, doğal, neyse o.
Edirne’deki yerel gazetelere bile haber vermemişler. Ender Bey’e sordum. Kitap fuarını merak eden gelir görür, dedi. Belediyemizin sitesinde yayınlarız, isteyen bakıp görür oradan. Düşünüyorum da; bir işi laf olsun diye yapanlar, basın ordusuyla işe girişirler. Öyle bir kaygıları olmaması beni daha da ısındırdı kendilerine. İşte belediye başkanı, işte danışmanı, dedim.
Çok gezen biliyor, tanıyor, farkı anlayabiliyor. Kendi adıma bu şansı yakalamaktan çok mutluyum. Gezmeseydim Recep Gürkan’ı, Ender Bilar’ı nasıl tanıyacaktım? Onları kat kat boyanmış, gösteriş için yaşayan yerel yöneticilerden nasıl ayıracaktım?
Merhaba güzel insanlar, sizleri sevenler listesine ben de katıldım. Fuarda güzelliğinize tanık olanlar da katıldı. Bizlere gerçek yöneticinin nasıl olması gerektiğini gösterdiniz. Kışın yüzünü gösterdiği bu günlerde umutlarımızı ısıttınız. Martı kanatlarında bin selam yolladım sizlere…