Başından, ortasından ve sonundan söyle bir bakayım dediğimde kitap beni aniden sardı sarmaladı. Dalış o dalış. Eser çok kalıcı olmuş, bitirmeden bırakamadım. Her sayfayı çevirişimde Akşehir’de geçen çocukluğumu, öğretmenliğimi yeniden yaşadım. Sultan Dağları’nın doruklarında serinledim. Kuzey eteklerinde sıralanan köyleri, sebze meyve bahçelerini, tahıl ürünü veren bereketli topraklarını düşündüm.
15 Kasım 1921 ile 24 Ağustos 1922 tarihleri arasında Akşehir’de yaşanan olayları, kahraman erleri, komutanları kimi kez hüzünle, kimi kez sevinç, göz yaşları ile kucakladım. Akşehir’in ve Akşehirlilerin ak alınlı, temiz yürekli olduklarını biliyordum. Kurtuluş Savaşı’ndaki bu denli candan özverili ev sahipliği yaptığını Garp Cephesi Karargahı Akşehir’de Yaşananlarda, okuyunca gördüm. Gururlandım, göğsüm kabardı, rahatladım. Mehmet Koç’u ve Dursun Solmaz’ı alkışladım.
Eser Akşehir’e ve Akşehirlilere çok yakışmış. Yazarlar, Akşehir’de yaşanan o kararlı çalışmaları, zafere doğru uzayan yolu çok güzel yazmış, anlatmıştır. Eser, çok soluklu ve oylumlu olmuştur. Aylarca, yıllarca emek verici bir izlem içeriyor. Kitabın hazırlık aşamasında 40’tan fazla dergi, 20’den fazla tez, 160’ı geçkin kitap, 54 makale, 20’yi geçkin sempozyum okunmuş, incelenmiştir.
24 Ağustos 1922 tarihinde Akşehir’de başlayan Türk saldırısı, 9 Eylül 1922 günü İzmir’de Zaferle noktalanmıştır. Kurtuluş Savaşı’na katılıp İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen Akşehirliler kimler bilen var mı? Az buz değil, tam 1.412 kişi.
Afyonkarahisar’dan İzmir’e kadar düşmanı kovalayan Akşehirli kimdir bilen var mı? Mehmet Koç ve Dursun Solmaz onu da bulup çıkarmıştır. O kahramanın adı; Akşehir Kaha (Köklüce) köyünden Mehmet Çavuş’tur. Teğmen Ali Rıza, bakın onun hakkında neler söylüyor:
“Şehre daldığımızda kendimizi birden Bornova’da bulduk. Rum göçmen ağırlıklı düşman can havliyle kaçma kurtulma derdindeydi. Atlarımızla sağımıza solumuza bakmadan ilerliyorduk. Bizi gören düşman ellerinde artık sopa haline gelen silahlarını yere atıyor ve kaçıyorlardı. Artık İzmir kapılarından içeri girmiştik.
Bir grup düşman bizimle beraber Basmane’ye doğru yürüyüş halindeydi. Onları birden bozguna uğrattık. Hepsi önümüzde yalvarıyor, diz çöküyordu. Bizi gören İzmirliler ise alkış tutuyor, selam duruyordu. Tuzakoğlu denen bir fabrika binasına vardığımızda 30-40 kişilik bir düşman birliği gizlendikleri yerden bizi kurşun yağmuruna tuttu. İzmir’e girmenin sevinci içindeydik. Ne olduysa işte o zaman oldu. Akşehir Kaha köylü Mehmet Çavuş’un atından düşerek şehit olduğunu gördük. Bugün İzmir Halkapınar Şehitler Anıtı’nın altında yatanlardan biri de kahraman Mehmet Çavuş’tur. Rahmet eyleye.”
Mehmet Koç ve Dursun Solmaz’ı kutluyorum. Ömürleriniz uzun olsun.