Üç kızımın ikisi Tıp profesörü. Biri Ankara'da, biri İzmir'de. İzmir'dekinin kızı İsveç'te. Lisedeki Oğluyla birlikte, sömestre tatilini değerlendirmek için geldiler. Gelmeden önce Kar Tepe ve Sapanca gölü için Tur yapan bir şirketten, en küçük kızım ve oğlu; kardeşleri, gelinimiz ve torun Bora dahil hepimiz için yer ayırtmış. Eşim fazla yürümekten sakındığı için bize katılamadı.
Sapanca gölünü, İstanbul'a gidip gelirken kıyısından geçip seyrettiğimiz olurdu. Fakat, durum değişmiş; artık gölün eski genişliği ve doluluğu kalmamış. Çevresiyle birlikte tektonik bir çöküntü ile meydana gelmiş olduğu; küçülerek su kaybettiği bu daralma döneminde daha iyi anlaşılıyor. Ne yazık ki; dünya ile birlikte kurak dönemlere giriyoruz. Diğer göllerimiz de kuruyup daralmakta! Vatandaşlarımız bunun bilincine varmalı; barajların yapılmasına karşı çıkmamalılar. Nehir ve ırmaklarımız da; denizlere bir gram su götürmemeli. Tüm sularımızı gölet ve barajlarımızda alıkoymalıyız.
Güya Kartepeye kar yağmış... Burası, İstanbulluların en yakın Kayak merkeziymiş! Kar iki santim bile yok! Yağmamış da; büyük bir el, fırça ile sakınarak bir santim beyaz boya sürmüş gibi... Bir asra bile varmadan su, altından daha değerli!
Sapanca gölü ve çevresinin çok... çok eski bin yıllarda tektonik bir çöküntü ile oluştuğunu; daha önceleri de okumuştum. Göl ve bitişiğindeki güzel ve sevimli Maşukiye kasabası, derin bir uçurumun dip tarafını teşkil ediyor. Kartepe'den aşağı doğru bakınca; göl, çevresi ve Maşukiye, kilometrelerce aşağıdaki bir uçurumun dibi gibi görünüyor! Bu şahane oluşumun eski bin yıllarda çökerek meydana gelmiş ve şekillenmiş olduğu besbelli!
Marmara bölgesi, bu yıl İç Anadolu'dan daha soğuk. Oradan çıkarken otobüsün göstergesi, eksi on küsurları gösteriyordu. Gece olduğu halde Ankara'ya yaklaştıkça dışarıdaki sıcaklık arttı ve gösterge sıfıra, artı bire, hatta artı altı-yedilere kadar çıktı.
Oralar soğuk ama, İstanbulluların kayak yaptıkları en yakın yer olan Kartepe'ye fazla kar yağmadığından kayak yapan yoktu. Yükseklerde her taraf karlı görünüyor; fakat birkaç santimi geçmiyor ve tamamen buza dönüşmüş. İki parmak kalınlığında bir kar ancak var.
Çocuklarım internette duyurusu olan bir şirkete, internetten yazılıp para ödeyerek hepimizi bu tura yazdırmışlar. Fakat şirketin bir desteğini ve misafirperverliğini görmedik. Tek bir kızcağız ilgilendi her şeyle! Otobüsü de o ayarlamış! Yetişebildiği kadar debelendi. Şirket, telefonla bile irtibat kurmadı. Ne otobüsle, ne de yolcularla ilgisi olmadı! Kızcağız, şoför muavinliği mi yaptı? Tur rehberliği mi? Bilemedik!
İstanbul'da toplanmış olan her branştaki bütün büyük patronların; yüzünü bile görmedikleri müşterilerine, biraz daha önem vermeleri gerekiyor; hatta şart! Diğer illerimizde de, ticarette, ulaştırmada ve sanayide başka büyük patronlar çıkıp, daha iyi hizmet sunmaya başladılar. Böyle giderse İstanbul'daki büyük patronlar; işlerinin tümünü kayıp edebilirler.Yerlerini Anadolu'da sivrilmeye başlayan yeni ve daha çalışkan patronlara kaptırabilirler!