Sen yoksun... Boşuna yağıyor yağmur , birlikte ıslanmayacağız ki ..Boşuna Bu nehir, çırpınıp pırpırlanması, kıyısında oturup göremeyeceğiz ki.. Uzar uzar gider, boşuna yorulur yollar, birlikte yürümeyeceğiz ki .. Özlemlerle , ayrılıklar da boşuna, öyle uzaklardayız, birlikte ağlamayacağız ki.. Seviyorum seni boşuna, boşuna yaşıyorum yaşamı bölüşemeyeceğiz ki ..
Aziz NESİN
KADINA ŞİDDETİN SACAYAĞI: ‘’ Erkek egemenliği ve kapitalizm.’’
Sözün bittiği yerdeyiz.. Dolmuşta, yolda , evinde, işinde, sokakta, her yerde, baskı ve şiddet görüyor, ne yazık ki, katliam ve tecavüzlerin, önüne geçemiyoruz. Vahşi ve acımasız. Sözün bittiği yerdeyiz.. Kadına şiddet uygulayan ülkelerin başında geliyoruz.
Sözün bittiği yerdeyiz.. Baba, koca, sevgili, eski eş, şiddet uyguluyor. Yasalar ve polisiye tedbirler, sonucu değiştirmiyor, davalarda ‘’iyi hal ‘’ indirimi uygulanması karşısında kızıyoruz, ama o kadar. Yeni olayların yaşanması önlenemiyor. Bu durum 10 yılda yüzde/1400 arttığı biliniyor ve ne yazık ki bu vahim durum, artarak devam ediyor.
Sözün bittiği yerdeyiz.. Sokağa çıkan, çalışan, okula giden, otobüse binen, gülen, tek başına gezen kadınıi''ahlaksız'' olarak değerlendirenler tarafından,yargılanmanın yarattığı çaresizlik içindeyiz.Sözün bittiği yerdeyiz.
Kadını, böyle gören ideoloji, kadını meta olarak kullanan kapitalizm ve kadını aşağılayan, erkek egemen anlayışı yok edilmediği sürece kadına yönelik şiddetin durdurulamayacağı biliniyor.
KADIN
Kadın; dünyanın neresinde olursa olsun, her durumda ‘’ataerkil ‘’sistemin mağdurudur.
Psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddetin çilekeşleri olmaktadır. Erkekler, tarafından durmadan yaralanan kadınların ruh acıları, aşağılanan, horlanan, dövülen, hakarete uğrayan, sakat bırakılan kadınların, iç dünyalarında, nasıl fırtınalar estiğini, kim bilebilir ki ?
Aile içi şiddetin horon teptiği, cinsel istismarın kol gezdiği, geleneklerin paramparça edildiği, kadınların geleceklerinin, yaşamlarının, nasıl karartıldığını, en iyi kadınlar anlar.
Kadınların içinde derin bir tedirginlik ve huzursuzluk var. İçinde bulunduğu gemi, fırtınaya yakalanmış, oradan oraya savrulurken, başımız dönüyor ve huzursuzuz. Tuhaf bir hüzün var içimizde, şaşkınlık var, özlem var mutluluk ve güzelliklere. Karmakarışık olmuş, bir türlü çözülemeyen duygular var.
Kadın çiçekleri çok mu sever ?
Hayır.!! Kadın çiçekleri değil, çiçek alacak duyguya sahip erkeği sever.
Kadın daha cesur, daha tutkulu… Türkiye onlarla güzel bence.
SEVGİ
Okunuşunda, söylenişinde , yüreği aydınlatan, büyülü bir sözcüktür o. Sevgiyle sulanmış gönüller, dünyada her insan birini, birşeyleri sever, mutlaka sever, kimi, papatya, kimileri de aydınlıkları sever. İnsanlığın ileriye gitmesini, daha özgür olmasını, düşüncelere açıklık getirilmesini ister. Kimi insanda bir amaçtır ‘’sevgi’’.
Sevgi yolu barış yoludur, ancak sevmekle barış olur.
Nazım Hikmet bir şiirinde şöyle sesleniyordu:
‘’Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür. Ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu hasret bizim’’ Ne güzel anlatıyor, dostluğu, barışı, sevgiyi. ,İnsana saygısı olmayandan, doğayı sevmeyenden ,yüreğinde insan sevgisi taşımayandan, korkmak gerekir. Sevginin beşikten başladığını ve yaş farkı tanımadığını söyleyebiliriz. İnanıyorum ki, bir gün gelecek, yürekler sevgiyle coşacak,Sevmek için YÜREK Sürdürmek için EMEK gerek.
Nasrettin hocaya sormuşlar…
Hocam, ‘’Ramazan’’ bitti gidiyor, acaba bizden memnun kaldı mı ?
Hoca: Ne demek elbette kalmıştır , kalmazsa her sene 10 gün önceden gelir mi?
Ama hocam, böyle bereket dolu bir ayın bitmesinden dolayı biz çok üzülüyoruz.
Hoca: Bilmez miyim, ‘’Ramazan ‘’ bitti diye üç gün bayram yapıyorsunuz.!!
Haftanın Sözü:Bir toplumun gelişmesini görmek için, önce o toplumda ki ‘’kadınlara bakınız.’’ Napoleon