Allah c.c. tarafından bildirilen her şeye, inanarak iman etmiş, Peygamberimiz efendimiz s.a.v. birlikte aynı dönemde yaşamış, onunla yol arkadaşlığı yapmış, onunla birlikte cihat etmiş, onun sohbetlerinde bulunmuş ve Müslüman olarak ölen kimselere, Sahabe veya Ashap denmiştir.
1.Sahabe, insanlık tarihinin en hayırlı topluluğudur.
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var, (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Ali İmran.110)
2.Sahabe, Allah’ın istediği gibi, sağlam bir imanla yaşamış cemaattir.
“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızk vardır.” (Enfal.74)
3.Sahabe, iman iddialarını söz ve amelle tasdik eden, sadık nesildir.
“(Allah’ın verdiği bu ganimet mallar) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah’tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah’ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.” (Haşr.8)
4.Sahabe, imanlarını Allah’a tasdik ettirerek, rıza makamını elde etmiş bir topluluktur.
“(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan, cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.” (Tevbe.100)
5.Sahabe, imanın en önemli azığı olan takvayı, hayatlarının merkezine yerleştiren bir zümredir.
“O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.” (Fetih.26)
6.Sahabe, sadece iman etmemiş, imanı sevmiş ve bununla akli olgunluğa erişmiş bir cemaattir.
“Hem bilin ki, içinizde Allah’ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da, size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.” (Hucurat.7)
7.Sahabe, imanlarının göstergesi olarak, müminlere karşı şefkatli, kâfirlere karşı şiddetli bir nesildir.
“Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler.” (Fetih.29)
8. Sahabe, imanlarının işareti olarak, Allah’a ibadet etmeyi sevda haline getirmiş bir cemaattir.
“Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir; Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki, bu ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle, kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara, mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir.” (Fetih.29)
9.Sahabe, imanlarının kendilerine yüklediği bilinçle, mallarını ve canlarını feda etmiş bir topluluktur.
“Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.” (Tevbe.88)
10.Sahabe, imanın kendilerine kazandırdığı isâr ruhu ile hareket eden bir nesildir.
“Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr.9)
11. Sahabe, iman yolundaki gayretleri ile cenneti kazanmış ve müjdeyi bizzat Rabbimizden almış bir nesildir.
“Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Hâlbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber, Allah hepsine de en güzel olanı vâdetmiştir. Allah’ın yaptıklarınızdan haberi vardır.” (Hadid.10)
Bera b. Âzib r.a. naklediyor: Biz Resulullah’ın yanında oturuyorduk. Bir ara bize; “İmanın en sağlam kulpu nedir bilir misiniz?” diye sordu. Sahabe’den biri; “Namaz” dedi. Hz.Peygamber s.a.v. “Namaz güzeldir, fakat o değildir” dedi. Bunun üzerine başka bir sahabî; “Ramazan orucu” dedi. Hz.Peygamber s.a.v. “O güzeldir, fakat o değildir” buyurdu. Bu sefer başka bir sahabî; “O halde cihattır” dedi. Hz.Peygamber s.a.v. “O da güzeldir, fakat o da değildir” dedi. Sonra şöyle buyurdu; “İmanın en sağlam kulpu, Allah için sevmek ve yine Allah için buğzetmektir” diyerek, kendisi cevapladı. (Şu’abü’l-İman.13)
Ashap; kardeşliği ve paylaşmayı ön plana çıkararak, yatırımlarını Ahiret için yaparak, Allah'ın rızasını kazanmış, Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş, hakkın ve haklının yanında yer alan kimselerdir.
Onlar; özü ve sözü, fikri ve fiil'i bir olan, olduğu gibi gözüken, gözüktüğü gibi olan, lafı dosdoğru söyleyen, Kur’an’ın emrettiği istikametten şaşmayan salih amel sahibi, muttaki kimselerdi.
Onlar; güzel yaşayarak, bizlere yaşanabilecek güzel örnekler bırakarak, ebedi aleme intikal ettiler.
Allah onlardan ebeden razı olsun.