Adalet duygusu, Yüce Tanrının, "EŞREFİ MALUKAT" olarak yarattığı ve düşünme, anlama ve muhakeme kabiliyeti verdiği tek canlı olan insan nesline armağanı olan üstün bir duygu ve kabiliyettir.Diğer canlılar, yaşamları boyunca üremek ve insaf-merhamet gibi duyguları taşımadan başka canlıları öldürerek de olsa, beslenmek kaygısı içindedirler.Böyle bir uygulamayı bazı kişiler; üzerine hakimiyet kurdukları toplumlara da baskılarla tatbik etmek istemişler ve dikta rejimleri kurmuşlardır.Fakat o üstünlük meraklıları, uzun yıllar sonra da olsa ölümlü olmayı tatmışlardır. Böylece üzerine hakimiyet kurulmak istenen tüm toplumlar; zalimlerden kurtulmayı başarmışlardır.Çünkü insan nesli, Yüce Mevla tarafından; üreme ve çiftleşme dürtüsü olmadan da, birilerini ve bir şeyleri sevme; hatta karşılıksız sevgi besleme, dahası melankolik duygulara gömülme; gerektiğinde ise çıkarlarını hatta, kendini ve yaşamını feda edebilme gibi; ulvi hasletlerle taçlandırılmıştır. İnsan beyninde Adalet denen bir yönelim; hatta merhametin de karıştığı Adalet duygusu, her zaman ve her türlü şartlar altında kendini gösterir. Adaletin Latince'de; çok güzel ve tarihsel bir tarifi var:(Justicia est honeste vivere- Neminem leader-suum Quic Tribuare) denilmiş ve o deyim bugünlere aktarılmış. Anlamı şöyle: (Adalet *Şerefli yaşamak- *kimseye zarar vermemek *Herkesin hakkını hemen teslim etmektir. )İyi toplumlarda adalet duygusu o kadar ağır basar ki; Allahtan korkan vicdanlı ve iyi vasıflı insanlar, kendilerinin ve aileleriyle toplumlarının zararına olacağını bilseler bile; Allahın vicdanlarına yerleştirdiği adalet duygusunun dışına çıkmazlar; çıkamazlar! Böylece her toplum, üzerine hakimiyet kurmak isteyen zalimlerden kurtulmayı başarır. Maşeri vicdan, mutlaka bir gün, diktatörlerden ve zulmedenlerden üstün gelir. İlahi adalet de, onlara yardım eder.İnsan neslinin, "yaratıkların en üstünü" sayılması da; ancak bu kadar yoğun bir adalet duygusu sayesinde hak edilebilir.