Haber/Yorum: Ümit Aykut Şener
Türkiye genelinde FETÖ/PDY itirafçılarının ifade tutanakları iddianamelerin ilgili ağır ceza mahkemelerince kabul edilmesiyle açılan davalarda tek tek ortaya çıkmaya başladı.
Konya’daki yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen davalarda Akşehir’den FETÖ/PDY itirafçısı olan -ismi lazım değil- birisi Mayıs 2016’da (KOM) polise ve mahkemeye tanık olarak verdiği ifadesinde şöyle demiş;
“…A.Ö.’yü ise esnaf olması sebebiyle tanırım. A.Ö. ise mütevelli grubundaydı. Şirkette ortaklığı da varmış daha sonra öğrendim. Bu kişiyle en son 18 Temmuz’da görüştük. Anıt’ın bulunduğu yerde oda olarak darbeyi lanetleme adına bir açıklama yapıyorduk. Kendisi de oradaydı…”
“…2014 yılı yerel seçimleri için 2013 yılı Ekim Ayında Akşehir AK Parti belediye başkan aday adayını belirlemek için çalışmalar devam ederken Akşehir Halkı ve Fetullah GÜLEN cemaati mensupları adayınız kim diye ısrarla soruyorlardı fakat biz aday adayımızın yıpranmaması için isim vermiyorduk. Ancak aday adayımız şu an ki Ak Parti Belediye Başkanımız S.A. idi. Biz adayımızı açıkladıktan sonra Akşehir ilçe imamı S.M.Ü. ile Ç.K. hoca bana gelerek Konya’nın isteğinin AK Parti ile olan siyasi ilişkisi ve Belediye başkanı aday olan S. A’dan desteğimi çekmem olduğunu söylediler. Bende S. A’yı yarı yolda bırakmam S. A. benim adayım onu AK Partiden aday olması için K……’ya gidip ikna eden benim, benden böyle bir şey istemeyin diye söyleyince bozularak kalkıp gittiler. Sonradan öğrendiğim kadarıyla Fetullah GÜLEN cemaatinin AK Parti ile o tarihlerde aralarının açıldığı her yerde kendi mensuplarına Ak Partiyle olan ilişkilerini kesip desteklerini çekmelerini söylediklerini duydum. Akşehir’de cemaatin avukatlığını E.Ö yapıyordu…”
Hatırlanacağı üzere, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığının 4 Ekim 2013 tarihli ve 28785 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 400 No. lu Kararında 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimlerinde, “aday olabilmek için kanun gereği çekilmesi veya görevlerinden ayrılması gerekenlerin çekilme veya görevlerinden ayrılma isteğinde bulunma tarihleri, 1 Aralık 2013 Pazar gününden geçerli olacak şekilde en geç 29 Kasım 2013 Cuma günü mesai saati bitimine kadar görevlerinden ayrılma isteklerini içeren dilekçeyi kurumlarına vermeleri zorunludur” açıklaması yapılmıştı.
30 Mart 2014’te yapılan Yerel Seçim öncesi çalışmaların 17/25 ARALIK 2013 tarihinden önce olduğunu hatırlatarak, yukarıdaki -İsmi Lazım Değil- itirafçımız ise o dönemde aktif bir FETÖ/PDY Terör Örgütü Üyesi Mensubuydu ve Mayıs 2016’da (darbe girişimiden iki ay önce) itirafçı olma kararı aldığını polise verdiği ifadesinden anlıyoruz.
İtirafçımız; Aday adayı çalışmalarına EKİM 2013’ten itibaren başladığını söyleyerek aklınca kendisine bir yol haritası çiziyor ama unuttuğu bir şey var ki kendisi de o zamanlarda bu terör örgütünün en yetkilileri arasındaydı. Akşehir’de açılan BANK ASYA Şubesine bina temini için en yakın arkadaşlarından ve partilisi olan H.İ.’nin sahibi olduğu binaya aracılık ettiğini de Kamuoyu ve Akşehir’deki siyasilerden bilmeyen-duymayan yoktur!
Yine bu bankadan kredi kullanan ve ödeyemediği için ilgili bankanın da BDDK’ya devredilmesiyle bir başka siyasetçi için -ki FETÖ/PDY üyesidir- araya kimlerin girip te bu kişinin borç sorununun çözüldüğünden bahsedildiğini duyan, bilen var mı? Elbette hayır!
