29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, herkese kutlu olsun.
Bu güzel vatanı bize emanet eden, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını sonsuz saygı ve rahmetle anıyorum.
Cumhuriyet rejimi ve kazanımlarını hepimiz biliyoruz. Tabii ki size bu kazanımlardan bahsetmeyeceğim. Ama irdelemek istediğim konu yine cumhuriyet ve kazanımları çerçevesinde olacak.
Yıllar süren savaştan yeni çıkmış, hem yorgun hem de fakir bir ülke olarak doğan Türkiye Cumhuriyeti, çok kısa zamanda hayal dahi edilemeyecek başarılara imza attı. Savaş meydanlarında bağımsız Türkiye hayali kuran ve bu hayalini Cumhuriyetle taçlandıran Atatürk’e hayran olmamak elde değil.
İşgal edilmiş ülkenin İstanbul’daki Padişah Meclisi tüm kararları işgalcilerin isteği doğrultusunda alıyor, her karar milleti derinden yaralıyor ve işgali legal hale getiriyordu. Bu durum Atatürk’ü derinden üzüyor ve bu durumdan kurtulmak gerektiğini düşünüyordu. Kendisi hakkında İstanbul Hükümeti tarafından yakalama tutuklama kararı olduğu halde, onun düşüncelerini anlamış olan birkaç arkadaşıyla birlikte o imkansızlıklar içinde toplantılar kongreler yaparak fikirlerini daha çok kişiye aktarıp, bağımsızlık ateşini yakmıştı. Bu düşünceyle, milleti temsil ve bağımsızlığı ilan edecek Meclis’i oluşturup; 23 Nisan 1920 tarihinde Türk milletinin bağımsızlığının ilk meclisini, TBMM’sini kurdu. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin kuruluşunu tüm dünyaya ilan etti.
Çok iyi biliyordu ki sadece Meclis kurmak, Cumhuriyet ilan etmek ve özgür bir ülke olmak asla yeterli değildi. Daha yolun çok başındaydı ve yapılacak çok iş vardı, hem de en kısa sürede.
Cumhuriyet döneminde yapılan yatırımlar bu sayfaya sığmıyor maalesef. Sadece birkaç örnek vermek istiyorum;
1923 Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu kuruldu,
1924 Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) kabul edildi,
1924 İlköğretim zorunlu hale getirildi,
1924 Gölcük’te tersane ünitesi kuruldu,
1924 Devlet Demir Yolları kuruldu,
1924 İstanbul-Ankara arasında ilk yolcu uçağı seferi yapıldı,
1924 Türkiye İş Bankası kuruldu,
1924 Türk Kadınlar Birliği kuruldu,
1924 Türkiye Tütüncüler Bankası kuruldu,
1924 Bursa’da Karacabey harası kuruldu,
1925 Gazi Orman Çiftliği kurulmaya başlandı,
1925 Türkiye’nin ilk betonarme köprüsü Menderes Nehri üzerine yapıldı,
1925 Türk Hava Kurumu kuruldu,
1925 Osmanlı’da köylülerden alınan aşar vergisi kaldırıldı,
1925 Adana Mensucat Fabrikası üretime başladı,
1925 Tayyare Cemiyeti’nin katkılarıyla Ankara’da Türk yapımı ilk planör uçuruldu.
Kalkınma planları, kurulan fabrikalardan tutun eğitime kadar pek çok alanda yakalanan başarı.
Benim esas merak etiğim noktaya geleyim.
Peki ne oldu da o müthiş ilerleme durdu? Eğer o yatırım ve kalkınma hızıyla devam edilmiş olsaydı Türkiye bugün hangi noktada olurdu? İki yıl sonra Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağız. Peki 100. Yılda aldığımız yol, alınması gereken yol muydu? Yoksa daha iyisi yapılabilir miydi? Amacım hükümetleri sorgulamak değil. Merak ettiğim sadece beş parası olmayan ve yorgun genç bir ülkenin başlattığı müthiş çalışmaları devam ettiremedik. Şimdi neden o başarının esamesi okunmuyor?
Bunu biraz düşünelim mi? Ne dersiniz?
Belki bir cevabı vardır?