Akşehir ve çevresinde yılda yaklaşık 1000 civarında düğün, en az bu kadar da asker uğurlaması ve diğer eğlenceler yapılmakta. Bu tür eğlencelere katılan insanlardan bazıları, kontrolsüz davranışlarla ortamların bozulmasına, yarıda kalmasına ve bazen de kan akmasına sebep oluyorlar.
Eş, dost ve akrabaların katıldıkları düğünlerde en büyük endişe tatsız olayların meydana gelme ihtimalidir. Geçen hafta yerel basına da yansıyan bir düğünde, halay çekme esnasında vurulan gelini, hepimiz okuduk ve üzüldük. Muhtemelen seken kurşundan yaralanan gelin, ucuz kurtulmuş ve şu anda sağlığı yerindeymiş.
Düğünler için uzaktan ve yakından gelen misafirler, hoş sohbet ve muhabbetle hasret giderip doğal olarak gülüp oynayıp eğleneceklerdir. Ancak bazıları için eğlenmek; sadece alkol alarak, silahla rastgele ateş etmek ve kaba davranışlarla etraflarına rahatsızlık vermekten ibarettir. Kendini kontrol edemeyen magandalar, genellikle iki bira içip, sarhoş ayağına kavga çıkartırlar ya da sözde düğün sahibinin şerefine silah patlatırlar. Onların toplumdaki eğlence anlayışları budur.
Düğün sahibi ahenk bozulmasın diye ses çıkartmadıkça, kendilerini kovboy zannederler. Tabii ki öldürmek, yaralamak gibi bir kasıtları yoktur. Ancak namludan çıkan kurşun adres sormaz ve silahın sağa sola sallanmasıyla üzücü hadiseler de meydana geliverir. Bazen balkondaki izleyeni, bazen damdan bakanı, bazen halay çekeni, bazen de maalesef kendi elindeki silahla kendini vurur.
Sokakta yapılan düğünlerin çoğunda yürekleri ağızlara getiren, bu tatsız silah atma hadiselerine şahit oluyoruz. Eğlencenin dozunu kaçıran magandalar, düğün sahibini emniyet yetkilileriyle yüzgöz edip mahcup ediyorlar. Şehrin merkezi ya da uzak mahallelerinde, ellerindeki pompalı tüfekle, yüzlerce fişeği rast gele ateşliyorlar.
Namluya sürdüğünüz mermiyi unutup tetiğe basarak, en yakınınızın yaralanmasına, hatta ölümüne sebep olursunuz. Ardından “Ben değil şeytan doldurdu” söylemlerine sığınmanız ne o vurulan kişiyi, ne de sizi kurtarır. Bir ömür çekeceğiniz vicdan azabıyla, kimsenin yüzüne bakamadan yaşamak zorunda kalırsınız. Ya da canı yanan yakınınız sizi ihbar eder ve hapislerde en güzel yıllarınızı heba edersiniz.
Okuduğunuz bu yazıyı, Cumartesi gece 23:13’de yazarken, bazı düğünlerden havai fişek patlamaları ve silah sesleri gelmeye devam ediyordu.