Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında inşa edilen Süleymaniye Camii; Mimar Sinan’ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilmektedir.





Caminin dört minaresi, Kanuni’nin İstanbul’un fethinden sonraki dördüncü padişah oluşunu, on şerefe ise Osmanlı’nın onuncu padişahı oluşunu simgeler. Sinan, camide verilen vaazın caminin her köşesinden eşit şekilde duyulabilmesi için; içi boş turşu küplerini, ağızları aşağıya bakar vaziyette, ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirerek istediği akustiği sağlamıştır.





Sadeliğin ihtişama dönüştüğü bu muhteşem eser, Yahya Kemal Beyatlı’nın Süleymaniye’de Bayram Sabahı adını verdiği başyapıtına konu olmuştur:





Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye’de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrın da bütün halkı, bütün memleketi
………………………………………………………………….
Deniz ufkundan bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki donanmayla seferden geliyor!
Adalar’dan mı? Tunus’tan mı, Cezayir’den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi
Yeni doğmus aya baktıkları yerden geliyor;
O mübârek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.
Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.