Kimin başkan olmak istediği, hatta olacağı artık besbelli...

O makamın, kendinden sonra, çocuklarına geçecek bir saltanata çevirmeyeceğinin garantisini arayıp bulmak ve sağlamak gerekiyor.

Cumhurbaşkanlığı çok hassas ve en önemli makamdır. Çünkü oraya seçilen şanslı kişi, hepimizin ve hangi partiden olurlarsa olsunlar herkesin; Cumhurbaşkanı olabilmeli. İktidar taraftarlarının olduğu gibi, muhalefetin de, yoksulun da, zenginin de, mazlumun da, hapisteki mahkumun da, gurbettekilerin de cumhurbaşkanı ve özellikle muhaliflerin destek ve sempatisini üzerinde toplayabilmelidir. Ne yazık ki; öyle bir yansızlık sergilenemedi.

Cumhurun başkanı ve özellikle devlet başkanı adayı; Geldiği partinin genel başkanıymış  gibi; "400 milletvekili çıkaracağız!" diyemez!

Öyle davranırsa; muhalefetin ve kendi tarafına oy vermeyen vatandaşların cumhurbaşkanlığından istifa etmiş sayılır. Devlet başkanlığında öyle partici gibi davranılmamalı.

Devlet başkanlığı ise; Cumhurbaşkanından bile tarafsız kalabilmeyi ve tüm ulusun başkanı olabilmeyi gerektirir. Bu hassas durumun değeri bilinmeli ve öyle davranılarak herkesin Saygınlığı kazanılmalı. Toplumun kucaklaşıp bütünleşmesi ancak öyle tarafsızlıklarla sağlanır.

Sayın Abdullah Gül ise, yeniden görünür oldu. Başkanlığı o da düşünür mü? Düşünmüş olmalı ki; kısa emeklilik süresinde bile aşırı tarafgir bir partili gibi davranmadı.

Sayın Cumhurbaşkanı da; madem Devlet başkanı olmak istiyor; bir partinin genel başkanı gibi davranmamalı artık!

***

Bir yeniliğin ülkeye yararlı olacağını iddia edip getirenler; o yenilikten kendileri yarar sağlamamalı. Kendileri de yararlanacaksa; iddialarının ve çırpınmalarının toplum için değil de; kendileri için olduğu anlaşılır.

"Kendim için istiyorsam namerdim!" diye bir meşhur deyim var:!

*Ballı kaymaklı konumları ve istisnai makamları ve o güne kadar olmayan kuralları ve koltukları icat etmek isteyenler; kendileri için istemediklerini belirtmek üzere; "Kendim için istiyorsam Namerdim!" derler.  "Başkanlık sisteminin ülkeye sonsuz yarar sağlayacağını" söyleyen yüksek makam sahibi; bu yeni  makama aday olacağını da açıkça ilan etmiş bulunuyor.

*Madem başkanlık sisteminin ülkemiz için çok yararlı olacağını ısrarla ileri sürüyor! Kendisi başkan adayı olmamalı!

"Bir makamı kendi çıkarları için icat etmediklerini"  söyleyenler:   O makama, hiç olmazsa ilk seçim veya atamada aday olmayacaklarını; inandırıcı bir şekilde açıklamalı ve kanıtlamalılar.

*Bir makam belli birisi için isteniyorsa; ondan bütün toplumun yarar sağlaması beklenemez,

*Yetkiler sınırlı değilse; toplumun zararına sonuçlar doğurabilir.

*Yasal yetkilerin aşılarak kötüye kullanılması halinde müeyyidesi bilinmelidir.

*Babadan çocuklarına geçecek mi?"  Bunun garantisi var mı?*Süresi ne kadar olacak?

Bu soruların yanıtlanması da yetmez! Sonsuz yetkilerin bir kişiye verilmesi; toplumun bütünü için tehlike teşkil eder Çünkü istisnai ve sonsuz yetkileri olan bir makamı icat edip, kendisi o makama oturan birisinin; padişahlığa benzeyen o konumu; başka hiç kimseye  veya başka bir aileye devretmeyeceği  açıktır.

O makamı kendisi için isteyen birinin; öyle yetkileri ülkeyi tehlikeye sokacak öyle bir makamın gerekliliğine; toplumu inandırması mümkün değildir.