Şimdi sana ağaran sabahlar ne şanslı,
Her nefesinde içine dolan hava ,
Yürüdüğün yollar,
Gözlerini gören gökyüzü,
Göğünde uçan kuş,
Gülümsediğin çocuklar…
Şu yağan yağmur da şanslı ;
Ah bilmiyor kimi ıslattığını,
Esiyorsa rüzgar da öyle;
Yağıyorsa kar,
Ve senin için doğan güneş .
Okuduğun tüm kitaplar ,
Zira tuttuğun kalem öyle,
Attığın her imzan ,
Dokunduğun tüm hayatlar…
Daldığın tüm manzaralar,
Diline dolanan şiirler, ezgiler, şarkılar,
Dinlendiğin bahçeler, bağlar…
Ağlayışların, gülüşlerin ,
Telaşların, yoruluşların,
Kaçışların, hüzünlerin,
Dehlizlerin, derinliklerin,
En çok da düşlerin …
Seni sen yapan tüm benliğin ,
Varlığın,
Ve insanlığın ,
Sonra duaların,
Sığındığın her ne varsa ne şanslı…
Ey zaman !
Şimdi en güzel diliminden,
Kim geçiyor bi bilsen ?
Ve Sen ;
Tarif edemediğim,
Sana benzeyen tanımlar ne şanslı .
Adın Türkü olmuş dolanır dillerde ,
Seni diyar eyleyen eller ne şanslı .
Şimdi en büyük sürgününü yaşarken ömrüm,
Sana yakın olan ne varsa ne şanslı .
Senin için ve sana dair ,
Her ne varsa ne şanslı .
Günün geceye kavuşma manası sen ,
Geceni aydınlatan ay ve yıldızlar ne şanslı .
Sonra sana ağaran sabahlar ne şanslı ,
Ve gün ne şanslı ,
Yirmi dört saatinde sen saklı .
Anlatmaya çalıştıklarımla eksik kalırken ,
Ya anlatamadıklarım ?
Seni anlatamayan kelimelerin boynu bükükken ;
Yolu senden geçen cümlelerim ne şanslı .
Yüreğim ,
Ve yüreğim diyorum ;
Yüreğim ,
Yüreğim ne şanslı …