Akşehir’in köklü ailelerinden Köseoğlularının kızı olan Ayşe Hanım, Milli Mücadele’de her yönü ile Akşehir kadınını başarı ile temsil etmiştir.
Ayşe Hanım, TBMM’sinde ilk Akşehir Milletvekili ve Millî Mücadelenin maddi ve manevi destekçisi olan Hacı Bekir Sümer’in eşi idi. Ayşe Hanım, Akşehir’e gelen başta Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Çakmak, Halide Edip Adıvar gibi pek çok kişiyi evinde yedirip içirip konuk olarak kalmasını sağlamıştır. Dolayısıyla Ayşe Hanım onların anılarında yerini almıştır. Yine o devirde kadınlar cemiyetinde faal olarak çalışmış, hastalara ve gazilere yardım etmiş, Akşehirli çocuklarının sünnetlerini üstlenmiştir.
Sivas Kongresi’nden sonra yayınlanmaya başlayan İrade-i Milliye gazetesinin 1 Nisan 1920 tarihli sayısında Akşehir’de Akşehirli kadınları kurduğu cemiyetten bahsedilmiştir. Bu cemiyetin öncülerinden biri de Hacı Bekir Efendi’nin eşi Ayşe Hanımdır. Haberde:
“Akşehirli Kurrazade Hacı Bekir Efendi ve Ak Ağazade Abdullah Efendi’nin eşlerinin öncülük ettiği Akşehir hanımları, kimsesiz hanımlar ve çocuklara yardım etmek, memlekette milli sanatların yükselmesine çalışmak ve fakirlikten dolayı ortaya çıkabilecek fuhuş ve ahlaksızlığı önleyebilmek için bu cemiyeti kurdular. İlk olarak bayanların çalışabilecekleri bir terzihane bir kolhane, bir çorap ve fanila imalathanesi ve bir hizmetçi kızlar eğitimi veren müessese vücuda getirdiler. Ayrıca bu kurumlarda çalışanların sağlık sigortalarını yaptırarak bedava muayene olmalarını sağladılar. Harpte babaları şehit olmuş öksüzleri de sahiplenerek onları istedikleri okullara kaydettirip masraflarını karşıladılar. Bunu yaparken de Anadolu’daki ve Rumeli’deki Anadolu Müdafaa-i Vatan Cemiyetleriyle haberleşerek ortak hareket ettiler.”
Halide Edip Adıvar, Akşehir’e geldiği zaman Ayşe Hanımla karşılaşmasını şöyle anlatıyor:
“Akşehir’e vardığım zaman yemeklerin biraz düzelmiş olduğunu gördüm. Hepimizin masrafına katıldığımız bir tabldotta birtakım subaylar ve İsmet Paşa ile birlikte yemek yedik. Akşehir eşrafından ve aynı zamanda mebus olan Hacı Bekir Efendi beni evine davet etti. Ailesi beni çok iyi karşıladı. Karısıyla ahret kardeşi olduk. O ev vasıtasıyla Akşehir kadınlarını çok yakından tanıma olanağını buldum.
Kadınları hep güzel ve temiz, erkekleri sakin ve olgun, çocukları sokulgan, hayat yuvaları cana çok yakındı. Bu ruh ikliminin ve cana-yakınlığın baş sebebi hepsinin arkasındaki insanlık sevgisi, hoşgörüsü ve olgun kafalarında duygulu gönüllerinde gizlenen gülümseyişti. Bana bu gülümseme de klasik günlerin altın devrindeki hoş ölçü gizlenmiş gibi geldi. Ve sanırım ki bu ölçünün anahtarı biraz Nasreddin Hoca zihniyetinden geliyordu.”
“20 Mart 1922 Pazartesi Günü Akşehir’de bulunan Mustafa Kemal’in önemli ziyaretçileri vardı. Önce Akşehir Müdafaa-i Hukuk Heyeti ziyarete geldi. Heyette Konya Milletvekili Kurrazade Hacı Bekir (Sümer) Bey’in hanımı ve kardeşi de vardı. Mustafa Kemal Paşa’ya Akşehir’de bulunan kimsesiz ve şehit çocuklarının sünnet ettirilmesini üstlendiklerini söylediler. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da bulunan Kurrazade Hacı Bekir (Sümer) Bey’e Akşehir’e gelmesi için bir telgraf çekti. Gazi Paşa Müdafaa-i Hukuk Heyeti ile görüş alışverişinde bulundular. Mustafa Kemal Paşa yatmadan önce not defterine şunları kayıt etti:
“Müdafaa-i Hukuk Heyet-i, İhsan, Fahrettin Paşalar geldi. İhsan Paşa şikâyet etti. Haksızdır. Açık konuştum. Otomobille gezdim. İsmet Paşa’ya gittim. Beraber bize geldik. Fahrettin Paşa ve Erkan-ı Harbi’ni yemeğe davet etmiştim. Hafız’a, kuran okuttuk.”
Ayşe Hanım, Akşehir’de 1922 yılında kimsesiz ve şehit çocuklarının sünnet ettirilmesini sağlamıştı.
Akşehir’de Büyük Taarruz hazırlıkları sırasında askerler ve komutanlar yeterli temiz suya ve uygun temizlik şartlarında hazırlanmış olan yemeklere ulaşamadıkları için sık sık ishale yakalanıyorlardı. 13 Ağustos 1922 tarihinde Akşehir’e gelen Genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak’ta ne yazık ki bir gün sonra ishale yakalanmıştı. Yeterli ilaç olmayışı onu çaresiz bırakmıştı. Bu durumu bir laf sırasında Ayşe Hanım’a anlatmış o da kendilerinin ve çocuklarının bu hastalığa yakalandıklarında kullandıkları yöresel bir hapı önermiş ve paşaya vermişti. Ana maddesi Afyon olan bu hap şöyle hazırlanıyordu:
“Bir buçuk dirhem afyon, üç buçuk dirhem mısır tiryakı, üç buçuk dirhem karanfil, iki dirhem kardeş kanı ile tek bir ak mazı döğülüp karıştırılarak leblebi boyunda hap yapılır. Bunlardan sabah ve akşam birer adet alınır.”
Eşinin Fevzi Paşa’ya hap verdiğini duyan Konya Mebusu Hacı Bekir Bey “Sen ne yaptın? Ordumuzun en büyük paşasına nasıl böyle bir ilaç verirsin” diye ona söylenmişti. Ancak hap Fevzi Paşa’ya iyi gelince Ayşe Hanım’dan hapın içeriği alınmış ve bütün askerler de kullanmıştır.
Akşehir Millî mücadelede Büyük Taarruz’a hazırlanan orduya en büyük katkıyı sağlarken Ayşe Hanım’da kendine düşen vazifeyi layıkıyla yerine getirmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde mebus olan Hacı Bekir ile Ayşe Hanım’ın Hazım, Ali Canip, Zehra, Afife, Reşit olmak üzere beş çocukları vardı.