BÜYÜK DOSTLARIMIZDAN BİRİNİN ÜLKEMİZDEKİ BAŞTEMSİLCİSİ; "ULUSAL ÜRETİM ÖNEMLİ DEĞİL!" demiş... (Tuzak mı kuruyor, ne?) Gülelim mi? kızalım mı? şaşıralım mı?
"SİZ ÜRETMEYİN HER ŞEYİ BİZDEN SATINALIN!" demek istiyor açıkçası!
Böyle hileli yönlendirmeye kanarak, üretmekten vazgeçersek; Allah göstermesin; kısa sürede borçlara boğulur ve ipotekler altında ezilebiliriz.
*Borç yiyen bir ülke; geleceğini karartır.
*Üreten ve ihracatı, ithalatından fazla olan ülkeler ise zenginleşir; güçlenir. Ve o güçle dış tecavüz ve tehlikelerden korunmuş olurlar.
*Üretmeyen ve sürekli tüketen ülkeler ise; vatandaşlarına mutluluk veremezler.
Dış borçlarının faizlerine zor döviz yetiştiren bir devlet; kendi vatandaşlarına yardım edebilir mi? Hastanelerle, iş yerleri ve fabrikalar kurabilir mi?
Fabrikaları ve üretim tesisleri bol olmayan ülkelerin insanları; aç kalmamak için başka ülkelere köle misali çalışıp karın doyurmaya giderler.
Vatandaşlarının çoğu başka ülkelerde çalışarak oralara hizmet veren devletler; zayıflar, tenhalaşır ve tehlikelere açık hale gelir.
Hem devletimiz hem de zengin vatandaşlarımız; üretim tesisleri ve fabrikalar kurarak; tüm vatandaşlarımıza, çalışma ve kazanma alanları açarlarsa; ülkemiz kalkınır. İnsanlarımız, çalışıp geçinebilmek için başka ülkelere yarı köle gibi giderek; itilip kakılmak zorunda kalmazlar.
Üretimi çok ve çeşitli olan ülkeler, kalkınır güzelleşir. Gelirlerinin çokluğundan; savunma harcamalarına da daha fazla kaynak ayırabilecekleri için; dış tehlikelerden ve tecavüzden de korunmuş olurlar.
Bireysel yaşamımızda da; ne kadar üretici isek; o kadar mutlu ve saygın oluruz. Borcu olmayanın başı daima dik ve dinç kalır.
"Borç yiğidin kamçıdır!" sözü de akıldan çıkarılmamalı. Sürekli kamçılanmak; sanki iyi bir şey mi? Borçlu insanlar da; borçlu ülkeler de; tehlikelere açık kalmış olurlar. Çalışalım! üretelim! Kimsenin ve hiçbir dış gücün esiri haline gelmeyelim!