Bugün üniversite tercihlerinin ilk günü. Bir üniversite mezunu olarak tecrübelerimi aktarmak isterim.
Değişen sınav sistemini incelediğim zaman bu yıl tercihlerin önceki senelerden gözle görülür bir farkı var. O da; bölüm sıralamalarının epeyce bir geriye çekilmesi. Artan fakülte ve kontenjan sayısına paralel olarak öğrencilerin sıralama ve puanlarının bir önceki yıllara göre daha kötü olması, üniversiteye giriş sıralamalarının da düşmesine yol açacaktır. Her şeye rağmen sınava girip barajı geçen ve elinde puanı olan adaylar üniversite okumak için umutlu.
Evvela ilk söyleyeceğim şey; alınan puan ve sıralamalar öğrenci için yanıltıcı olmasın. Üniversite okuyorum demek için üniversite okunmaz. Başarı sıralaman iyidir, rehber öğretmenlerinin ve ailenin baskısı sonucu herhangi bir üniversiteye de girersin ancak bir süre sonra kendini o bölüme ait hissetmediğin veya bölümü okuyamadığın için üniversiteyi terk etme olasılığın da var.
Yani bir bölümü tercih etmeden önce kendi eğilimini ve donanımsal özelliklerini iyi analiz etmen gerekiyor. Edebiyat ile hiçbir ilgisi olmayan bir öğrenciyi sırf üniversite okusun diye edebiyat fakültesine göndermek yahut sıralaması iyi olsa bile ezber ve ağır çalışma disiplini gerektiren Hukuk Fakültesi yahut Tıp Fakültesi bölümlerine bu kapasitede olmayan bir kişiyi yönlendirmek çocuğun geleceğini karartmaktan başka bir şey değildir. Çünkü o çocuk istemediği bir bölümde 4 ila 6 yıl işkence çekecek ve istemediği bir işi yapmak zorunda kalacaktır. Bu ona mutsuzluktan başka bir şey getirmez.
“E bu çocuk okumasın mı o zaman?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Okumasın diyen yok. Ancak her yere üniversite açıldı diye çocuğunun da o üniversitelerden birine gitmesi şart değil. Çünkü hiçbir üniversite kurumu, öğrencisine iş garantisi vermez. Anadolu'nun herhangi bir taşra kentinde başarı sıralaması yüz binlerle ifade edilen bir bölüme, çocuğunu göndermen anlamsız.
Öte yandan sırf başka şehir göreyim diye de üniversite tercihi yapılmaz. Zira küçük şehirlerden hiç çıkmamış bazı öğrencilerin büyükşehir hayatına karışması ve eğitim görmesi onu sudan çıkmış balığa çevirebilir. Kimse çıkmasın demiyorum. Elbette ki okunmaya değer bölümler için Ankara, İstanbul, İzmir gibi şehirlerimize okunmaya gidilebilir. Ancak varıp da büyük uzak illerdeki; işletme, kamu yönetimi, bazı öğretmenlik bölümleri ve 2 yıllık bölümlerin çoğu dahil olmak üzere okumak için gidilmez. Fuzuli masraf ve vakit kaybından başka bir şey değildir. Onun yerine yaşadığı yere daha yakın illerdeki üniversiteler tercih edilebilir. Bunu sırf gittiğin şehri beğenmediğin ve yaşamına ayak uyduramadığın için okulunu bırakmak zorunda kalma diye söylüyorum.
Yine bir diğer konu ise bölümlerin atama kapasitelerine bakıp tercih yapmak. Zira iş garantisini geçtim umut bile vaat etmeyen bölümler var. Öğretmenliklerin bazı bölümleri, İBF bölümleri, bazı mühendislikler ve iki yıllık bölümlerin çoğu bunlar arasında. Tercihini yapacak öğrenci tercih etmek istediği bölümü iyi araştırmalı ve gelecekte kendisine iş garantisi sağlayıp sağlayamayacağını iyi analiz edip ona göre tercih yapmalıdır.
Bunlara ek birkaç tavsiyede daha bulunacağım. Zira üniversite hayatımda bunların ceremesini çok çektim. İlk olarak barınma mevzusundan bahsedelim. Barınma üniversite okumak isteyen bir öğrencinin en önemli sorunudur. Kesinlikle tercih yapmadan önce barınma yani kalınacak yer araştırılmalı ona göre tercih yapılmalıdır. Eğer kalınacak yer kötüyse üniversiten ne kadar iyi olursa olsun başarı düzeyin mutlaka düşecektir. Bu o kadar önemli bir ihtiyaçtır ki; karanlık bir odaya açılan kapı haline düşürülmemelidir. Zengin öğrenciler özel yurt yahut ev kiralama imkanlarına kolayca erişebilecekken orta halli, dar gelirli ailelerin çocukları böyle bir imkana sahip olamayacaklar. Onun için ilk tercihleri Kredi Yurtlar Kurumu olacak. Devlet yurtlarının geneli iyi durumda olsa da ciddi manada sorunlu yurtları da var. Örneğin kalabalık odalar, çalışma ortamının olmaması, okula saatlerce uzaklıkta olması yine öğrencinin başarısını düşürecektir.
