Haber / Yorum: Ümit Aykut Şener
Akşehir’de uzun yıllardır kendi branşında hizmet veren, kendisiyle aşırı samimi olacak şekilde diyaloğa girmeyi kendilerine marifet sayan bazı işadamlarımız bugünlerde pek ama pek üzüntülüymüşler…
Neden mi? Çünkü sayıları 5 ila7 kişi olan bu işadamlarımız sağda-solda “Bizi kandırdı, aldığı paraları vermeden gitti” diye sağ-sola yakınıyorlarmış. Kimisi de ben az verdim, diğerleri düşünsün diyormuş…
Akşehir’de görev yaptığı sırada yedikleri-içtikleri ayrı gitmeyen bu sözde işadamlarının bir dediğini iki yapmayan bu kardeşimizi de gerçekten kutluyorum. Ah be kardeşim bir söz vardır ki bunu da en iyi bilenlerden biri sensin görevin gereği. Sen değil misin ki, yıllarca bu adamların yaptığı pisliklerin üstünü örtbas eden! Bak gördün mü şimdi dostunu-düşmanını? Ne demişler, “Etme çoluk çocukla muhabbet ya şapkanı alır kaçar ya kafana pisler!”
Bu dedikoduların kendisine ulaşması üzerine yakın bulduğu birine açıklama yapan bu şahıs kimsenin endişe duymamasını, beklediği bir satışın gerçekleşmesinden sonra aldığı tüm borçlarını ödeyeceğini bildirmiş.
Türk dili ve edebiyatında sadeliğin en büyük savunucularından, kısa hikâyeciliğin duayenlerinden olan Ömer Seyfettin’in ‘DİYET’ hikâyesini okumayanlar varsa hemen okumalarını tavsiye diyoruz.
Bir zamanlar kendisiyle yedikleri-içtikleri ayrı gitmeyen bu işadamlarımız üzüntüden hep bir araya gelerek, TSM üstatlarından rahmetli Saadettin Kaynak’ın ‘Hicaz’ Makamındaki ‘Muhabbet Bağına Girdim Bu Gece’ adlı eserinin sözlerini aşağıdaki şekilde değiştirerek koro halinde şarkı söyleyemeye ve efkâr dağıtmaya başlamışlar.
Bu arada cimrilikleriyle ünlü bu işadamlarımızın yazılı evrak olmadan bu duruma düşmeleri ise halk arasında “Tİ” ye alınmalarına neden oluyormuş, bizden hatırlatması…
Muhabbet bağına girdik biz onunla,
Açıldık, saçıldık, yedik içtik yıllarca,
İşimiz düştü mü, hallettik onunla
Örtbas ettik başımıza gelen her şeyi
Ararız, ararız ararız onu her yerde,
Biliriz yerini yurdunu, cesaret edemeyiz
Gitti canımızın parçası milyonlarımız
Yediğimiz, içtiğimiz masalarda kalır hatıraları,
Akılsızlığımıza ve uyanıklığımıza (!) saralım biz tüm bu olanları
Onunla muhabbet doyulmaz bir pınar imiş…
Ararız, ararız ararız onu her yerde,
Biliriz yerini yurdunu, cesaret edemeyiz
Cenap Şehabettin ne güzel de demiş; “GİDEN MUHABBETE HİÇ KİMSE YETİŞEMEZ” diye…