Siyasetin içindeki FETÖ/PDY’cilerin isimlerini veriyor mu? Elbette ki hayır!
Akşehir’in bahçelerinde haftanın Salı ve Perşembe günleri halen tutuklu A.B’nin önderliğinde buluşulan mekanlarda düzenlenen toplantılara katılanları ve bu mekân sahiplerinin isimlerini veriyor mu? Elbette ki hayır!
Seçimlerde aday yapılanlarla, yönetimlerde görev yapan FETÖ/PDY sempatizanı isimlerinden hiç bahsediyor mu? Elbette ki hayır!
O zaman itirafçı tüm bu olup-bitenleri bildiği halde kimi veya kimleri korumaya devam ediyor?
Akşehir’de 7’den 70’e herkesin bildiği ve FETÖ/PDY ile çıkar ilişkileri olanlarla kendisine yakın isimleri devletin yetkililerine bildirilmiyorsa burada mutlaka bir üst akıldan destek alındığını, kendisine çizilen yol haritasıyla şahsını aklamaya çalışan bu itirafçıya da artık ‘DUR’ denmelidir!
Kendisine her türlü maddi menfaat ve makam sağladıktan sonra devlet yetkililerle her türlü bilgileri 17/25’ten sonra paylaştığını söyleyen -ismi lazım değil- itirafçının ifadelerindeki satır araları dikkatlice okunduğunda veya kendisini tanıyanların onun gizemli tavrını ve tek bir çizgide yürümesini Akşehir Halkı, komedi filmi seyreder gibi izlerken ve de bu duruma bir anlam vermekte güçlük çektiklerini her fırsatta sosyal medyadan yüksek sesle dile getirdiklerine de yetkililer kulak vermelidir. İtirafçıların dokunulmaz olmadıklarını göstermek, gerçekleri saptırdıklarını ortaya çıkarmak ta savcılarımızın ve hakimlerimizin görev alanına girmektedir. İtirafçı olanların duruşmalarda avukatlar tarafından sorgulanmasına izin verilmelidir ki, asıl gerçekler o zaman ortaya çıkabilsin, adil bir yargılama olabilsin…
Kamuoyuna lanse edilen 17/25 Aralık 2013 tarihinden hareketle yola çıkarak diyoruz ki;
30 Mart 2014 Yerel Seçimlerinden önce siyasi partilerden belediye başkanlığı ve meclis üyeliği için aday adayı olacakların görevlerinden en son istifa tarihi 29 Kasım 2013.
-İsmi Lazım Değil- İtirafçı da o dönemlerde FETÖ/PDY’nin Akşehir’deki en üst görevlilerinden birisidir. Hatta 2013 yılında kendi ağzından FETÖ/PDY Liderinin talebi doğrultusunda yurtdışına yasal olmayan yoldan para çıkardığı ve inşaat yaptırdığına dair itirafı bile var.
Polise verdiği ifadesinde 17/25 Aralık 2013’ten sonra 2014 yılında tekrar yurtdışına çıktığı ve aynı inşaatla ilgilendiğini ancak paraların FETÖ/PDY’den gelmediğini söylemek için yurtdışına çıktığına dair çok komik bir açıklaması var.
Madem ki 17/25 Aralık 2013’ü milat alıyor, o zaman neden tekrar FETÖ/PDY emrinde yaptırdığı türbeyi 2014 yılında ziyaret ederek toplanan parayı Akşehirli iş adamlarının gönderdiği -baltaya taşa vurmak- gibi bir savunma yapmak zorunda kalıyor. Akşehirli iş adamlarından habersiz harcanan bu paraları ‘hata benim, sizi bu işe ben bulaştırdım’ diyerek kendilerine geri ödemek lütfunda neden bulunmuyor dersiniz? Sizce de FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜ’ne ‘HİMMET PARASI’ adı altında bağış yapan bu isimleri devlet yetkililerine açıklamış mıdır, şimdilik bilinmiyor!..
