Hayat her zaman bir gül bahçesi değil, aksine gerçekten çok zor ve katastrofik. Hayat, şer ve kötülükler ile dolu. Fırtınalar sürekli gelecek ve gidecek. Bunlarla başa çıkabilmek ve bu konularda ustalaşmak gerekli.

Bunların panzehiri bireylerin güçlenmesinde. Bunun mümkün olduğunu biliyorum ve öğrencilerime, arkadaşlarıma ve çevremdekilere daha güçlü bireyler olmaları için yardımcı oluyorum. Ufka bakmak yazı dizisinde tam olarak buna odaklanıyorum. İleriye adım atabilmek ve hayatımızı daha iyiye götürebilmek için gerekli ilkeleri ele almaya devam ediyorum:

Motivasyonla Değil Özdisiplinle Hareket Edin

Ağırlık çalışmam gereken günlerde kendime bugün ağırlık çalışmak istiyor muyum diye sormam. Dışarıda yağmur yağıyor mu diye sormam. Karlı ve fırtınalı bir günde yerler buz tutmuş mu diye sormam. Sadece yemem gerekenleri yerim, almam gereken besin takviyelerini alırım, kahvemi içerim ve gidip ağırlıkları kaldırırım.

O gün çok mu yoğun? Toplantılarım mı var? Akşam uyku vaktine kadar bütün gün seminerlerle mi geçecek? Tamam demek ki bütün günüm dolu. O zaman sabah yedide kalkmak yerine beşte kalkarım ve yapmam gereken çalışmayı yine yaparım. Şehir dışında hatta yurtdışında dilini bilmediğim enteresan bir ülkede miyim? Yakın arkadaşlarım iyi bilir ki ben dünyanın neresinde olursam olayım, ağırlık çalışacağım şehirde bir salon ararım, onu bulurum ve yine çalışırım. Eğer şehir yerleşiminden uzaktaysam, örneğin arkadaşlarımla bir kamptaysam, o zaman kendi vücut ağırlığımla yine yapmam gereken çalışmayı yaparım.

Yazmam gereken bilimsel bir rapor olduğunda da kendime bugün yazmak istiyor muyum diye sormam; oturur ve yazarım. Motivasyonla hareket etmek ve eylemlerinizi motivasyona dayandırmak tehlikelidir çünkü motivasyon geldiği gibi gidebilir. Ağırlık çalışmak için harika hissediyorsunuz ve yeni yıl da gelmişken hemen başlamak istiyorsunuz değil mi? Ancak bir kaç ay sonra bırakıyorsunuz çünkü artık motivasyonunuzu kaybettiniz, işleriniz çok yoğun ve benzeri pek çok bahane mevcut. Yapmanız gereken şeyleri yaparken kendinize bunu yapmak istiyormuş gibi hissediyor muyum diye sormayın. Aslında kendinize herhangi bir şey sormanıza gerek de yok. Yapmanız gerekenler genelde açıkça bellidir. Spora mı başlamanız gerekiyor, o zaman gidin ve spora başlayın.

Kendinizi Bugünkü Başkalarıyla Değil Dünkü Kendinizle Kıyaslayın

Başarılı insanların hayatlarını incelerim ve onlardan sürekli öğrenirim. Başarılı insanları başarılı yapan ortak örüntüler olduğu açık ve bu, mevcut yazının temel motivasyonlarından birisi. Öte yandan bu örüntülerden öğrenmenin ötesine geçip kendimizi başarılı insanlarla kıyaslamamız doğru değil çünkü bu insanların gerçek hikayesini bilmemiz asla mümkün değil.

Elon Musk’ın oda arkadaşı ile ilgili şöyle enteresan bir hikaye var; bu kişi sürekli neden Elon Musk kadar başarılı olmadığını sorgularmış. Musk’ın oda arkadaşı aslında çok başarılı ve yüzde birlik dilimin içinde ancak referans aldığı örnek öyle bir örnek ki geride kalan sekiz milyar insandan daha başarılı. İlgi çekici yurtdışı seyahatleri yapan şirket sahibi arkadaşınızın hayatı sizinkinden daha iyi görünüyor olabilir ama şirketinin ne kadar borcu olduğunu bilmiyoruz. Bir kaç ay içinde batıp batmayacağını da bilmiyoruz. Doğru kıyaslamaları yapabilmek için pek çok parametreyi sabit tutup sadece bir parametreyi değiştirmek uygun olur. Bunun için en uygun örnek ise dünkü kendinizdir. Kendiniz hakkında pek çok şeyi bilirsiniz. Kendinizle ilgili daha iyi olmasını istediğiniz şeyler vardır. Dünkü halinize bakın ve dünden bugüne nelerle gurur duyabileceğinizi düşünün.

Amor Fati

Amor fati, eski bir Latin deyimi. Kaderini sev demek. Başımızı gelen olayları iyi ya da kötü olarak sınıflandırmaya eğilimliyiz anca burada bir kaç problem var. Bir olayın gerçekten iyi ya da kötü olduğunu bilmemiz gerçekten mümkün değil. İyi görünen olaylar pek çok felaket ve yıkım getirebildiği gibi kötü görünenler ise büyük zaferler ve mutluluklar getirebilir. Bunun dışında ve ötesinde, başımıza gelen bir olayın kötü olması onu gerçekten sevmemize engel değil. Her şeyden önce bu yaşadığımızı ve deneyimlemeye devam ettiğimizi gösteriyor. Burada eylemin sonucundan çok, bu deneyimin kendisini sevebiliriz. Diyelim ki bir seramik atölyesinde bir vazo üretmeye çalışıyorsunuz ama işler bir türlü yaver gitmiyor ve vazolara daha düzgün bir şekil vermeden onları kırıyorsunuz. Çok can sıkıcı değil mi? Aslında can sıkıcı olmak zorunda değil. Artık siz hiç vazo yapmayı denememiş kişi değilsiniz. Bütün bu deneyimlerle beraber farklı bir kişisiniz.

Sevgiyle Akşehir.

DEVAM EDECEK