Bayramın 3. günü akşam serinliğinde yürüyüş yapıp dinlenme mekanı olarak da Selçuklu parkına gitmeyi tercih ettik. Uzun bir yürüyüşten sonra parka vardık. Parkın etrafı tel çitlerle çevrilmiş. Tamam, parkın giriş çıkışları belli olur, güzel olmuş.
Daha sonra, aylardır oturamadığımız kamelyalara otururuz demiştim ama maalesef oturma yerleri hâlâ yerinde yoktu. Aylar önce gittiğimde yine yoktu. Ancak vatandaşlar onun da çaresini bulmuşlardı. Sandalyesini, oturağını, minderini alan kamelyaların altına toplanmış, ailesi ve eşi dostuyla oturma imkanı bulmuşlardı.
Bizim böyle bir şansımız olmadığı için başka bir yere oturmaya niyetlendik. Sadece banklar kalmıştı oturma yeri olarak. Biz de bir tane banka gittik oturduk. Yalnız tüm bankların önü çöp, çekirdek, içildikten sonra atılmış şişeler, sigara izmaritleri ile doluydu. Yani anlayacağınız bu banklarda oturan kişiler 3 metre sollarında ve sağlarında duran çöp kutularını görmemiş olsalar gerek, yeri çöp olarak kullanmaya karar vermişlerdi.
Bunu yapan insanın elbette medeniyetten nasibini almadığı söylenebilir. Ancak biz bu pisliğin içinde oturmak mecburiyetinde de değiliz. Bayram dolayısıyla temizlik görevlileri çalışamamış olduğu için bu görüntü ile karşılaşmış olabiliriz ama özel bir işletme olsaydı bayram da olsa seyran da olsa böyle bir görüntü ile karşılaşmayacaktık.
Öte yandan, gece olduğunda park zifiri karanlığa mahkum oldu. Yani aydınlatma direkleri çok sık yer almasına ve tam bulunması gereken noktalarda olmasına rağmen tek sorun yanmamaları idi. Süs havuzunun da görüntüsü gayet güzel olmasına rağmen maalesef o da kapalıydı.
Hülasa park görüntü olarak gayet güzel ve nezih. Ancak bu şekilde kullanılması, parkın güzelliğine gölge düşürüyor. Demem o ki önceden yazdığım yazıda parkın özelleştirilmemesi gerektiğini yazmıştım ancak bu parkı adam akıllı işletecek bir işletme olursa kesinlikle özelleştirilmesi taraftarıyım.