Peşin hükümlü olmak insanı çoğu kez yanıltmıştır. Ama bu kişi bir yazar olunca sonu kötü bitiyor. Onur günü kutlamalarıyla ilgili ilk haberi okuyunca kendi gazetemi bile asparagas bir haber yayınlamakla suçladım!
Sonra 24 Ağustos Onur Günü’nü yaşadık, orada yazılan her şeyin doğru olduğunu gördük. Bu, Akşehir tarihinde hiçbir nedenle yaşamadığımız görkemli bir gün oldu. Eskiden Komiser Kemal; Atatürk rolünde, küllük taşımakla görevli atların birine binerdi, arkasında 8-10 Belediye personelinden oluşan süvari birliğine eliyle bir işaret çeker, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz!” filan derdi. Kendisini takip edenlerle müze alanına giderdi. Gece bir fener alayı ile kutlamalar! biterdi.
Aslında Akşehir tarihinin en önemli gününü, Batı Cephesi Karagahı’ndan başlayan bu büyük hareketi doğru dürüst sahiplenemedik. Uyanık Afyon yönetimi, çeşitli kanalları kullanarak başrol oynamaya başladı. Herkes bu konuda üzerine düşeni yaparken biz sesimizi duyuramadık ve her zaman olduğu gibi oturup seyrettik.
Benim gibi birkaç yetkisizin tepkisi Dereçine’yi bile geçemedi. Bir ölü evi sessizliğinde geçen uzun yıllar sonra haberi çıkan inanılmaz program ortaya çıktı. Üst düzeyin çok ötesinde askeri ve siyasi makam sahipleri aramızdaydı. Atlı süvari birlikleri, Ankara’dan gelen Seymenler, Jandarma Askeri Bandosu, Ordu Mehter Takımı, muhteşem ses ve yerleşim düzeni, her şey ağzımı bir karış açık bıraktı.
Çeşitli şehir ve kulüp takımlarının 12 yaş gurubu çocukları, onların bazılarının aile fertleri Akşehir ekonomisine katkı sağlıyordu. Aralarındaki eleme maçları ve final karşılaşması unutulmazdı.
Şöhretler karmasında oynayacağı söylenen Oğuz Çetin, Hami Mandıralı gibi Türk futbolunun efsane isimlerinin de Akşehir’e geleceğini okuduğumda Pele, Maradona, Puskaş vs. isimler de gelir herhalde diye dalga geçtim.
Ama doğru çıktı, yazılan her şey doğruydu. 10’a yakın muhteşem isim Akşehir Nasreddin Hoca Stadyumu’nda karşımızdaydı.
Çoğu insan, yaşanan bu olağanüstü günü önümüz yıl yapılacak seçimin hazırlığı gibi algıladı. Lakin bugüne kadar ne seçimler yaşadık ve öncesinde böyle bir kutlama görmedik. Keşke tüm halkımızın haberi olsaydı. Katılım en az 10’a katlanır, olay yüreklere yazılırdı.
Yaşanan bu 24 Ağustos kutlamalarına kim emek vermişse, kimin rolü ve dokunuşu varsa hepsine çok teşekkür ediyorum. Bu tür işlerde siyasi düşünce farkının benim için hiçbir önemi yoktur. Kim bir taşı yerden alıp gereğini yapmışsa unutulmazlar arasına girmiştir.
Seni de unutamam Fikri Er; her yıl sergilediğin muhteşem fotoğraf sergini yeniden izledik, eline sağlık gizli kahraman!
Sona kalan ama bu başrol veya assolist oluşundan dolayıdır, sevgili Mehmet Koç; çünkü eserlerinle bu gelişmelerin zeminini sen döşedin, sağ ol canım kardeşim.
Yaşadığımız bugünün bir milat olmasını, önümüzdeki yıllarda tekrarını isterim.
Not: 24 Ağustos benim 2. doğum günümdü, biraz utandım. İçimden “Beni mahcup ettiniz, bu kadar abartmanız gerekmezdi” filan diye geçirdim.