Dopamin ya da daha teknik ifade edersek DA, 3,4-dihidroksifeniletilamin; sinirsel süreçlerde rol oynayan düzenleyici bir moleküldür. Bu molekül, hayvanlar ve bazı bitkiler tarafından üretilir. İnsanlar bir konuda başarılı olduklarında, tamamlanmış hissettiklerinde ve hazla ilgili süreçlerde dopamin salgılarlar. Kısaca dopamin, zevk ve ödülle ilişkili bir moleküldür.
Aşık olmak, insanların arasına karışmak, sosyal medyada beğeni almak, çikolata yemek ve sınavlarda başarılı olmak dışında bazı zararlı maddelerin kullanımı da dopamin salgılanmasına yol açar. İnsanlarda dopamin belli bir denge durumunda bulunur ve yoksunluğunda kaygı bozukluğu ve depresyona benzer belirtiler gelişir. Beyinde zevk ve acı ile ilgili süreçler aynı bölgede gerçekleşir ve beyin bu süreçlerde belli bir dengenin oluşmasını sağlar. Eğer belli bir yöne doğru büyük bir eğilim oluşmuşsa, beyin bunu öbür tarafa yönelerek dengelemeye çalışır.
Bütün günü, sosyal medyadaki beğenileri takip ederek ya da çikolata yiyerek geçirirseniz dopamin dengesi haz tarafına doğru kayacağından beyin dengeyi sağlayabilmek için dopamin salınımını azaltır ve gün sonunda daha çok acı ve can sıkıntısı duymaya başlarsınız. Bu normal bir durumdur. Sigara bağımlılığı ve sosyal medya bağımlılığı örneklerinde olduğu gibi haz veren alışkanlıklar kronik bir hal almış ise artık bu eylemler fazladan bir dopamin salınımına yol açmaz lakin bu eylemleri yapmazsanız artık normalden daha kötü hissedersiniz. Yani sadece normal ve sıradan hissetmek için sigara içmek ya da sosyal medya kullanmak zorunda kalırsınız.
Sigarayı ya da sosyal medyayı kullanmayı bıraktığınızda, uyuyamama ve daimi kaygı gibi yukarıda belirttiğim depresyon ve kaygı bozukluğuna benzer hisler yaşarsınız ancak bunun için çözüm genellikle antidepresan olarak bilinen seçici serotonin geri alım inhibitörlerini kullanmak değildir. Çünkü yaşadığınız süreçler serotonin değil dopamin molekülüyle ilgilidir. Böyle bir durumda sosyal medyaya verilen bir aylık ara çok daha etkili olacaktır. Unutmayalım ki beynimiz bu hale gelirken yani bu mekanizmayla çalışır duruma ulaşana kadar dünya genellikle acının ve ölüm tehlikesinin baskın olduğu bir yerdi. Yirmi birinci yüzyılda dünya eskisinden kısmen farklı olabilir ancak beynimizin çalışma düzeninde bir değişiklik yok.
İnsanların sıkça yaptığı çok temel bir hata; sürekli nasıl mutlu olacaklarını düşünmeleri ve onun peşinde koşmaları. Aslında mutluluk peşinde koşan insan, kafasının üzerinden önüne asılmış havucun peşinde koşan tavşan gibi. Doğruyu söylemek gerekirse hayatta kendime, kendimi nasıl hissettiğimi sormam ve yapmam gerekenleri yaparım ve mutluluk bir yan ürün olarak zaman zaman gelir ve hoş gelir ama gelmediği zaman onu çağırmam.
Bu yüzyılda o kadar fazla uyaran var ve aslında insanlar da tam olarak ne yaptıklarının farkında değiller. Uyaranlar doğal olarak bağımlılıklara yol açarlar ancak günümüzde pek çok sosyal medya bileşeni zaten tam olarak bağımlı olmanızı hedefler ve buna göre tasarlanır. Dopamin orucuna gidip bağımlı olduğunuz süreçlerden en az iki ay kadar uzak durursanız yeni bir dopamin dengesi kurulacağı için artık bağımlı olmayan haliniz de bağımlılık yapan etken olmadan normal hissedebilir.
Sevgiyle Akşehir.
Soru, görüş ve önerileriniz için: [email protected]