Neden sonra şenlik alanına gelmişti. Çocukluğunun şenlik alanının, sadece yeri değişmişti. Yanında, ardı sıra gelen bir çocuk vardı. Sessiz, sakin, kendi halinde bayram sevinci ile birlikte yanında yürüyen çocukla gelmişti.
Her şey ama her şey eskisi gibiydi. Eskisi derken kırk yıl önceki bayramlardan kalma bir bayram günü, bir Şeker Bayramı sabahı sevinciydi, sevinci. Sadece bayram yeri değişmişti. Balonlar, pamuk şeker, közde çay ikramı, patlamış mısır, macuncu her şey çocukluğundan kalma sevinçleri de getirmişti. İçindeki çocukta, yanındaki çocuk yüreğinin sevinci vardı. Düşündü, birkaç gün önceki “Bayram Sevinci” yazısında anlattığı sevinçleri, mutlulukları bu bayram yerinde bulmuştu. Acaba? Diye düşündü, geçmiş bayramların güzelliğinden dem vuran yazısından mı esinlenilmişti bu bayram şenliği hazırlıklarında, diye düşünmeden edemedi. Demek ki kendisi gibi düşünen, demek ki kendisi gibi hala geçmişin güzelliğini yaşamak isteyen düşün insanları vardı. Düşte miydi, hayalde mi, rüya mıydı yaşadıkları. Çocukluğunun bayram sevinci kaplamıştı yüreğini.
Kırk yıl geçmişti kırk koca yıl. Çocukluğundan çocukluk bayramlarından. Bayram alanında insanların birbirinden haberi yoktu. Bir coşkun kalabalık, kocaman yüreklerin çocuk sevinçleriydi. Sahneden bir müzik sesi geliyordu. Çocuklar mı sadece durdukları yerde zıplıyordu, anneler, babalar, ağabeyler, ablalar da çocuk yürekleriyle onlara katılıyor, onlarla birlikte şarkılara katılıyor, oynuyordu, Şeker tadında bir bayramdı. Kırk yıllık unutulmuş bayramlardan bir bayram günü. Kırk yıl önce nasılsa bayram yeri, o gün işte bugündü. Bayram yerinin sevinci, coşkunluğu anlatılır gibi değildi! Tabi bayramların olmazsa olmazı ateşbaz, konser ve açık hava film gösterimleri de unutulmamıştı.
Neden sonra bu alandan dağılan taşkın kalabalık şehrin dört bir yanına dağılıyordu. Yüreklerinde yıllar öncesinin çocuk sevinçleriyle şenlik alanı boşalıyordu.
Ağır adımlarla yürüdü, sessiz sakin. Kırk yıllık geçmişten bugüne boşuna geçmiş bayram günleri, yitirilen arkadaşlıklar, dostluklar, sevgisizlikler yaşanmıştı, oysa yaşanılması gereken güzellikler bayram tadında bayram güzelliğindeydi.
Akşehir’de, dünyanın ortasında, kırk yıl geçmişten gelen bir Şeker Bayramı geçmişti, çocukluğunun bayram özlemleri, sevinçleri, neşesi, mutluluğu eşliğinde, şeker tadında, eğlenceyle.