Nasrettin Hocanın Şehri Akşehir (Tarihi-Turistik Kılavuz) kitabının yazarı tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı, 1984 yılında Akşehir'de vefat etti.
Ünlü tarihçi 30 adet kitabın sahibidir. İbrahim Hakkı Konyalı’nın basılmış 30 adet kitabının yanı sıra basılmayan her biri ayrı bir risale, ayrı bir kitapçık özelliğindeki makalelerini de dikkate alırsak, onun tabiri ile, “100 kitap yazdım,” derdi.
Tarih özellikle de yerel tarih konusunda ömür boyunca sıkı bir şekilde çalışan İbrahim Hakkı Konyalı, doksanlı yaşlardayken Salacak’taki evinden Salacak Araba Vapuru İskelesi’ne giderken kendisine bir araba çarpmış aylarca yatakta istirahat etmek zorunda kalarak çalışmalarına ara vermişti.
İ. Hakkı Konyalı son zamanlarında şu ifadeyi sıkça yazardı: “92 yaşındayım, rahmet-i rahman denizinin kenarındayım, kandilde yağ bitmek üzere.” diye bitirirdi
Her konuda titiz olan Konyalı, sağlığında Karacaahmet’te yaptırdığı kabri konusunda da titizlik gösterir ve zaman zaman kütüphane çalışanlarını yanına alarak mezarının üstünü ve çevresini temizletirdi.
“-Ben pis mezarda yatmam efem!” der, ölüm ve öte dünya ile ilgili yorumsuz teslimiyetini dile getirirdi:
“Efendim, rahmetli anneciğim derdi ki: Üç gün yatak, dördüncü gün toprak!. Ben de bunu istiyorum Cenab-ı Hak’tan. El ayak muhtaç kalmadan; ona buna yük olmadan, üç gün yatak, dördüncü gün toprakta olmak istiyorum! Ben hayrımı hasenatımı yaptım. Fatiha’dan başka bir şey beklemiyorum. Ölmekten korkmuyorum. Kabre girip de toprağa uzanınca, sanki bir asırlık yorgunluktan kurtulup dinlenecekmişim gibime geliyor. Cenab-ı Hakk’ın rahmetine ve Hazreti Peygamber’in şefaatine güveniyorum… ” derdi.
1984 yılının Ağustos ayı idi. İ. Hakkı Konyalı, Akşehir belediyesinden bir davet almıştı. Davetin sebebi “Akşehir Tarihi” kitabının yeniden basılmasıydı. Onu görüşüp karara bağlayacaklardı. Konyalı, 19 Ağustos 1984 günü İstanbul’dan hareket etti, 20’sinde Akşehir’e ulaştı.
Konyalı’nın temennilerine uygun düşen ilginç ölümünü eşi Şefika Konyalı, kütüphane personeline şöyle anlatmıştır:
“Buradan (İstanbul’dan) gittik. Önceden bizim için ayrılan otel odamıza indik. İstirahatımızı yaptık. Ertesi gün sabahı kalktık. İbrahim Bey tıraşını oldu, temizliğini yaptı, üstünü başını giydi kuşandı. Kahvaltımızı yaptık. Az sonra, belediye başkanı bizi aldırmak için makam arabasını göndermiş, araba geldi. Ben biraz keyifsizdim. İbrahim Bey’e: “Sen git, ben biraz istirahat edeyim” dedim. O gitti… Aslanlar gibiydi… Hasta filan değildi.”
Olayın bundan sonrasını o dönemin Akşehir Belediye Başkanı Yaşar CENİKOĞLU şöyle anlatmıştı:
“Biz hocayı makam arabamızla otelden aldık. Ben belediye başkanlığında hocayı bekliyorum. Hoca geldi, gayet iyiydi, keyifliydi. Bize iltifatlar etti… Ben elini öptüm… Onu içeriye davet ettim, başkanlık koltuğuna oturttum. Hoca böyle bir yaslandı, yorgunluk ifadesi olsa gerek, hafif bir ooohh çekti ve rengi uçuverdi. Ben bayıldı sandım. Görevli arkadaşları çağırdım. Geldiler baktılar: Ölmüş efendim, dediler, sizlere ömür… İnanın inanmadım. Yüzü sarardı, biz bayıldı filan sandık. Sonra kısa bir süre geçti hoca hakka yürümüş.”
İ. Hakkı Konyalı, 20 Ağustos 1984’de ardında birçok eser bırakarak yaşama veda etmişti. Cenazesi İstanbul’a getirilerek daha önce hazırlattığı Karacaahmet Mezarlığı’nda ki kabrinde toprağa verilmişti. Yaşamı boyunca topladığı eserleri, belgelerini Üsküdar’daki Selimiye Kütüphanesi vakfetmişti.