Günümüzden geçmişin güzelliğine bir yolculuk, maziden günümüze gelen bir güzelliktir fayton. Nasreddin Hoca şenliklerinde görebildiğimiz belki de bir şehir turu yapabildiğimiz atlı arabalar.
Faytonun üstünde yerel kıyafetleri giymiş faytoncu. Kaç kişiyi sünnet arabası olarak şehri tur attırmıştır faytonlar. Nasıl da maziye, mazinin güzelliğine aldı götürdü. Nasreddin Hoca Türbesi’ne yakın bu yerde nasıl da hayran gözler faytondaki çifte koşulmuş atlara ve faytonun güzelliğine bakmakta. Faytonla günümüzden mazinin güzelliğine dalmış hayran gözler. Faytonun çevresinde yediden yetmişe bir hayran kalabalığı.
Bu arada Nasreddin Hoca Türbesi’nin önü yine Hoca’yı kaldırmaya gelen Akşehirliler olsun, yabancı ülkelerden Almanya’dan, Belçika’dan, Hollanda’dan, Bulgaristan’dan, kısacası dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerle dolu.
Nasreddin Hoca Türbesi’nin kapısından girip Hoca‘yı görmek için bütün dünya akın etmiş, kapıdan girmek ne mümkün.
Belediye Başkanı konuşacak diyorlar.
—Sevgili Akşehirliler. Diyor, gerisini duyabilirsen duy…
Gerilerden ne duyup ne de görebiliyorsunuz. Erken gelmemenin cezası, Hocayı arkadan görebilirsen görebilmek.
—Hoca kalktı, Hoca kalktı diye halk bağrışıyor.
Hoca’yı görmek için, yüzlerce kişinin arasından geçiyorum.
Hoca türbesinin önünde, başında kavuğu, üzerinde cübbesi, elinde kocaman doksan dokuzluk tespihiyle görünüyor.
Nasreddin Hoca gülümseyerek:
— Sevgili Akşehirliler ve siz yabancı misafirlerimiz dünyanın ortasına hoş geldiniz! Diyerek, ardından da, : - Hani benim Karakaçanım? Hani benim çömezlerim? Diye soruyor.
Hocanın çömezleri hemen Karakaçan’ı getiriyorlar.
Hoca:
—Bu benim Karakaçan’ım değil; benim Karakaçan hemen böyle gelmezdi ya diyor, neyse. Bırakın siz beni çömezler, ben binerim.
Hoca Karakaçan’a biniyor fakat Karakaçan’ın yürümesi ne mümkün, polisi, jandarması hemen kalabalığı açmaya çalışıyor.
Bu arada Karakaçan birden huysuzlanmaz mı? Çömezler imdada yetişelim diyorlar fakat onca kalabalığın içinde Karakaçan hızlanmaz mı? Durdurmak ne mümkün, Karakaçan’ı durdurabilirsen durdur.
Polis, jandarma, halk Karakaçan’ı durdurmaya çalışıyor, bu arada halktan da bağrışmalar:
Hoca daha pek çok fıkrasını sanki bilmiyormuş gibi, torunlarına bir bir soruyor.
Birden;
—İyi bunlar güzel de torunlarım, bu büyük bina ne ola ki?
— Akşehir Kültür Merkezi.
Nasreddin Hoca:
—Kim yaptırdı ki?
—Belediye Başkanı, diyorlar.
Hoca:
—Belediye Başkanı da kim? Timur mu?
Halk gülüşüyor.
Nasreddin Hoca:
—Haydi, torunlarım Akşehir Gölü’ne gidelim. Haydi! Diyor.
Hoca eşeğinin üstünde halk onu takiben Akşehir Gölü’ne gidiyorlar.
***
Nasreddin Hoca Türbesinin biraz ilerisinde şehir turu yapılan fayton şenliklere ayrı bir güzellik katmakta. Faytona hayran hayran bakan kalabalığı yararak gelen bir motor, Sürücüsü deri giyimli, başında kasklı bir turist. Nasreddin Hoca Şenliklerine gelmiş,
Nasreddin Hoca diğer yol şeridinde motorunun har har gürültüsü ile kalabalığı yararak geçen motorcuya: Geç yiğidim geç diyor.
Motor sürücüsü kalabalığın içinde durarak:
-Kusura bakma Hocam biraz gürültü yaptık. Yalnız bu yirmi beygir. Biraz ses çıkarması normal. Diyor.
Hoca Karakaçan’ın üzerinde bir la havle çekiyor
Motor gürültüsünden rahatsız olan kalabalık;
-Bu ne?
-Senin motoruna da katırına da..
Motorcu:
-Kusura bakmayın, özür dilerim.
Bu arada faytonu izleyen bir grup:
-Atları ürküttün, sustur şu motorunu!
Motorcu hemen motorunu susturuyor bir yandan:
-Fayton da güzel ama motorun güzelliğine bir bakar mısınız? Yirmi beygir bu yirmi. Senin faytonundaki gibi iki beygir değil.
Faytoncu:
-İki beygir ama gaz derdi, benzin derdi yok. Saldım mı Akşehir’in o güzelim yemyeşil bahçelerine, Şu faytonumun güzelliğine bak sen.
Faytonu izleyen halktan birkaç kişi:
-Fayton daha güzel.
Motorcu;
-Yirmi beygir diyorum. Hiç faytonla bir olur mu?
Faytoncu:
Şu faytonun güzelliğine bak. Tentenesine bak. Kışın yağmurdan kardan korur. Yazın canın istersen açarsın, Ohhh mis gibi tertemiz Hıdırlığın temiz havası. Etrafını seyrede seyrede gidersin.
Kalabalık faytoncu ile motorcunun karşılıklı konuşmasından çok atışmasını izliyordu.
Motorcu motorunu çalıştırarak oradan uzaklaşırken, yine motorun “har har” gürültüsü ve egzozundan çıkan gazları ortalığı kapladı,
Motorcu:
-Allahaısmarladık faytoncu, allahaısmarladık,
Faytoncu;
-Yürü git be! Diyordu, Yürü git!
BİTTİ