Akşehir Nasreddin Hoca Türbesi dış avlusunda bulunan bir mezar başlığının Nasreddin Hoca ile ilgisi yoktu. Bu başlık büyük bir olasılıkla türbe tamiratı sırasında buraya konulmuştur. Başlıkta şu yazılar okunabilmektedir:
“Vefat-ı el-merhum el-mağfur Hacı Kâbulşah…”
Anadolu’da yaygın olmayan Kabulşah ismi bizi Timurlenk’in göstermelik hanlarından birine götürmektedir. Kabulşah, Cengiz Han’ın oğlu Çağaday’ın soyundan gelen Dorj’un oğludur.
1364 yılında Çağatay ülkesinin hali hakkında Semerkand’da büyük bir meclis toplandı. Muzafferiyete en ziyade hizmet etmiş olan ümeradan bazıları kendi memleketlerinde sahib-i mutlak ve müstakil olmayı arzu ettikleri cihetle bir büyük han seçmeye karar verdiler. Memleketi düşmanın saldırısına karşı müdafaa etmenin ve dâhilde sükûnu temin eylemenin yegane çaresi bu idi. 1364 senesinde Temür Beg ve Emir Hüseyin büyük han olmak üzere Kabul Şah‟ı seçtiler. Kabul Şah, Çağatay İmparatorluğunun maruz olduğu saldırıdan masun kalmak için derviş hayatına girmişti. Arkasından derviş esvaplarını çıkararak imparatorluk hilatini giydirdiler. Semerkand‟da büyük şenlikler yapıldı. Bütün kabile reisleri büyük hanın huzurunda dokuz kere yere kapandılar.
Kabilşah, ozan gönüllü, duyarlı bir kişiydi. Yazmış olduğu şiirler halk arasında çok yaygınlaşmıştı. Aslında Cengiz soyundan geldiği için göstermelik bir han olarak tanınmıştı. Yoksa ülkeyi yönetme adına bir yetkisi yoktu. Bu Cengiz soyundan gelmeyenlerin ülkeyi yönetmek için bulmuş oldukları bir formüldü.
Ancak kısa bir zaman sonra Emir Hüseyin, Timur’a üstünlük sağlamaya çalıştı. Bu nedenle Kabulşah yerine Adilşah’ı geçirdi. Timur bunu tanımadı ve o da Cengiz Han’ın oğlu Ögedey neslinden Suyurgutmuş’u han olarak tanıdı. Bunun üzerine Kabulşah tekrar derviş hayatına geri dönmüştü.
Kabilşah, Emir Timur ile Emir Hüseyin arasındaki çekişmeden etkilenmemek için hacca gitmeye karar verdi ve hacca gitti. Döndükten sonra ülke tamamen Timur egemenliğine girdiği için o da Timur ordusunda yerini aldı.
Bilge kişi olarak orduda yer alan Kabilşah, Timur’un ordusuyla Anadolu’ya geldiğinde tahminen 60-65 yaşlarındaydı. 1403 tarihinde Akşehir’e gelen Timur ordusundaki Kabilşah ölümünün artından Nasreddin Hoca Mezarlığına defnedilmiş olabilir. Maalesef ölüm tarihinin yazılı olduğu ayak başlığı günümüze kadar ulaşmamıştır.