Bir diğer şahsi tavsiyem ise tarikat yahut öğrenciyi politize eden vakıf yurtlarını iyi araştırmanız yönünde. Eğer bu yurtlarda öğrenci başka işlerle oyalanıyor, herhangi bir siyasi görüşe çekiliyor yahut dini anlamda zorlanıyorsa yine öğrenci bu olumsuz özellikler yüzünden başarısız olacaktır. Ancak tüm vakıf yurtları bu türden bir baskıya gidiyor demek yanlış olur. Kalınabilir yurtlar da mevcut. Bu sebeplerden ötürü üniversite tercihi yapılmadan önce mutlaka yurtların özellikleri ve konumu iyi araştırılmalıdır.
Diğer bir husus, ekonomik olarak kendini idare edebilecek durumda olman. Hele ki başka bir şehre gideceksen malum, masraflar katlanarak artacak. Devletten aldığın burs yahut kredi, bulunduğun şartlara göre yeterli gelmeyebilir. Bu yüzden üniversite okurken kendinde; parayı yönetme, kullanma becerisini görmen gerekiyor. Zira artık tek başınasın. Her isteğini yerine getiren ailen yanında olmayacak. Gittiğin yerde dolandırılma ihtimalin dahi var. Bu vasfa sahip olmayan bir öğrenci hem kendisini hem de ailesini olumsuz etkileyecektir. Bu yüzden üniversite tercihi yapılmadan öğrenci bu koşullara uygun olup olmadığını bilmelidir.
Ölü tercih yapmayın! Puanınız yahut sıralamanız tam olarak bir bölüme tuttuğu garanti değil ise emin olmadan tercih yapmayın. Yani aslında Konya'yı çok istiyorsunuz ama çok az bir puan ile Konya tercihiniz gelmez ise bu sefer ikinci tercihinize gitmek zorunda kalacaksınız. Konya'yı kazanacağınızdan emin iseniz ancak gelmez ise bu sefer hayal kırıklığı yaşayacak ve belki de istemediğiniz bir bölümü aynı şehirde yahut istemediğiniz bir şehirde aynı bölümü okumak zorunda kalacaksınız. Bu sebeple gerçekten istediğiniz şehirde istediğiniz bölümü okumak istiyorsanız bir yıl daha hazırlanmanızı tavsiye ederim. Bu yüzden kesinlikle ölü tercih yapmayın.
Sırf deniz var diye bir şehirde üniversite tercihi yapma gafletine düşmeyin. Zira şehre gittiğinizde üniversitenin belki de denizle alakalı olmadığını, denizinin pis olduğunu, fazla nemden bunaldığınızı görebilirsiniz. Öte yandan sırf deniz var diye bir şehre okumaya gitmek gereksiz. Ona bakarsan Libya’da, Yemen'de, Suriye'de de deniz var. Bu durum ülkemiz için de geçerli. Buna ek olarak kıyılara doğru gittiğin zaman masrafların da arttığını göz önünde bulundurmalısın.
Okul hakkında yapılan yorumları oku! İnternet ortamında birçok okul hakkında görüşlere ulaşabilirsiniz. Eğer gideceğiniz okuldaki akademisyenler sıkıntılı ise yani iyi eğitim veriyoruz zannedip senelerce dersten geçirmiyorlarsa okulun 7 yıla uzayabilir. Sonra okuldan saçların dökülmüş bir halde çıkıverirsin maazallah. Onun için iyi bir bölüm okumaya gitmiyorsan bu tür okullardan uzak dur derim.
Sonuç olarak üniversite okumak basit bir olay değildir. Sırf okuyorum demek için üniversiteye gidilmez. Öğrenci kendisini iyi analiz etmelidir. “Ben bu bölümü tercih ediyorum ama acaba okumak istiyor muyum?” sorusunu kendisine sormalıdır. Başka mesleklere eğilimi var ise üniversite ile zaman kaybetmemelidir. Sırf başka şehir göreceğim diye yanlış bir üniversite tercihinden kaçınmalıdır. Zira bu davranışı ona pahalıya mal olabilir. Ayrıca gideceği bölümden mezun olduktan sonrasını da düşünmelidir. Her yere üniversite açılması illa gitmen gerektiği anlamına gelmez. İş garantisi var mı, araştırmalısın.
Geleceğini önemsiyorsan rastgele bir tercih yapamazsın. Umursamıyorsan yaparsın ona diyecek lafım yok. Bu yazımda bazı tecrübelerime dayanarak tavsiyelerde bulundum. Bunlar en önemlileriydi. Diğer küçük sorunlar kendiliğinden çözülebilir ancak bu sorunlar ciddi anlamda sıkıntılar doğurabilir. Eğer tercih yapacak iseniz sadece rehber öğretmenlerinizi dinlemeyin. Sizi yanıltabilirler. Benim tavsiyelerim de sadece şahsi görüşlerimden oluşmaktadır. Bir kişiyi kendisinden daha iyi kimse bilemez. Araştırın, inceleyin; gerçekten mutlu olabileceğiniz bir mesleği, şehri tercih edin. Yoksa 4 seneniz boşu boşuna heba olur. Umarım hakkınızda hayırlısı olur…