Akşehir, Çay ve Sultandağı ilçelerine bağlı bazı köylerde, bilindiği gibi meyvecilik en önemli hatta tek geçim kaynağıdır.
Her yıl, bu yıl para yapacak diyerek dallarına baktıkları Kiraz'dan köylü maalesef istediği parayı kaza-namıyor. Yiyenlerin ağzının suyunu akıtan Akşehir kirazı, üreticisini mutlu etmiyor. Dolayısıyla köylü, birlik olamamanın ve sahipsizliğinin sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyor.
Yılın dokuz ayında ilacı, budaması, sulaması diyerek emek veriyorlar, bir bir her ağaca. Baharla birlikte dalların tomurcuklanıp çiçek açmasıyla, aman don vurmasın, şiddetli rüzgar esmesin diye, dua edi-yorlar. Havaların ısınmasıyla olgunlaşıp kızaran meyveler, üreticinin gözüne çil çil altın gibi gözüküyor.
Şiddetli yağış ve doludan, şeytandan korktukları gibi korkuyorlar. Çünkü olgunlaşan meyveye temas eden her darbe, ürünlerin değerini düşürüyor. O günler atlatıldıktan sonra, ihracatçı eksperlerinin bir otelde toplanıp, köylüye hangi bahaneyi söylersek kirazı bu yıl da ederinin altında alırız demele-rinden endişe ederler.
Tüm bu streslerin ardından büyük gün gelir ve Hal’den kasa kapma yarışı başlar. Amele toplayan dayı başlarının getirdiği, 15-25 yaş arası kişilere, kirazı sapıyla toplama yöntemleri öğretilir. “Eşşek” diye tabir edilen, metrelerce yükseğe yetişen merdivenden düşen olmasın diye, kalpleri çok hızlı atar.
Bin bir meşakkatle toplanan kiraz Hal’e getirildiğinde; komisyoncu vekillerinin, birinci sınıf kirazın içindeki birkaç tane çapı küçük kirazı göstererek, belirlenen fiyatı yarıya indirme çabaları karşısında, ayaklarının bağları oracıkta çözülüverir. Bir yıl gözüne baktım böyle mi olmalıydı diyerek, kiraz kasası-na bir tekme atmayı geçirirler içlerinden. Fakat yarını düşünür, Ya Sabır çeker ve ellerine tutuşturu-lan küçük not kağıdını gömleğin cebine sokuştururken, zoraki gülümsemeyle boş kasaları ne zaman alırım diyerek oradan uzaklaşırlar. Uzaklaşırken, her kızdıklarında söyledikleri gibi, bu sene ağaçları kesmezsem diye mırıldanarak, yorgun argın evlerinin yolunu tutarlar.
Her seçim döneminde çözüm için saatlerce konuşan Belediye Başkanları ve bölge Milletvekilleri hiç ortada gözükmüyorlar desek yalan olur. Çünkü onlar, Ankara'daki büyüklerimize bilmem kaç kutu kiraz lazım diye yaverlerini göndermekten imtina etmezler.
Üretici kardeşlerim; çareyi sizler zaten biliyorsunuz ve kendi göbeğinizi kendiniz kesmek zorundası-nız. 2005 yılında Akşehir Kiraz Üreticileri Birliğini kurmanıza rağmen, sahip çıkmadığınız için dağılıp gittiğini de unutmayın. İlk günlerde peşin ve dolgun paraya kiraz alarak güven sağlayan simsarlardan bazıları daha sonra fiyatı düşürmek isteyecekler. Hem dalda hem de toplandığında uzun süre bek-lemeyen güzelim ürünlerinizi saklamak için soğuk hava depolarının sayısını, devletin verdiği hibe ve teşviklerle artırmalısınız. Kuracağınız kooperatifler öncülüğünde yurtdışına çıkarak kendi pazarınızı kendiniz bulmalısınız. Bölgenin kalkınması ve emeğinizin karşılığını almanız için tüm üreticiler omuz omuza birbirinize destek vererek gerekirse her ürün için ayrı ayrı birlikler kurmalısınız.
Komşuda pişer bize de düşer misali; siz kazanırsanız Akşehir, Çay ve Sultandağı kazanacaktır.