Konya Ağır Ceza Mahkeme Heyeti eğer TANIK olarak dinlenen itirafçıya bu soruyu yöneltirse gerçeklere daha çabuk ulaşmış olacağız. 17/25’e kadar FETÖ/PDY’ci, sonrasında MAYIS 2016’dan sonra İTİRAFÇIYIM diyene halk zor inanır? Bu durum halkın aklıyla göz göre dalga geçmekten öte bir şey değildir. İTİRAFÇI birisi nasıl olur da hala makam koltuğu peşinden gider de bulunduğu görevlerinden istifa etmeyi düşünmez? İş adamı sıfatı taşımasından dolayı üzerine kayıtlı menkul, gayrimenkul vb. mal varlıklarının hala durduğuna inanalım mı? Kamuoyunun merak ettiği konu makam ve koltuk sevdasına olan bağlılığını aynı hassasiyetle mal varlığı hususunda özenle koruyup-korumadığı, üçüncü şahıslara devredip-devretmediğidir!..
-İsmi Lazım Değil- İtirafçı Akşehir Belediye Başkan Adayını verdiği ifadesinde şöyle savunuyor: “S. A’yı yarı yolda bırakmam S. A. benim adayım onu AK Partiden aday olması için K……’ya (İL) gidip ikna eden benim, benden böyle bir şey istemeyin” demek suretiyle kendisinin belirlediğini itiraf etmiştir. TANIK İTİRAFÇI bu açıklamasıyla AK Parti Genel Merkezi, İl ve İlçe Teşkilatlarını açıkça karşısına almaktan çekinmiyor! Konya İl ve İlçe Teşkilatlarında görev yapan kişileri adeta zan altında bırakıyor. Parti’den veya partililerden kendisine mutlaka bir tepki gelecektir ama yine de bekleyip göreceğiz.
Bu arada TANIK İTİRAFÇI’nın mahkemede verdiği bu ifadesinden sonra S.A. hakkında soruşturma açılması da kaçınılmaz gibi duruyor, belki de açılmıştır!..
-İsmi Lazım Değil- İtirafçıya diyoruz ki;
2009 yılında yapılan Yerel Seçimlerde bir önceki dönemin Akşehir Belediye Başkanı Mustafa Baloğlu milletvekili olmak istediği için başkan adayı olmak istememişti, hatırlarsanız değil mi? İşte tam bu sırada yine yakın arkadaşınız olan ve Akşehir dışında görev yapan bir bürokrat olan S.A.’yla görüşmediğinizi söyleyebilir misiniz? Ne zaman ki Baloğlu uzun uğraşlar sonucu aday olmayı kabul ederek tekrar Akşehir Belediye Başkanı adayı olunca yakın arkadaşınız S.A. da görevinden istifa etmedi. Ayrıca hatırlatmak isterim ki, siz o dönemde cemaate gönülden bağlı biriydiniz, adeta neferiydiniz, yalan mıdır?
2009-2011 yılları arasında Akşehir Belediye Başkanlığı görevi yaparken 2011 Milletvekili Seçimleri öncesinde istifa eden Başkan Mustafa Baloğlu’nun -ki 5 yıl görevde kalacağını vadetmişti- yerine 15 AK Partili Meclis Üyelerinden 14’ünün oylarıyla 17 MART 2011 - 30 Mart 2014 tarihleri arasında belediye başkanı adayı olarak meclis üyeniz Abdülkadir OĞUL tüm engellemelerinize rağmen dönemin Akşehir Belediye Başkanı seçilmemiş midir? Üstelik karşısına çıkan diğer başkan adayı da yine sizin partinizden, size olan yakınlığı ve bizzat aracısı olduğunuz bankaya verdiği binadan dolayı çok ta iyi tanıdığınız H.İ. değil midir? AK Partiden Akşehir Belediye Meclisi olan H.İ.’yi de ne ilginçtir ki partinize muhalif olan MHP’den belediye meclisi üyesi ve grup başkanı olan, 15 Temmuz’dan sonra FETÖ/PDY’den halen tutuklu olan Av. M.D. aday göstermemiş miydi? MHP’nin aday gösterdiği H.İ. aday olmadığını açıklayarak tutanaklara geçirtmişti. Parti Grup Kararının dışında hareket etmek isteyenlere verilen açık mesaj şuydu:
‘Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!’
AK Partinin dışında, diğer partilerdeki FETÖ/PDY’ciler cemaatin menfaatlerini önde tutarken, o dönemde AK Partililer toplumun ortak sesine kulak vermişti. Ancak ne oldu da kimler araya girdi de 30 Mart 2014’te Abdülkadir Oğul aday yapılmadı, işte tüm bilinmeyenler burada yatıyordu ta ki tanık itirafçının hâkim önünde verdiği yukarıdaki ifadesine kadar. Durum artık ortaya çıkmıştır.
Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinde Naip Hâkim (Toplu mahkemelerde mahkemenin yetki alanı içerisinde; ancak duruşma salonu dışında yapacağı işlemleri, mahkeme adına yapmakla görevlendirilen hakimdir) tarafından yapılan 04.07.2017 tarihli duruşmada TANIK sıfatıyla verdiğiniz ifadenizde aynen şöyle diyorsunuz: “…Sanık Z.A. ise Akşehir’de esnaflık yapması sebebiyle tanırım. Aynı zamanda inşaat mühendisidir. Bu kişi de mütevelli grubundaydı. Bu kişi muhabbetim olan biri değildir. Sadece mütevelli toplantılarında görmüştüm. Bu kişiyi en son 17/25 Aralık’tan önceki bir toplantıda gördüm…”
DESTEKSİZ SALLIYORSUNUZ YA PES DOĞRUSU!
Sanık Z.A. ile birlikte üyesi olduğunuz odanın seçimlerine siz, Başkan olmak için Z.A. Meclis Başkanı ve A.Ö. de Meclis Üyesi seçilmek için birlikte girmediniz mi?
Sanık Z.A.; ŞUBAT 2013’teki seçimlerde siz, mensubu olduğunuz odanın Başkanı, Z.A. ise Meclis Başkanı, sanık A.Ö. de meclis üyesi olarak seçilmediniz mi? Birlikte çalışmadınız mı?
Sanık Z.A.; 2009-2014 tarihleri arasında partinizden Akşehir Belediye Meclisi Üyeliği yapmadı mı?
Nasıl oluyor da Z.A. ile muhabbetim olmadı diyebiliyorsunuz? Hangi başkan kendisine yakın olmayan birisiyle çalışmak ister ki?
Diğer yandan A.Ö. ile meclis toplantılarında zaten görüşmüyor muydunuz? Kendisine şirket hisselerini kimin devrettiğini gerçekten de bilmiyor musunuz?
Ailenizden mensubu olduğunuz siyasi partinin ilçe yönetiminde halen görev yapanlar var mı?
Adli Makamlara FETÖ/PDY’nin okullarında kimlerin mütevelli heyetinde görev yaptığını isimleriyle bildirdiniz mi?
FETÖ/PDY’nin abileri ve ablaları hakkında Akşehir’de gözaltı kararları olup-olmadığı hala bilinmemektedir. Acaba itirafçı bu isimleri devlet yetkililerine bildirdi mi?
Şimdi Akşehir Halkına ve bağımsız mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcılarımıza diyoruz ki;
Ağustos 2016’da yapılan ‘Olağanüstü Din Şuarası’ na katılan ve bir konuşma yapan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle demişti: “Bundan sonra her anlamda mücadele, hesap sorma dönemidir. Bu yapının mayasında ikiyüzlülük olduğu için pişman olduklarını söyleyenler konusunda ciddi tereddütlerimiz var. Gerçekten pişman mı oldular? İntikamcı bir düşünce ile söylemiyorum. Yoksa içinde bulundukları ihanet şebekesinin alametifarikası haline dönüşen riyakârlık içindeler mi, anlamakta zorlanıyoruz. Elbette aslolan beyandır, ama hiç kusura bakmasınlar bu tür kişilere karşı gardımızı indirmeyeceğiz. Mümin bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz.”
Bugünkü açıklamalarım ya da yorumlarımın henüz bilinmediği düşüncesinden hareketle ve de sorumlu gazetecilik anlayışımdan dolayı gözden kaçması muhtemel olan konuları kamuoyu ve yetkililerle paylaşmayı kendime görev saydım. Yazılı belgeler yalan söylemez. C.Başsavcılığı Makamına zorunlu olarak gönderilen yerel gazeteler incelendiğinde ileri sürdüğümüz iddialara ulaşmak çok ta zor olmasa gerek…
İsmi Lazım Değil İTİRAFÇI’ya diyoruz ki;
Kandıramazsın bizi, susturamazsın bizi, durduramazsın bizi. Biz safız sen akıllı, öyle mi?
De get hadi!
Saygılarımla…