Geçtiğimiz hafta salı günü Devlet Bahçeli'nin haftalık grup toplantısında “Erken seçim gereklidir” açıklamasıyla gündemimizin tepesine bu konu oturmuş oldu. Devlet Bahçeli: “Mevcut şartlarda 3 Kasım 2019’u beklemenin olanaksız olduğunu, erken seçimin 26 Ağustos 2018 yılında yapılması” gerektiğini söylemişti. Peki Bahçeli’nin durup dururken böyle bir açıklama yapmasının sebebi neydi? Zira Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca erken seçimin olmayacağını, seçimlerin zamanında yapılacağını söylemişti. Kimi çevrelere göre Bahçeli, bu konuşmayı Cumhurbaşkanının direktifiyle yaptı kimi çevrelerce ise Bahçeli'nin bu açıklamasından Cumhurbaşkanı’nın haberi dahi yoktu. Hatta Bahçeli'nin bu açıklamasına şaşırmıştı. Doğrusu nedir bilemeyiz tabi.
40 ve üzeri yaştaki okurlar hatırlayacaklardır. Bu Devlet Bahçeli'nin ilk erken seçim açıklaması değildi. 16 yıl öncede aynı çıkışı göstermişti. Ben o zamanlar 5 yaşında olduğum için olayın iç yüzünü, yaptığım araştırmalar ve büyüklerimden öğrenme imkanı buldum. O zamanki durum şu şekilde; 2001 ekonomik krizinin etkisi hâlâ hissedilmekte, esnaf kepenk indirmiş, yazar kasalar havada uçuşmuş, halkın alım gücü azalmış, enflasyon canavar olmuş.. Tam bir buhran ortamı. E dolayısıyla tüm bu sorunların faturası dönemin iktidarına kesilecekti.
Yani Dsp- Mhp- Anap koalisyonuna.. Bahçeli kötü gidişin ve belirsizlik ortamının farkına varmış olacak ki o zamanki koalisyon ortaklarının dahi haberi olmadan “Erken seçim gereklidir” açıklamasını yapmış.
Bugün de durumun çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Ekonominin çanlarının çalmakta olduğunu herkes biliyor. Ekonomi bakanı bile borçlanma ekonomisinin ülkeyi zora soktuğunu açıklamıştı. Döviz kurundaki son 1 aydaki olağanüstü artış dış döviz borcu ve bankaların döviz borçlarını ödeyememesine ve devletten yeni yapılandırmalar almalarına sebep olmuştu. Biraz ekonomiyi takip eden, ekonomi hakkında bilgisi olan herkes durumun farkındadır. Devlet Bahçeli, bu ekonomik buhranın yeniden geleceğini sezmiş ve daha büyük bir krizden önce bu açıklamayı gerekli görmüş olabilir. Ayrıca işin bir de siyasi hesap boyutları da var ancak o kısma değinmek istemiyorum.
Bahçeli ile görüşme yapan Cumhurbaşkanımız erken seçim kararı aldı. 24 Haziran Pazar günü hem milletvekili hem de Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Seçimin en büyük gerekçesi belirsizlik ortamının ortadan kalkması, 16 Nisan 2016’da yapılan sistem değişikliğinin yani Başkanlık Sistemi’nin resmen uygulanmaya başlanmasının istenmesi.
Bu erken seçim kararının olumlu yönleri de oldu. Bunlar ekonomiye olumlu etkisi, gereksiz siyasi tartışmaları gündemden düşürmesi, insanların siyasi belirsizlik ortamından kurtulması gibi. Ekonomiye etkisi olumlu oldu çünkü karar açıklanınca önce döviz bir süre artış gösterse de Cumhurbaşkanının açıklamasından sonra düşüşe geçti. 3 günde 300 milyon liralık yabancı sermaye ülkeye giriş yaptı. Sürekli gündemi meşgul eden siyasi tartışmalar son buldu. Partiler bir amaca kilitlendi.Belirsizlik ortamı ve ekonominin kötü gidişi iktidar tabanından muhalefet tabanına kadar yüksek sesle tartışılır hale geldi.
24 Haziran'da hükümet halktan onay vizesi almak için bir soru soracak: “Tamam mı devam mı?” Halk tamam derse yeni sistem ile yeni hükümet ve Cumhurbaşkanı yola devam edecek. Hayır derse yeni Cumhurbaşkanı’nın yeni sistemi yeniden tartışmaya açması gibi bir durum da ortaya çıkabilir. Tüm bunları muhalefetin nasıl bir yol izleyeceği belirleyecektir. Bana sorulursa erken seçim ülkenin nefes alması için gerekliydi. Eğer seçim çalışmaları demokrasi çerçevesinde, kutuplaştırma ortamı oluşturulmadan, siyasi ahlak ve nezaket gözetilerek yapılırsa kim seçilirse seçilsin ülke için olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum. 62 gün sonra ortaya çıkacak sonuç şimdiden hayırlı olsun..
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Çocukları sadece bir gün değil her gün önemseyelim. Sadece 1 gün onlara göstermelik olarak koltuklarda oturtmak yerine her an iletişimde olalım. Ne yazık ki çocukluğunu unutmuş büyükler yüzünden bugün çocuklarımız çocukluklarını tam manasıyla yaşayamamakta. Şu bilinmelidir ki bu bayram tüm çocukların bayramıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çocuklarında, başka ülkelerin vatandaşı çocuklarında, mülteci çocuklarında bayramı. Konya'da tramvayda, sokakta, okulda sırf mülteci diye aşağılanan, hoşgörü dahi gösterilmeyen çocuklar var. Yaşadığım bir olayı şiir ile anlatmak isterim:
Tramvayda mülteci çocuklar,
konuşuyor, gülüyor, şakalaşıyorlar
birden nefretle baktı adam: "kesin sesinizi!"
nasıl bir öfke.. çocuk olmadın mı yoksa,
yahut mülteciler diye gülmesinler mi istedin?
çocuklar sustu, ta inene kadar..
bizimki mağrur, zafer kazanmış gibi
hayır! zafer çocukların, yenilgi vicdansız insanlığın!
Büyükler çocukluğunu unutmamalı. Bu bayram tüm çocukların bayramıdır. Mülteci çocuklarında öyle. Onun için kim olurlarsa olsunlar çocuklara sevgi ve hoşgörü ile yaklaşalım. Doğru örnek olalım. İçimizdeki çocuğu hiçbir zaman öldürmeyelim. Ne mutlu ki çocukluğunu unutmayıp çocukla çocuk olabilene..
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun!