Kültürü sonraki kuşaklara aktarmanın en bilinen yollarından biri de yazmaktır. Dereçine’nin tarihine ve kültürüne ait bütün değerleri gelecek kuşaklara aktarma isteğimiz bu kitabı ortaya çıkardı.
Güzellikler sahası içinde yer alan Dereçine, Afyon-Konya karayolu üzerinde, Sultandağlarının kuzey eteklerine kurulmuştur. Sultan dağındaki Dumlu Yaylası’na çıkıp etrafınıza baktığınızda hayal dünyanızda tasavvur edemediğiniz bir manzara karşınıza çıkıverir. Emir Dağları’na kadar uçsuz bucaksız bir yeşillik, ortasında minyatür göller gibi uzanan masmavi Eber ve Akşehir göllerini görürsünüz.
Akşehir Gölü masmavi bir deniz gibi uzanıverir. Gölün kenarındaki kavaklıklar, ünü dünyaca meşhur kiraz bahçeleri, onu takiben vişne ve elma bahçeleri yemyeşil bir şerit gibi uzanır. Gölün maviliği, bahçelerin yeşilliği öyle uyum içindedir ki böyle güzelliği dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz.
Sultan Dağları’ndan Akşehir Gölü’ne doğru akıp giden Elmas Çayı, Dereçine’nin tam ortasından geçer. Afyon-Konya asfaltı simsiyah bir yılan gibi uzanır gider. Bu siyah şerit yeşilliği ikiye böler. Bu yeşillikler içinde kuş yuvası gibi sıralanmış, kırmızı kiremitli damları ve bembeyaz badanalı duvarları ile Dereçine görünüverir. İnsanın kuş olası, Dumlu Yaylası’ndan, Naldöken’in kenarından, Başyurt’un üzerinden Akşehir Gölü’ne doğru süzülesi geçer gönlünden. Eğer hava açıksa, uzak çok uzaklarda Bolvadin’i ve Akşehir’i görebilirsiniz.
Geceleri de bir başka güzeldir Dereçine. Vadi boyunca sıralanan kasaba ve köyler ışıl ışıldır. Sanki gökyüzünden yıldızlar yere inmiş gibidir. Toroslar’ın uzantısı olan Sultan dağları bir duvar gibi yükseliverir. Bu dağların güney yamaçları sık ormanlarla kaplıdır. Ormanların içerisinde bol miktarda mağaralar ve pınarlar vardır.
Dereçine’yi anlatan bir kitap yazmanın başlangıcı bir telefona dayanır. Kıbrıs’ta yaz tatili için Türkiye’ye gelme planları yapıyordum. Bir gün telefonum çaldı. Arayan Dereçine Belediye Başkanı Ömer Yıldız’dı. Yıldız; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile konuşurken Büyük Taarruz’a hazırlık yapılan yerlerden birisinin Dereçine olduğunu söylediğini, bu amaçla Dereçine’de 24 Ağustos’ta bir kutlama programı yapacaklarını belirtti. İzmir Büyükşehir’in de katkıda bulunacağını ekledi. Benden, Büyük Taarruz öncesi Dereçine’de yapılan hazırlıklarla ilgili kaynak yardımı istedi. Ben de bulabilirsem yardımcı olacağımı söylemiştim. Sonra bu durumu, beraber çalıştığımız Dursun Solmaz’a aktardım. Dursun Solmaz, Dereçine Belediye Başkanı ile görüşmelerde bulunmuş, sonuçta bu kitabı yazma fikri ortaya çıktı.
Hazırlanan bu eserde ilk olarak “Dereçine’nin Geçmişteki Adları Ve Anlamları” araştırılmış, verilen adların, daha çoğunlukla bulunduğu yere bağlı olduğu ortaya konmuştur.
“Dereçine Tarihçesi” bölümünde Antik çağlardan başlayarak Dereçine’nin geçirdiği evreleri yüzyıllar şeklinde bölümlendirerek ortaya koymaya çalıştık. Tabii ki bir yüzyıl içerisinde pek çok şey yaşanmıştır. Biz ancak sağlam kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilerle bu bölgedeki yaşanmışlıklar ortaya koyduk. Genel tarihe girmeden yerellik üzerinden hareket etmeye itina gösterdik.
Dereçine, tarihte büyük olayların yaşandığı bir merkezdir. Frigyalıların tümülüslere ölülerini koyduğu, Romalıların yol ve Bizanslıların kale yaptığı, Selçukluların zamanında Salurlu ve Dodurgalıların yerleştiği, Beylikler döneminde Mesut Paşa’nın Zaviye yaptırdığı ve vakıflar kurduğu, Sahip Ataoğullarına, Eşrefoğullarına, Hamitoğullarına ve Karamanoğullarına yurt olduğu ve Osmanlılar döneminde orada yaşayan aile reislerini tespit ederek verdikleri vergileri belirledik. Dereçine’den Kıbrıs’a gönderilen aileleri yazdık. Dereçine sınırları padişah fermanı ile belirlenmişti. Bu fermanı kitabımıza aldık.
Dereçine, Birinci Dünya Savaşı’nda, Milli Mücadele’de, Kıbrıs Barış Harekatı’nda ve yurt savunmasında şehitler ve gaziler veren bir beldedir. Özellikle Büyük Taarruz esnasında Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki askerlerimize kucak açmış, en küçüğünden en büyüğüne ordusuna hizmet etmeyi bir görev bilmiştir.
Elbette ki Dereçine’de yapılan düğünler unutulmadı. Kına yakılan geceler, hamama götürülen damatlar, gelin alma ve gelini damat evine götürme merasimleri tek tek açıklandı. Dereçine bir ağıtlar ve destanlar yöresidir. Şehitlerinin, kazaya uğrayanların kısacası her yürek yakanın ardından hüzünlü ağıtlar yakılmış, bize de onları derlemek düştü.
Her yaşamın sonu ölüm, ölünün varacağı yer ise mezarlıklardır. Dereçine’de bulunan mezarlıklar incelendi, araştırıldı ve ölülerin de unutmadığını gösterdik.
Dereçine kenarında bulunan Akşehir Gölü’nü de geniş bir şekilde ele aldık. Tarih boyunca Akşehir Gölü’nün geçirdiği evreleri sıralayarak Dereçine ile göl birlikteliğini ortaya koymaya çalıştık.
“Dereçine’nin Coğrafyası” bölümünde coğrafi konumu, Sultan Dağları, idari yapısı, nüfus yapısı, Dereçine’de tarım, yetiştirilen meyveler, Dereçine’de hayvancılık, akarsu ve göller, meralar, bahçeler vb. konular ele alınmıştır. Ayrıca depremler ve yeraltı hareketlenmeleri tarihsel süreci içerisinde incelenmiştir.
Çok geniş kapsamlı bir araştırma kitabı olan “Tarihi ve Kültürüyle Dereçine” uzun ve yorucu çalışmalar sonucu ortaya çıkmış bir kitaptır. Yöreye, tarihe ve kültüre ilgi duyan herkesin sahip olması gereken bir kitap olduğuna inanıyoruz.