Yazmayla insan neyi değiştirebilir, okumayla kendini, ya yazmayla. Zor! Anlamsız bir dünya! Belki de kabullenmek gerekir. Boş ver demeli her şeye! Herkes gibi başıboş bırakmalı kendini, çoğunluk ne düşünüyorsa öyle düşün öyle konuş öyle yaz, Gittiğin yerde herkes kör ise sen de şaşı ol! Çaktırma! Böylesi en güzeli! En doğrusu!

Sen de (yani ben de) öyle düşüneyim! Herkesin akıllısı ben miyim? Ben de öyle düşüneyim! Mesela, ucuz resimli gazeteleri alayım. Ne bileyim, üç kuruş eline para geçiyorsa onu da kitaba, dergiye vereceğine gidip aşk meşk kitapları alayım, Tiyatro, sinema da neymiş, (zaten burada yok, şenlik olur kasabaya gelirse ayda yılda bir tiyatro gelirse, ucuz tarife biletli) onlara gideyim, olmadı mı ne bileyim çayı ucuz satan kahvelere gideyim.

Sabahtan bir can sıkıntısı ile erkenden evden çıktım. Hava erkendi. Sıcak bunaltıcı bir hava. Yine Pazar günlerinden bir gün. Zaten bir Cumartesi bir Pazarım var. Dükkânlar kapalı. Öylesine yürüdüm. Bir anons, Akşehirli Sahaf Mehmet Güleray’ın vefat haberini alıyorum. Önce de şair Ahmet Çuhacı’nın vefat haberi. Acılar katlana katlana geliyor.

Şair Ahmet ÇUHACI’ ile tanışmam bundan yıllar öncesine uzanır. Sanırım ben lise yıllarında Pervasız Gazetesi’nde ilk şiirlerim yayımlanırken Ahmet Ağabeyde şiirlerini gazeteye getirirdi. Oradan tanırdım. Şiirlerini her Akşehirli gibi ben de Pervasız da okurdum. Bir gün benim şiirim diğer gün onun şiirleri yayınlanırdı. Sanırım 90 ‘lı yıllardı. Sonra sonra ben hikâye ve köşe yazısına başladım. Ahmet Abi fazla konuşmayı sevmezdi. Birkaç kez dükkanında da şiir üzerine muhabbetimiz oldu. Sonra ben yayımlanan şiir kitabımı kendisine hediye etmiştim.

Vefat ettiği haberini aldığımda da Ahmet ÇUHACI’nın şiirleri sergisi açılmasını ilk ben gazetede dile getirmiştim. 

Sonra Sahaf Mehmet Güleray ile tanışmam da yine 1985 ve sonrasına dayanır. Lise sonlarında. Okumaya ve kitaba olan sevgimiz tanıştırdı diyebilirim. Mehmet Güleray ile Ahmet Çuhacı ile yine Akşehir’deki kitapçılarla ve kütaphane ile tanışmam hep okumaya olan sevgim sayesinde olmuştur, Kitaba olan düşkünlüğüm sayesinde Mehmet Ağabeyle tanışmıştım. Sanırım ilk dükkânı Ceylanlar Çarşısındaydı. Sonra sonra şimdiki Elit Düğün salonunun arkasında dükkânı vardı. Tabi o zamanlar hem çalışıyorum. Hem de okuyorum. Haftalığımı aldığım gibi kitapçılardan kitap alıyor, okuduğum yeni kitapları Mehmet Güleray’a götürüyor, orada beğendiğim kitaplarla değiştiriyordum. Sahaf dükkânından çok kitap aldım. Öyle bir tanışıklığım olmuştu.

Yaşarsa insan yıllar geçiyor. Yaşam böyle.

… ve iki güzel insanı kaybettik. Şair Ahmet ÇUHACI ve Sahaf Mehmet GÜLERAY’ı.  Kimse kimsenin acısını tam olarak anlayamaz. Yaşam böyle bu kural böyledir. En sevdiğiniz, dost bildiğiniz bile sizin üzüntünüzü acınızı bilemez. Şöyle ki üzülmez mi üzülür, acımaz mı acır, Elbette üzülür, acır, ağlar. Bu neden böyle diye kimse kimseye kızmamalı.  Bu iki güzel insanı bu yazıda hatıralarına saygıyla anıyor, Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.  

Editör: Pervasız Web