Çocuk ilk eğitimini ailesinden alır. Belli bir yaşa gelince ona okul yolu görünürdü. Uzun bir maraton. Bu maraton kolay görünmese de her birey çocuğun iyi bir yere gelmesini ister. Aile terbiyesi başta olmak üzere okuduğu okul ve takıldığı arkadaşları önemlidir. Nasıl bir çocuk yetiştirmek istiyoruz?
Dikkat edin bir ülke için çocuk yetiştiriyorsunuz. Anne ve baba olarak çocuğunuza karşı davranışınız önem arz eder.
Eğitim sistemi istediğimiz gibi olmayabilir, çocuğunuz üst düzey bir okulda okumayabilir, bunun için kimseyi suçlamamalısınız.
Size en kötü seçenek sunulmuşsa da onu en iyi hale getirecek olan yine sizsiniz...
Çocuğunuzun dersleri iyi olmayabilir bu konuda Çocuğunuza kızmanız bir şey kazandırmaz.
" Bana göre başarılı öğrenci ilk sınavından 100 alıp ikinci sınavından 90 alan değildir. ilk sınavından 40 alıp ikinci sınavından 45 alan öğrencidir başarılı olan. çünkü zayıf olan dersini kurtarabilmek için büyük bir çaba göstermiştir. burada asıl sorulması gereken 100 alan öğrenci neden 90 a düştüğüdür..”
Öğrenciden verimlilik bekleniyor. Herkes ister her öğrencinin yıl sonu takdir almasını.
Öğrenciden neden verim alınmıyor? Mesele, sınav da aldığı zayıf notlar mı?
Özellikle taşıma sistemiyle okula giden öğrencilerde düşük bir motivasyon belirir. Evleri okula yakın olanlar kadar şanslı değiller.
Sabah daha gün doğmadan yola çıkıp servis aracını bekliyorlar. Çoğu öğrenci aç olarak yola çıkıyor nasıl olsa bir poğaça ya da simitle karnımı doyururum düşüncesi vardı belleğinde.
Servisi kaçırırım endişesi sabahın ilk dakikalarında öğrencinin bilinç altına yerleşiyor.
Çoğu da yarı uykulu... özellikle okula yeni başlayanlar...
Okul saati konusunda bir düzeltme yapılabilir mi?
Verimlilik bekliyorsak çocuğa okulu sevdirmeniz lazım. Sabah erken kalkıp yine mi okul düşüncesi yerine Sabah olsa da okula gitseydim düşüncesi yerleşmeli.
Biz daha ilk dakikada kaybediyorduk.
Aileyle kahvaltı etmek varken neden poğaça simit...
Neden saat dokuz değil de sekiz...
Eğitim için okul gerek...
Okul için öğrenci gerek...
Bir öğrenci okulu seviyorsa başarı siz istemeseniz de gelir...
Güneşe zıplayan bir çekirgeyi kimse tutamaz.
Onun için öğrencinin aile ve öğretmen ilişkisi muhteşem olmalı..
Yine de zor ama, okul saatine düzenleme gelse evleri okula yakın olanlar kadar şanslı olabilirdi taşımalı sistemle gidenler....
Çocuğunuz hangi dalda başarılıysa o konuda ona yardımcı olmanız gerekir.
Edebiyat, matematik, fizik; hatta resim ya da müzik... Hangi alanda başarılı sizin çocuğunuz?
Resim çizmek de bir sanattır. Bu sanatta çocuğunuz daha da başarılı olabilir.
İlkokul çağındaki bir çocuğun psikolojisini çizdiği resimlerle anlayabiliriz. Özellikle öğretmen ve aileler bu durumun takipçisi olmalı.
Çocuğunuz kekemeyse onun yüksek sesle kitap okumasını sağlayın. Her gün on on beş dakikalık bu çalışmanın faydası muhakkak olacaktır.
Çocuğum başarısız diye üzülüp ona kızmayın. unutmayın ki çocuğunuz büyüme aşamasındayken en çok sizi örnek alır.
Bir anne baba olarak sizin de bir karneniz vardır.
Çocuğunuza karşı davranış ve sorumluluğunuzun karnesidir bu.
Kendinizi puanlayıp eksik yönlerinizi geliştirin.
Her ders bir lig formatında olsa kim bilir Sevilmesi zor matematik dersinde şampiyon olmak için öğrenciler bir üç puan uğruna birbiriyle yarışabilirdi..
“IQ SÜ DÜŞÜK BİR ÖGRENCİ YOKTUR MOTIVE OLMAYAN ÖĞRENCİ VARDIR. HERKES AKLINI KULLANMAKTA EŞİTTİR. SADECE CESARET ALIP ADIM ATAMAYANLAR VARDIR. SIRADAN İNSANLAR GÜNEŞİN DOĞUP VE BATIŞINI İZLERLER. BEN FARKLIYIM DİYENLER İSE ONA DOGRU ZIPLAMAYI HEDEFLER...”
Okul demişken...
" Eğitimi sadece okul sıralarında olduğunu düşünmeyin. Asıl okulun hayat olduğunu unutmayın. Geçmişte yaptığınız hatalarınızı göz önünde bulundurarak belki gün gelir benim çocuğumda böyle bir hata yapar düşüncesiyle ergenlik çağından itibaren ona bu hayat okulunda nasıl bir yol izleyeceği konusunda yardımcı olunuz.
Eğitim konusunda disiplini bilen her öğrencinin belleği öğretime daima açıktır.
Çocuğunuz her sabah uyanıp yatağını topluyorsa disiplin konusunda endişe etmeyin.”
Son olarak;
Çocuğunuza kitap okumayı sevdirin. unutmayın iyi yazarlar kötü kitap yazmazlar. Beş yüz sayfalık bir kitabın içinde sadece bir cümle bile hayatinizi değiştirebilir...
“Görüşmek dileğiyle....”