Taşlar üstünden yükselir
Yıkık duvarlar
Harabe binalar
Dile gelse çözümleyememiş
Bunca yıl ayakta kalmanın şaşkınlığı
Demirlerine hiç gün ışığı değmemiş
Belirsiz milatlar
Eskimişliğini ödeyememiş
Alacaklı akreple yelkovan
Ah yıkık duvarlar
Zamanın yükü omuzlarında
Bükülmüş beli
Çaresiz, çilekeş
Duyulmaz sesi
Bi köşede öylece
Eskimiş minder gibi
Kaderine terk edilmiş
Taşlar üstünden yükselir
Aykırı yaşamak
Sebepsiz, sonuçsuz
Uçsuz, bucaksız
Sorgusuz
Savunmasız sığınak
Bir ucu dikenli pıtrak
Kırık camlardan basamak
Ah aykırı yaşamak
Nereye varsan yerin yok senin
Ülken, rengin, bayrağın
Türkün yok senin
Taşlar üstünden yükselir
Bitmeyen yaşama sevinçleri
Gözleri gülen bir çocuğun elma şekeri
Umutlu, neşeli, coşkulu
Sorusuz, meraksız
Ezbersiz
Ve hiç hesapsız
Kuşların özgürlüğü gibi
Baharı, bahçesiyle
Yarınlarıyla
Ah yaşama sevinçleri
Cennete yükselen dilek fenerleri
Sen ayakta alkışlanansın
Gülümseyişlerin
Varoluşların
Muradı bütün düşlerin
Tutunulan dalsın
Kime sorarsan sor
Gözbebeklerine en çok yakışansın
Taşlar üstünden yükselir
Ölümsüzlükler
Meydan okurcasına
Merdiven dayalı bir büyü gibi
Çıkışı olmayan son
Doğan ilk gün gibi
Ah ölümsüzlükler
Hangi gömlek uyar ki üstüne
Bağlamaz hiç bi gerçek
Nasıl bir tutunuş seninkisi
Ah ölümsüzlük
Çaresiz aldanmışlık
Sevdayı kuşatan işlik
Hiç bitmeyen boşluk
Taşlar üstünden yükselir
Sevdalar
Çoban yıldızının aydınlattığı gecelerde
Sönmeyen sarı sokak lambaları altında
Nöbetlerce
Bekleyiş olur
Direniş olur
Alev alev yankılanır
Sadakatle örülür
Adı aşk olur
Ah sevdalar
Evin yok senin
Yüreklerdir meskenin
Yeter ki sönmesin yangının
Ah sevdalar
Vazgeçilmeyen
Temiz, tertemiz
Bitmeyen bekleyiş
O bir direniş
Adı aşk olan …