Kadına şiddet, aile içi şiddet, doktora şiddet, öğretmene şiddet,...
İnsan onuruyla bağdaşmayan ve son zamanlarda gündemden düşmeyen hak ihlallerine malesef bir öğretmenin ölümü eklendi.
Bir kaç gün önce İstanbul'da şehit edilen öğretmen İbrahim Oktugan, şiddet gören ne ilk, nede son öğretmen olacak. Biliyoruz ki radikal önlemler alınmazsa yakın gelecekte öğretmenlere şiddet artarak devam edecek.
İbrahim Hoca'nın olayı ülkemizde öğretmene karşı gerçekleştirilmiş tek olay diye düşünmeyin. Belki ölümle sonuçlanmış olması, gündemi biraz daha meşgul etmiştir. Ama ülke genelinde öğrenci velisi tarafından darp, tehdit ve hakarete uğramış yüzlelerce öğretmen vardır. Ve bizzat öğrenci tarafından darp, tehdit veya hakarete uğramış yine yüzlerce öğretmen vardır.
Öğretmen, tüm bu olumsuzluklar ve huzursuzluklar ortamında ülküleri ve ilkeleri doğrultusunda kendisine emanet edilen körpeleri şekillendirmeye, doğruları anlatmaya devam etmektedir.
Birbirine her türlü ahlak ve edep dışı davranışta bulunan, ancak, öğretmenin en küçük uyarısında öğretmene köpüren bir öğrenci ile dünyaya getirdiği çocuğunun hangi okulda, hangi sınıfta, hangi bölümde okuduğunu bilmeyen, okula hiç mi hiç uğramayan, ancak çocuğunu hatasından dolayı uyaran bir öğretmene dersini vermek için her türlü teçhizatla teçhizatlanıp okulu basıp öğretmene ders veren bir veli profili ile karşı karşıyayız. Bir üzücü taraf da şu ki, öğretmene şiddet ve bu şiddetin artarak devam etmesi konusunda malesef farklı boyutlarda ele alınmış bir çalışmanın neredeyse hiç olmaması. Zaten bilimsel bir çalışmanın olması, akabinde önleyici tedbirleri de getirecektir. Okullarda öğretmene yönelik gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin kökeninde hangi faktörlerin şiddeti tetikleyici olduğunu saptamak, problemin önlenmesine yönelik çözüm önerileri ve tedbir önlemleri sunmak açısından önem arz etmektedir.
Eğitim üzerinde görsel medya, TV dizileri ve sosyal medyanın etkisi, yadsınamayacak kadar fazladır. Aile ve çocuğun yetiştiği ortam ise başlı başına bir etkendir. Çok boyutlu olan bu problemin çözümü de ancak; kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, okul, aile, medya ve benzeri kurum ve kuruluşların birlikte mücadele etme çabaları ile mümkün olabilecektir. Tabi ki şiddeti engelleyici yasal tedbirler almak da elzem bir durumdur.
Öğretmenler, toplumun temelini oluşturan bireyleri yetiştiren kişilerdir. Onların güvenliği ve huzuru, toplumun güvenliği ve huzuru için de önemlidir. Öğretmenlere yönelik şiddet sadece öğretmenleri değil aynı zamanda toplumu da tehdit eden bir suçtur. Çünkü öğretmenler, toplumun temelini oluşturan bireyleri yetiştiren kişilerdir ve onların güvenliği toplumun güvenliği için önemlidir.
Öğretmene şiddetin önlenmesi için hukuki düzenlemelerin yapılması ve güçlendirilmesi, bilinçlendirme kampanyalarının yapılması, eğitim programlarının gözden geçirilmesi, okul içi güvenlik tedbirlerinin alınması, ekonomik-sosyal destek hizmetlerinin artırılması, işbirliği ve iletişimin ön planda tutulması, olayların incelenmesi ve analizi, atılacak adımlarların başında gelmektedir. Yine öğretmen üzerindeki cimer baskısı derhal kaldırılmalı, eğitimde disiplin yönetmeliği, sınıf ve ders geçme yönetmeliği, kılık kıyafet yönetmeliği yeniden düzenlenmelidir. TV dizileri dahil medya üzerinden yürütülen ve öğretmenlerin saygınlığını zedeleyen yayınlar mutlaka denetlenmeli, gerekirse kaldırılmalıdır.
Hakeme şiddet uygulayan kişinin futboldan ömür boyu men edilmesi, öğretmene şiddet uygulayan kişinin elini kolunu sallayarak evine dönmesinden çok daha ağır bir cezadır. Bu durum öğretmene şiddetin ne kadar ciddiye alınmadığını göstermektedir. Biz öğretmenler olarak ciddi adımların derhal atılmasını ve öğretmenlere sahip çıkılmasını istiyoruz.
Biliyoruz ki, öğretmen ölürse tebeşir ölür, silgi ölür, sıralar ölür, ziller ölür, oyunlar ölür. Öğretmen ölürse sevgi ölür, hüzün ölür, geçmiş ölür, bugün ölür, yarın ölür. Öğretmen ölürse, sen ölürsün, ben ölürüm, biz ölürüz.
İbrahim Öğretmene rahmetle!..