Kum,
cam olmadan önce
deniz kıyısında bir köyde
elleri kınalı --onüçünde--
yeni yetme
bir kız çocuğuydu
**
utanırdı
ürperirdi
denizin dalgası tenine değdiğinde
şimdi...şehirli
sonradan görme birinin evinde
pencerede
asılı durur
canı sıkılır
koca denizde boğulmayan
bir kaşık suda boğulur
görmemek için olan biteni
gündüzleri yumar gözlerini
her gün batımında dalar uzaklara
*
-çok gibi durduğumuza bakma oğul
dilimiz lal, alfabede sessiz harfler gibiyiz
lakin.. tutsak yaşamaktansa, ölürüz.
*
bin yıllardır
en çok tütün yandı
en çok üzüm ezildi
buğday un olacak
biri ümüğüme basıp geçecek
*
yolundan eyleyip, sual eden olursa şayet
-kumun, cam olduktan sonraki serencamıdır
-bir vagon dolusu selam söyledi, dersin..
............
...................Ahmet Çuhacı