Hümanistik-Varoluşcu ekolünü savunan psikologlara göre her bir çocuk doğumla birlikte, belli bir alanda mükemmel bir donanımla Dünyaya gelir. Aslında eğitim de yapılması gereken şey; çocuklarımıza çok şeylerden azar azar bilgiler vermek yerine, onların zeka ve yeteneklerini belirleyip, potansiyellerine uygun eğitim vermek olmalıdır.

Maalesef her şeyden bir şeyler vermek istediğimiz çocuklarımıza, hiçbir şey veremiyoruz. Ziya Selçuk hocamız, (kendisi Milli Eğitim Eski Bakanı ama öğretmenler olarak biz kendisine bakan bey değil de hocamız diye hitap etmeyi uygun gördük) bu durumu çok güzel vurgulamıştı: ”Küçük küçük çukurlar kazmak yerine kuyu kazmamız, derinleşmemiz, odaklanmamız lazım. Kuyu kazmazsak su bulamayız. O sebeple çocukları da daldan dala bir çok alanda çeşitli becerilere yönlendirmek yerine 1-2 alanda derinlemesine çalıştırmak hususunu öne çıkarmak zorundayız.”

Ziya Selçuk hocamızın bu önerisine kulak verip, çalıştığım okulda kendimce yetenek taramasına başladım. Aslında ne cevherlerimiz var ama birçok çukur kazmaktan tek bir kuyu açmaya imkan bulamıyorlar.

İsa Can Yelken, 11. Sınıfta öğrenim gören bir öğrencimiz. Ben felsefe dersinde filozoflardan bahsederken O, sırasının altına koyduğu şiir kitaplarını okumakla meşgul. Birçok şiir yazmış, şiir eleştirmenleriyle de paylaşıyormuş şiirlerini. Şiirle ilgili derin bir kuyu kazmak istiyor. Kendi yeteneğinin farkında ama bizlerinde fark edip destek olmamızı istiyor. Biraz çekingen, şairlerin ruh hali böyle olsa gerek. Akşehir’imizden bir çok şair yetişti. Bunlardan biri de İsa Can olsun isterim. Şiir konusunda yetkinliğim yok fakat İsa Can’ın şiirleri Rahmetli şairimiz Ahmet Çuhacı hocamın şiirlerini hatırlattı bana.

Genç şairimiz İsa Can’ın şiirlerinden birkaç örnek yazmak istedim;

Sevenler ve Sevilmeyenler

Varsın olsun şiirlerin teması aşk olsun, Sensizsem eğer, bu kadere de aşk olsun. Ben; sen yokuz, yüreklerimiz aşk dolsun. Bilmezsin, beni sevmemen bir zalimliktir.

Bak, aşıklık en şerefli meslektir aslında. Ne bulurdu bu kadar Kerem, Aslı'da? Kim vardı sanki Kerem’in bu kahrında? Sensiz bir yaşam var mıdır bu dünyada?

Asla kaçmaz âşık yürek gerçeklerden. Sevgisizliğindir, apaçık beni kahreden. Zulüm ettim ben yüreğime, bilmeden.

Bilmezsin, bu dünyada sevilmemeyi sen. Bendim çünkü seni en güzel seven.

Aşka Manifesto

Gözlerin büyümüştür; ıstıraba davettir. Manasızda olsa, benim bu sevdam, Sevdamı hiçbir manaya sığdıramam; Gözlerin sevgilim, acıma kasvettir.

Şiirlerim senin yüzüne hep hasrettir, Bulunmaz kafiyesidir, hecesiz mısram. Kandırır beni, görülemeyen hülyam; Bizi ayıracak olan, olsa olsa kaderdir.

Kaderdir, kader der, geçeriz, değil mi? Sensizliğe de "ilham yok" derim, değil mi? Şiirsiz, şarkısız, sanatsız bir tek sevdiğim.

Dışarı soğuktu, yağmurdan sel gibi akar; Bu soğukta ellerimi, bir tek ellerin yakar. Manasızım hayatta, her manada sevdiğim.

Şiirle kalın!

Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli; hakanzeybek4242@gmail.com