İzmir Özel Türk Koleji, ses getirecek bir etkinliğe daha imza attı. Belleklerde iz bırakacak etkinliğe okuldan mezun olan sanatçılar katıldı.
Birkaç günlüğüne de olsa çocukluklarının, gençliklerinin geçtiği okulda olmaktan çocuklar kadar şen oldu katılanlar. Aradan yıllar geçmiş, sadece ve sadece anılar kalmıştı. Okulun sahnesine çıktıklarında, gökkuşağından bir köprüyle geçmiş günlerine koştular.
Köprü üzerinde kimlere rastlamadılar kimlere… Sıra arkadaşları, öğretmenleri, müdür yardımcıları, okul müdürleri hepsiyle konuşup hoş beş ettiler. Heykellerini gönüllerine diktikleri eğitimde büyük bir meşale Bahattin Tatiş’e merhaba hocam, demeden edemediler. Eğitim duayeni Bahattin Tatiş’in gözleri gülüyordu; öğrencileri, okullarında yetişmiş, aldıkları eğitimle ülkemizin saygın, aranılan sanatçıları olmuşlardı…
Etkinlik için işlerini güçlerini bırakıp İzmir dışından gelmişlerdi. Yiğit Çakır, Ezgi Bakışkan, Gupse Özay, Renin Yükseler, Erk Bilgiç, Göker Göktepe, İlgün Noyaner, Nur Hilal Harsa, Uğur Çakı, Maria Rita Epik katıldılar etkinliğe. Maria Rita Epik, Renan Yükseler söyledikleri şarkılarla katılıma ayrı bir renk kattılar.
“İzmirli Olmak” etkinliğine katılan sanatçılarla bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide şu sorunun karşılığı arandı: İzmirli ve de İzmir Özel Türk Kolejli sanatçılar olarak okulunuz sizde nasıl bir etki bıraktı, yol gösterdi?
Okul mezunu sanatçı öğrenciler, okul anılarıyla konuşmalarına başladılar. Daha ortaokul, ilköğretim yıllarında öğretmenlerinden yeteri kadar özgüveni aldıklarını anlattılar. On, on bir yaşlarında okul gecelerinde koroda görev almanın ne kadar önemli olduğunu anılarına dönerek aktardılar. Küçük yaşlarda okulun sahnesindeki günlerini düşündüler.
İlk kez ayakları titreyerek çıktıkları sahnenin kendilerini bu günlere hazırladığını o günlere özlem duyarak duygusal anlar yaşayarak, yaşatarak anlattılar. Sahneye çıktıklarında yürek çarpıntılarının şimdi bile kulaklarında yankılandığına değindiler. Kendilerine dinleyen okul öğrencilerine sahneden korkmayın, sahneyi sevin mesajını verdiler. Okullarının kendilerini sosyal, etkin, kendisiyle, çevresiyle barışık bireyler olarak yetiştirdiğine vurgu yaptılar.
Televizyon dizilerinde, tiyatro oyunlarında, müzik sahnelerinin sevilen sanatçılarını karşılarında gören öğrenciler, ilk kez iki saat süren bir etkinliği soluklarını tutarak dinlediler. Gönüllerinde; ben de evet ben de sanatçı olacağım, ileride okuluma gelip öğrencilerle söyleşeceğim, öğretmenlerimle anılar denizinde pupa yelken yol alacağım, demeseler bile çoğunun, okullarından mezun sanatçılara öykünüp onlar gibi olmak isteyecekleri bakışlarına yansımıştı.
Her etkinliğin arkasında bir adsız kahraman vardır. Bulunduğu kurumu yüceltmek, kurumuna bir şeyler kazandırmak için didinir, uğraşır. Okuluna yıllarını veren geçmişle gelecek arasında bir köprü kurmak isteyen okulun sevilen müdür yardımcısı Aşkın Saraç’ın bir projesiydi hayata geçirilen. Aylar boyu süren çalışmaları meyvelerini vermiş, okulun adını altın harflerle yazdıran sanatçı mezunlarını okullarında bir araya getirmeyi başarmıştı.
Söyleşi sırasında bunu sık sık mezun öğrenciler, ülkemizin gözbebeği sanatçılar vurguladılar. Aşkın Saraç’a takılmadan edemediler. Aşkın Öğretmen (sonraki yıllarda Marmaris Kampüs Müdürlüğünü üstlendi) birkaç yıldır okullarından mezun öğrencileri bir araya getirip çeşitli kent ve ilçelerde toplantılar düzenliyor. Yorulmak yok, okulumuzun değerlerini buluşturmak için yola devam diyor.
İzmir’in son yıllarda yetiştirdiği sanatçılardan Gupse Özay, Aşkın Saraç’a teşekkür için onu dansa kaldırıp kendilerini bir araya getirene kadar nasıl yorulduğuna tanık olduğunu dillendiriyordu. Renin Yükseler şarkılarını Aşkın Öğretmen için söylüyordu…
Okuldaki söyleşiden sonra daha rahat bir ortam sağlamak ve dinlenmeleri için evine götürüyordu tüm konuk sanatçıları. İzmir’de çeşitli kurumlar, yerel yönetimler arada sırada böyle toplantılar düzenleseler, bunun gençlere bir model olacağına kim karşı çıkabilir ki...