Demek ki; ayıya sırt çiğnetilmezmiş. Demek ki; deveden büyük fil varmış.
Demek ki; ağlatan da bir gün ağlarmış.
Demek ki; devleti devlet yönetmeliymiş.
Demek ki; hayal aleminde yaşanmazmış.
Demek ki; yanlıştan doğruya gidilmezmiş.
Demek ki; kimse göründüğü gibi değilmiş.
Demek ki; adalet bir gün, herkese ihtiyaç olurmuş.
Demek ki; her zaman her durumda, doğru tekmiş.
Demek ki; güzelliğin ömrü, sivilce çıkana kadarmış.
Demek ki; iki kişinin bildiği hiç bir şey, sır olmazmış.
Demek ki; kimseye göbekten bağlı olmayacakmışsın.
Demek ki; çalarken değil, paylaşırken kavga çıkarmış.
Demek ki; ateşin yanması için, bir kıvılcım yeterliymiş.
Demek ki; yediğin hurmalar, bir gün gelir tırmalarmış.
Demek ki; icazetle kazanılan mal ve makam, senin değilmiş.
Demek ki; insanın canını en çok, cananım dedikleri acıtırmış.
Demek ki; gayrimeşru cilvenin, aşikar kahkahası duyulurmuş.
Demek ki; çelik zırhların içinde de olsa, isterlerse ulaşırlarmış.
Demek ki; başkasının camına taş atanın camına, gül atmazlarmış.
Demek ki; sinsi karakterliyse en yakının bile olsa, hainlik edermiş.
Demek ki; benim adamım diyerek, birilerine yol açmak yanlışmış.
Demek ki; hiç bir konuda hiç bir kişiye, ön yargılı olunmamalıymış.
Demek ki; bugün senin satın aldığını, yarın da başkası satın alırmış.
Demek ki; hayatta hiç bir sır, insandan daha uzun ömürlü olmazmış.
Demek ki; bi tripod bi kamera, gündemi allak bullak edebiliyormuş.
Demek ki; telefonda konuşurken, kayıt altına alındığınız doğruymuş.
Demek ki; dün senin için yol kesen, bugün başkası için senin yolunu kesermiş.
Demek ki; havlamasını bilmeyen köpeğin, sürüye kurt getirdiği doğruymuş.
Demek ki; insanın gerçek yüzünü görmek için, kuyruğuna basmak yeterliymiş.
Demek ki; kişinin yüzüne söylenemeyenler, arkasından da söylenmemeliymiş.
Demek ki; alın teriyle kazanmak yerine, emek harcamadan çökmek diye bir gerçek varmış.
Demek ki neymiş; hakkın ve halkın rızasına uymadığı halde yapılan işlerin, bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi huyu varmış.