Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üyeleriyle başkanı; meslektaşları tarafından seçilen yargıç ve savcı olmalı. Adalet Bakanının bu kurula başkanlık etmesi ve Başbakan'ın emirlerinin yerine getirilmesi; Yargı Erkinin bağımsızlığına aykırıdır. Bu konudaki çabalar ve zorlamalar, ancak diktatörlük özleminin belirtisi olabilir.
İdari yargı ise, büsbütün önemli! İdare mahkemeleri ve Danıştay, yönetimin haksız işlemlerine karşı açılan davalara bakar. Bunlar yönetimin dolaylı da olsa; emri, güdümü ve kontrolü altına alınırsa; var olmalarının bir anlamı kalmaz ki!
Demokrasilerde, yönetenler kral veya padişah değildirler. Adli ve idari yargıyı, emirleri altına almak istemeleri; padişahlık ve diktatörlük hevesine kapıldıklarının delili sayılır. Kuzey Avrupa'da krallık rejiminin bir sembol olarak muhafaza edildiği birkaç ülke var. Oralardaki krallar ve prensler bile, mahkemelere ve yargı sistemine hiçbir müdahalede bulunamaz. Seçilmiş yöneticiler ise, böyle bir şeyi aklından bile geçirmez.
Yöneticilerimiz Çoktan beri Avrupa Birliğine girebilmek için can atıyor. Dış ticaretimizin ve özellikle ihracatımızın çoğunu Avrupa ülkelerine yapıyoruz. Avrupa Birliğine de üye olabilsek; bu işlerden kazancımız ve uluslar arası itibarımız artacak. Fakat Avrupa Birliği bizdeki demokrasiyi, eksik bulduğu için; bir türlü çok fazla olan fasılları açıp onaylamıyor. Kapısını bize aralamıyor bile! Bu durum, şimdiki iktidarın, Yargıyı kontrol etme hevesine kapılmasından ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu kendisine bağlamasından önceydi. O talihsiz istek yasalaştırılıp yargı yönetimin kontrolüne geçtikten sonra; artık bizim Avrupa Birliğine girebilmemiz, imkansız hale gelmiştir.
*Deniz Feneri, davası ve problemi, ne sonuca bağlandı? Yiyenler yedikleriyle mi kaldı? O soygunu araştırmaya kalktıkları için mağdur edilen savcılar; şimdi nerelerdeler?
*Fikir beyan edenlere; "Haddini bil! Sen kimsin ki!" demek, dikta hevesinin belirtisi mi olabilir? Yoksa, karşı tarafın sözlerinin gerçekliğinden ürkerek aşırı bir telaşa düşmenin eseri mi sayılır?
*"Bugün Türkiye'de Allah-ü Teala'nın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var" diyen kişi; dinden mi çıkmış olur? Yoksa dalkavuklukta aşırıya kaçmış mı sayılır?