1-TUR ALİ (YAR ALİ)
Nasreddin Hoca hakkında en sağlam kaynaklardan biri de o devrin vakıf kayıtlarıdır. Nasreddin Hoca’nın medrese ve türbesinin vakıf kayıtlarında mirasçıları olarak beş isim karşımıza çıkmaktadır. Bu isimlerden birisi Tur Ali’dir. XV. yüzyıl sonlarında ve XVl. yüzyıl başlarında Akşehir’de yaşadığı anlaşılan Tur Ali kaynaklarda şu şekilde yer almıştır:
Öncelikle Türklerde Tur Ali adının verilmesinin başlıca nedenleri şöyle idi:
XV. yüzyılda sağlık şartları uygun olmadığından bebek ölümleri çok fazla oranlarda idi. Bu yüzden aileler çocukları ölmesin, yaşasın diye bunlara bu arzuyu ifade eden isimler koymaktaydılar. En çok kullanılan Türkçe ad olarak görülen Durmuş adı bu şekilde konulmuş adlardandır.  Dur Ali adının ise Tor Ali ve Tur Ali şeklinde de okunmasının mümkün olduğu bilinmektedir. Bir başka iddia ise  “Dağ gibi adam” ifadesinin karşılığı eskiden “Tur” olduğu için “Tur Ali” denmiştir şeklindedir.
Nasreddin Hoca vakıflarına ait en eski kayıt Fatih devine aittir. Fatih’in Karamanlı Beyliğini ortadan kaldırdıktan sonra H. 881/M. 1476 tarihinde yaptırdığı emlak ve vakıf tespiti Ankara Kuyudu Kadimi Arşivinde bulunan 556 nolu defterde kayıtlıdır. Bu kayıtlarda Nasreddin Hoca’nın Türbe ve Medresesinin kaydı şöyledir:
“Vakıf Mevlana Nasreddin Rahmet-Allahü aleyha rahmete vasi’a mübareke harabe mütevece ve medresesi içün vazı’a olunan yerlere Hacı İbrahim nam kimesne mutasarrıf.33, 
Bahçe-i Tur Ali: dönüm.10,
 Bağ Hacı Nebi*:10, 
Bağ Musa oğlu 10, 
Zemin medrese. Derdest birader Yakup lenk:3”
Buna göre medrese ve türbenin vakfı Tur Ali Bahçesi, Hacı Nebi (Piri) ve Musa oğlu bağları ile birader Topal Yakup’un elinde bulunan medrese arsası vakıf mallarıdır. Vakfın yönetimi Hacı İbrahim isimli birisi tarafından yürütülmektedir.
Bu kayıtta görüldüğü gibi 1476 yılında Akşehir’de yaşayan Tur Ali, Nasreddin Hoca vakıf arazilerinden birinde yaşamaktadır.  Kayıtlarda  “Bahçe” diye belirtilen yerlerde meyve ve sebze yetiştiriliyordu. Bunun karşılığında Tur Ali yıllık olarak Mevlana Nasreddin Vakfı’na 10 akçe gibi cüzi bir miktar ödeme yapıyordu.
“Murat Çelebi Defteri: 1483 Yılında Karaman Vilayetinde Vakıflar” adlı defterde Mevlana Nasreddin Medresesi Vakfı ikinci kez geçmektedir. Buna göre;
“Eski deftere göre yukarıda adı geçen mescidi (Hacı Ramazan Şirvani Mescidi) soyundan gelenlerin yönettiği vakfına bağlanan Mevlana Nasreddin (Allah(C.C.)’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun) Medresesi Vakfı
Etrafı hendekle kazınmış Tur Ali’nin meyve ve sebze bahçesi senelik:10 akçe
Hacı Piri üzüm bağı senelik 10 akçe
Musa oğlu  üzüm bağı senelik 10 akçe 
Yukarıda adı verilen Topal Yakup’un elinde tuttuğu medrese arazisi senelik:3 akçe” şeklindedir. 
Bu kayıtta yine Tur Ali’nin etrafı hendekle kazınmış bir meyve ve sebze bahçesi olduğunu öğreniyoruz. Bahçe etrafına hendek açmak hayvanların bahçe içerisine girmesini önlemeye yöneliktir. Tur Ali meyve ve sebzeden elde ettiği gelirlerden yedi sene önce olduğu gibi yine vakfa yıllık 10 akçe vermektedir. 
1535 yıllarına dayandırılan Karaman Vilayeti Vakıfları kayıtlarına göre:  “Konya Ereğli’sinin Küçük Mescitlerinden Recep Oğlu Mescidi Vakfı” gelirlerinden biri de “Kızılca köyünün yakınındaki Tur Ali Arazisi 1 dönüm senelik 140 akçe” şeklindedir. 
Buradan anlaşılacağı gibi Tur Ali’nin, Akşehir Kızılca Mahallesi’nin çok yakınında bir dönüm arazisi bulunuyordu. Büyük olasılıkla bu arazi üzerinde Tur Ali’nin evi ve bahçesi vardı. O devre göre yıllık 140 akçe gibi yüksek sayılabilecek bir bağış yapabildiğine göre bu bahçenin geliri epey yüksek olmalıdır.
1466 tarihli AKŞEHİR Mufassal Defteri’ne göre: Kızılca köy Mahallesi’nde “Yar Ali” adlı bir aile reisi vardır. Akşehir’de eskiden “Arkadaş” anlamında  “Yaren” kelimesi kullanılıyordu. Yar  adı bu Yaren’in kısaltılmış halidir. Bu defterde çoğu kişi baba adları ile birlikte verilmesine rağmen Ali sadece lakabı ile yazılmıştır. Ali bazı kaynaklarda Tur  ön ekini alırken bazılarında Yar eki ile yazılmıştır.
Sonuç olarak; Nasreddin Hoca’nın mirasçılarından biri olan Tur Ali, Akşehir’in Kızılca Mahallesi yakınlarında etrafı hendekle kazınmış bahçe içerisindeki bir evde yaşamıştır.