İnsan gideceği yere karadan, havadan, denizden bir yol bulur gider. Rehber edineceği birçok imkan var. Birde baba, sulbünden ana rahmine, oradan dünyaya ve sonu ebedi hayata açılan bir hayat yolculuğu var ki insan bilerek, bilmeyerek bu yolda gidiyor.
Merhum Âşık Veysel bu durumu: "Uzun, ince bir yolda, ne halde olduğumu bilmeden, gidiyorum gündüz, gece.
Düşünülünce, uzak görünse de, iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece..." diyerek hayat yolculuğunu özetlemişdir.
Hayat yolu tamamen bilinmez de değil. Hiç kimseye kendisini doğru yola götürecek ya da tehlikeden alıkoyacak akıldan daha faziletli bir şey verilmemiştir. Allah'ın insana en büyük lutfu olan akıl nimetini iyi kullanmasını; akletmez misiniz, düşünmez misiniz buyurarak aklını kullanmayı hatırlatır.
İnsan iyiliğe de kötülüğe de müsaittir. (Şems suresi 8) Aklını iyi kullanır sa felaha, kullanmazsa hüsrana uğrar. Aklını iyi kullanmayan ne dünyayı, ne hayatı, ne varlığı, ne de sonu anlamlandıramaz. Aklını iptal edip nefsin aşırı isteklerine uyan kimse bile bile kötülüğü yapabilmektedir. En basitinden sigara, içki, tembellik gibi akılsız hareketlerle hayatını sıkıntıya itmektedir.
Cehennem ehli karşılaştıkları âkıbeti anlatırken: " Biz Allah'ın elçilerini dinlesek ve aklımızı kullansaydık burada olmazdık" (mülk suresi 9) diyerek sonlarını akıllarını kullanmamaktan kaynaklandığını söylüyorlar. Yunus süresi 100. ayetin sonu: "Allah, akıllarını kullanmayanların üstüne pislik yağdırır." buyurur.
Peygamberimiz(sav): “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır.” (Tirmizî, Kıyâmet 25)
İnsan iyilik ve kötülük yapmaya müsaittir. (Şems suresi 8) Hayat yolculuğunda insan hem hakim, hem hâkim olan akıl nimetini doğru kullanır, başka akıllarla ortak akıl ve Allah'ın sevgisini gözeterek iyilik yolunda, kendine verilen sorumlulukları yerine getirirse hem dünya, hem âhiret mutluluğunu kazanır. Aklını kullanmazsa hem dünyası, hem ahiretini zindan eder.
İnsan bu dünyaya iyilik yapmak ve yeryüzünü imar etmek için gelmiştir. Gerçek iyilik Allah'ın sevgisini kazanmak için yapılır. Bu gaye ile yaşayanlar hak ve adalet, istikamet, sabır, şükür, kanaat, tevekkül, ihsan ve istikamet üzere çalışarak yaşarlar. Bu kimseler yaptıkları amellerden daha güzeli ve daha çok mükafata da nâil olurlar.
Herkese bu hayat yolculuğunda aklını iyi kullanacağı hayırlı yolculuklar dilerim.