KUDBÜDDİN MEKKİ
Akşehir’i gezen seyyahlardan biri de Kudbüddin Mekki’dir. Kudbüddin Mekki’nin 917/1511 senesinde doğduğu kabul edilmektedir. 943/1536 senesinde eğitim görmek amacıyla İstanbul’a geldiği, daha sonra 965/1557 senesinde elçi unvanıyla İstanbul’a gönderildiği anlaşılmaktadır. Kudbüddin Mekki, ikinci ziyareti sırasında Medine’den başlayarak Tebuk, Ma’an, Şam, Humus, Hama, Haleb, Adana, Kölek Boğazı, Kızılışık, Sarıışık, Gavursandık, Ulukışla, Ereğli, Karapınar, Bozok, Ilgın, Akşehir, Çay, Afyonkarahisar, Döğer, Kütahya, Karaöyük, Bozöyük, İznik, Gebze, Üsküdar’dan İstanbul’a kadar ulaşmıştır. Dönüşü ise, deniz yoluyla İstanbul’dan İskenderiye ve Kahire yoluyla Mekke’ye gerçekleşmiştir. Kudbüddin Mekki, Mekke’ye döndükten sonra müderrislik görevinde bulunurken 990/1586 senesinde vefat etmiştir. Anadili Arapçanın yanı sıra Farsça ve Türkçe eserler kaleme almıştır. Mekki, Akşehir ile ilgili şunları anlatmıştır:
“Ayın 23. günü Pazartesi ikindi üzeri Akşehir’e vardık. Soğukların şiddetiyle geceyi ve ertesi günü burada geçirmek zorunda kaldık. Akşehir hoş, temiz, binaları güzel bir yerdir. Burada Hasan Paşa’nın imaretine indik. Bu Hasan Paşa, Sultan Bayezid İbni Mehmed Han’ın kölesi idi. 920/1514’de Sultan Selim’in Şah İsmail ile yaptığı Çaldıran muharebesinde şehit düşmüştür. Burada minberi ihtiva eden bir camii var. Bunun hatibi Abdurrahman İbn Mahmud’dur. Burada bir de medrese vardır ki müderrisi Osmanî alan İsmail Çelebi’dir. Bu zat Tâcü’l-Halvetî’nin torunlarındandır. Bu şehrin kadısı Hacı Ali Efendi idi ki bununla geçen sene hacca geldiği zaman tanışmıştık. Kendisini ziyarete gittim, fakat beni çok soğuk karşıladı. Gayetle pinti bir adam olmakla beraber alim ve fazıl bir zattır. Menasik adında bir kitabı vardır. Bunun bir kısmını Mekke’ye geldiği zaman benim topladığım menasik’ten almıştır. Bunun bir de âlim oğlu vardır ki Sahib Medresesi’nde 30 Osmanî ile müderristir.”
Kaynakça: Ekrem Kamil “Gazzi- Mekki Seyahatnamesi” İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Semineri Dergisi. İstanbul 1937 s.17