Ayşe Nur Şentürk
Çıkmaz sokaklarda adım sorarlar,
Üstünde puluyla, bin bilinmez zarf olurum.
Firariyim, köşe bucak beni ararlar,
Yoktur adresim, bir deli kayboluş olurum.
Gölgelerden yapılmış trenler eşlik eder,
Bir karışık kaçış olurum.
Çölün bağında yeşeren yaş olur,
Dönüşü olmayan bekleyiş olurum.
Geçerim ateş çemberlerinden kan revan,
Hiç umulmadık anda savaş olurum.
Ayağıma batan cam kırıklarını toplar,
Gül dalında feryat figan bülbül olurum.
Siyah yaprakların arasından düşerken ay,
Sessizliği vurur, kıyamet olurum.
Kucağımda alevler, okyanusu ikiye böler,
Hiç sönmeyecek yangın olurum.
Tutamam çığlıkları,
Bir uçurum kıyısında serzeniş olurum.
Bırakırım bütün anlamları bi kenara,
Hiç söylenmemiş söz olurum.
Çamurumu ayırıp suyundan,
Bir avuç toprak olurum.
Kör kuyulara atar benliğimi,
Bir kurşun bozumu boşluğunda hiç olurum.
Bir kaldırım taşı gözüyle bakar yarınlara,
Hiç beklenmedik isyan olurum.
Bin hasretlik hazanı yükleyip omzuma,
Taşıyamam yıkılır, dökülür, viran olurum.
Şimdi dalgın, dargın, sancılı geçerken dünyadan;
Unutulurum ziyan olurum.
Başı dumanlı bir bayat kulu dağı yalnızlığında
Ebabil kuşu şahidim olur, son olurum.
Bilirim yerim yoktur, azığımda belkilerle,
Meçhul olurum.
Gönlümün zifiri karanlığında, üflenirken sur,
Ölümsüz olurum.
Bir araf tenhalığında, öylece istikametsiz ,
Ben en güzel Yalan olurum.
Yalan olurum..
Yalan olurum...