Zor günleri geride bırakıyor gibiyiz. Tedbirliyiz ve biraz da yeni bir virüs dalgasının yaşanmasından korkuyoruz. Bu tedbirler bakımından 2019-2020 eğitim yılını bitirdik. Biz bitti diyoruz fakat sınava hazırlanan öğrencilerimiz çalışmaya devam ediyor. Bu bitirme okullar için alınan bir karar olarak görülüyor. Bu yıl daha önce yaşamadığımız şeylerle karşılaştık. Aileler çocuklarını evde günlük yaklaşık 15 saat görüyorken Mart ile Haziran arasında bu zaman dilimi günlük 24 saate yükseldi. Uyku ve yemek saatleri değişen çocuklarımızın sosyalleşme şekilleri de değişti. Bu durum ailelerin yaşantılarını da etkilediği için sorunlarımız arttı. Hazirandan sonra neler olacak? Çocuklarımız yaz faaliyetlerini yapabilecek mi? Hazırlık kurslarına, Kuran kurslarına, enstrüman kurslarına, spor faaliyetlerine veya bir işte çalışmaya gidebilecekler mi? Elbette çocuk işçiliğine karşıyım fakat bu bir Akşehir gerçeğidir; çocuklarımız kiraz toplamaya, sanayide çalışmaya, anne ve babalarının iş yerlerinde onlara yardıma gidebilecek mi? Bunların cevaplarını henüz kestiremiyoruz, olası sonuçlardan korkuyoruz.
Ailelerin çocuklarıyla alışık oldukları zamanlardan daha fazla vakit geçirdiğini ve bu durumun ara ara olumsuz sonuçlar doğurduğunu bir öğretmen olarak biliyorum. Bu konuyla ilgili öğrencilerimiz ve aileleri için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Eğitimcilerin üzerine düşen görevleri aileler üstlendi. Çocuğunun deneme sınavı için başında saat tutan ailelerden bahsediyorum, hepsi bu zamanlarda yaşandı. Eğitim zaten insani bir faaliyet olduğu için süreci eğlenceli kılmaya çalıştık. Eğitimci Prof. Dr. Mehmet Şişman; “Eğitim, yaygın bir tanımla, ‘yaşam boyu devam eden bir süreç’ olarak görülür. Eğitim, doğumdan ölüme kadar hayatın her alanını ve her anını kapsar. Bu süreçte herkes, diğerleri için bir öğrenme kaynağı, aynı zamanda kendisinden öğrenilen rol modeldir” diyor. Fakültedeki bir hocamız ise; “Öğretmenlik duruş mesleğidir” derdi. Biz de bu anlayış dolayısıyla yaptığımız her işin mesleki ahlaka uygun olmasına ayrıca gayret gösteririz. Şimdi ise öğretmenlerin evlerin dışında kaldığını ve ailelerin ebeveyn rollerinden daha çok öğretmen oldukları zamanlardayız. Üstlerine düşen görevler de bu durum dolayısıyla artıyor.
Türk eğitim sisteminin genel amaçlarına bakıldığında hem milli değerler ve milli kültüre bağlı bireyler isteniyor hem de bireylerin yeniliklere açık olması hedefleniyor. Çocuklarımızın toplum çıkarlarını göz önünde tutarak bireysel gelişimleri talep ediliyor. Okul ve ailenin iş birliğinde ailenin yükünün arttığı bu günlerde geçmiş yazılarımda kitap tavsiyesi vermiştim. Yine bizimle iletişim kuran ailelerimiz için elimizden geleni yapacağız. Bu yaz tatilinde çocukların eski tatil yaşantıları pek mümkün görünmüyor. Bu durumda ailelerin çocuklarının geleceği için biraz daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor. Çocukların sosyal hayat içinde edindikleri tecrübeleri ailelerinden öğrenmeleri gerekecek. Çocuklarımıza ve ailelerimize başarılar dilerim. Esen kalın…