Borçlara batarak ve ipotekler altına girerek, gerekli ve gereksiz birçok şeyleri dış ülkelerden satın alıyoruz.
*Dünyada petrol fiyatları düştüğü halde; bizde bu ucuzluk tüketiciye intikal etmiyor; yansımıyor. Yöneticiler de, bu kazıkların halkımıza atılmaması için bir önlem geliştirmiyorlar.
*Öbür yandan güneş ve rüzgar enerjisiyle her ihtiyacımızı görebileceğimiz halde; borçlanarak ille de kolaycılığa kaçıyor ve petrolle gaz ithal ediyoruz. Gerekli sistemler kurulsa ithal gaza da petrole de ihtiyacımız kalmayacak. Almanya bunu başarmış. Bizim ülkemiz daha güneşli. Dağlarımız daha yüksel ve fırtınalı, Belediyeler ve resmi kurumlar hımbıllık etmeyip bunun örneklerini inşa etseler; halkı eğitseler ve sonra da Güneş ve rüzgar enerjisini, her siteye , her eve ve her yerleşim birimine zorunlu hale getirseler; büğyük bir ithalat yükünden kurtulmuş olacağız.
Devlet ve belediyeler; her gökdelenin, sitenin ve kooperatiflerle apartmanların, enerji gereksinimini; güneş ve rüzgardan sağlayacak şekilde planlanmasını ve yapılmasını ve inşasını mecburiyet haline getiren kuralları koymalılar. Bu yönde bir kanunu Yüce Meclisimiz hemen ç çıkarmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, üzerine bindirilmek istenen baskı ve tuzaklardan kurtulabilmek için; enerji gereksinimini ithalattan karşılamaya mutlaka son vermek zorundadır.
Eskiden bölgemizi ve çevremizi; devletimizle halkımızı ortadan kaldırma yönünde; zorla ve hilelerle yürütülen bir sömürgeci plan vardı. Batıdan bastırılan bu kötü tuzağın sahipliğini İngilizler sahiplenmişlerdi. Önce Romanya Krallığını, bize saldırmaya ikna etmeye uğraştılar. Oradan bir sonuç alamayınca; o görevi Yunanlılara yüklediler. Büyük Atatürk'ün o saldırıyı püskürtmek için Anadolu ortalarından başlattığı silkinme ve sömürgecilere karşı koyma hareketi ile; bugünkü güçlü ve gittikçe daha da güçlenen ve sonsuzluğa doğru yürüyecek olan Cumhuriyetimiz kuruldu. Eskiden İngilizlerin öncülüğünü yaptığı bize karşı tuzaklar kurma ve borçlandırarak ipotek altına alma hareketinin öncülüğü; şimdilerde okyanus ötesine geçmiş gibi görünüyor.
Bugünkü birincil problemimiz artık dış borçlar bataklığından kurtulmak ve bir daha o tuzağa düşmemek olmalıdır. O yolda başarılı olabilmek için, bir daha dış borçlara batmamak gerekiyor. Artık hepimiz ve özellikle yöneticilerimiz; savurganlık bataklığına düşmemeliyiz. Aşırı giderlerden , gösterişten ve savurganlıktan tümden vazgeçmeliyiz.
Yoksul halk yığınlarımız, zaten savurgan olmamak zorunda kalıyor. Zengin olanlar da; her işlem ve eylemlerinde yerli malı kullanmaya; ithalle gelen mallara itibar etmemeye ve anlamsız gösterişlerle saltanatlardan vazgeçmeye uğraşmalılar.
"Herkes kendi parasını nasıl isterse; öyle harcayabilir!" diyenler de çıkabilir. Fakat ülkeyi borç bataklarına sürükleyecek şekilde saltanatlar kurmaya hiçbirimizin hakkı yoktur!