Üniversite yıllarımı da dahil edersem şayet; çeyrek asrı aşkın bir süredir, felsefe ile iç içe bir yaşamım var. Özellikle ilk çağ filozofları ilgi alanımın içinde. Onları okurken, özellikle günümüz modern insanının problemlerine binlerce yıl öncesinden evrensel reçeteler sunmuş olduklarını görebiliyorum.Ben şunu çok iyi anladım;özellikle ilk çağ felsefesi, doğu felsefesi ve İslam felsefesi, aynı gerçeği farklı şekilde izah etmişler.Bu dünyada neden varız? Varoluş amacımız ne? Yaşama ve olaylara
Ve benzeri onlarca sorunun cevabı bunlarda var. Ben bu yazımda Mevlana’nın bize gösterdiği mutluluk reçetesinden kısaca söz edeceğim.Modern insan çok mutsuz,her şeyi var ama mutluluğu yok.Mutluluğu yanlış yerde arayan insan, ne demiş Mevlana “Arayanlar bulamazlar,bulanlarda arayanlardır.” Mevlana’nın aradığı yerde arayalım mutluluğun sırlarını, belki buluruz.
İnsanın aradığı, ulaşmak istediği ve kimi zaman kaybetmekten korktuğu bir duygu durumu olan mutluluk; insanlık tarihi boyunca felsefenin, dininin ve bilimin araştırma konusu olmuştur. Mevlana hazretleri de mutluluğu kendi araştırma konuları içersine almış ve bizlere mutlulukla ilgili evrensel reçeteler sunmuştur.
Nereden geldiğini unutma.
Mevlana mutluluk problemine öncelikle varlık felsefesi açısından yaklaşır ve asıl mutluluğun ilk olarak insanın Allah ile bir ve beraber bulunduğu ruhlar âleminde iken gerçekleştiğini belirtir. Allah’ın emriyle madde ve çokluk alemi olan bu dünyaya gönderilen insan, bu dünyanın sonlu olduğunu ve asıl vatanının mana alemi olduğunu unutursa mutsuz olur.O halde yapılması gereken ilk şey; bu dünyanın geçici olduğunu asla unutmamaktır.Bu dünyanın geçici olduğunu unutmazsan, bu dünyanın sevgisine de kendini kaptırmazsın.Maddi alemin kendisi gibi zevkleri de geçicidir. Zira dünyada tam olarak rahmete erişmek, yani istenilen her şeye ulaşmak mümkün değildir, Üstelik bir nimeti elde etmek için bin türlü zahmete girmek ve bedel ödemek gereklidir. Söz konusu gerçeği “Çünkü bütün zahmetler, sıkıntılar, üzüntüler bir şey istediğin zaman olmayınca meydana geliyor. Bir şey istemezsen üzüntü de kalmaz”
Zorlukların arkasındaki güzellikleri görmeyi unutma
Mutlak iyilik ve kötülük yoktur ona göre ve olaylar sonuçları bakımından görecelidir. Mevlana bu görüşüne Mesneviden örnekler verir: “Sen burnunu kanatmak istemezsin ama burnun kanar. Bu kanayış sana sağlık verir” Her kötü ve şer gibi görünen olayların ardından bir hayır ve güzellik geleceğini unutmamak gerekir. O halde insan, ilahi kökenine güvenmeli, Allah’a dayanmalı ve yaşadığı zorlukların onu üzmesine izin vermemelidir.
Kendi kıymetini bilmeyi unutma
Dünya ve içindekiler, insan için yaratılmıştır. İnsan sırasında meleklerin gıbta ettiği üstün bir varlıktır. Aynı insan, kendi kıymetini bilmezse şeytan ve nefsin elinde yıpranıp zelil de olabilir. Çünkü alemdeki her şey insana hizmet için yaratılmış, onun iyiliği ve mutluğuna araç olarak tasarlanmıştır. O halde insan, kendisi için yaratılmış olan nesnelerin esiri olmaktan kaçınmalı, hadiselerin elinde oradan oraya savrulmaktan kendisini korumalıdır. Mevlana hazretleri, insanın hadiseler karşısında çabucak öfkelenmek ve alınganlık göstererek, içine kapanmasını, kendisine acımasını hoş görmez. Çünkü insan Allah’ın yarattığı, birçok ilahi isme mazhar olan bir varlık olduğundan, onda yüksek bir potansiyel vardır, bu potansiyeli gelip geçici dünyanın basit meseleleri için harcamamalıdır.
Kalın sağlıcakla
Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli: [email protected]