Ahşap ve Yumurta Kabuğu Oyma Sanatçısı Rıza Yaman mesleğini Pervasız’a şöyle tanımladı:“Ahşabın hikâyesi, tıpkı insan gibi toprakta başlar ve onunla yoğrulmuş bir ömrü temsil eder. Ahşap, her canlı gibi gövdesinde tekliğin, dallarında ise yeni bir hayatın timsalidir. Toprak ve ağaç, olduğu yerde yaşamın var olmasıyla benzersizdir. Çünkü insanı oLuşturan elementLerin hemen tamamı toprak kökenlidir ve ahşaba yürüyen su, insanın damarlarındaki kan gibi en ücra hücrelerine kadar taşır onları. Belki de bu yüzden ahşapla insan, yaratılıştan beri derin ve görünmez köklerle birbirine bağlıdır. Her insan, topraktan aldığı nimetlerin bir türlüsünü toprağa sıkı sıkıya tutunan ağaçta görür ve bu benzersiz yaradılışı sanatıyla anlamlı hale getirir. Ahşap, canlı bir varlıktır. Bunda hücreler vardır. Bu hücreler insana benzer. Ruhuna mutlaka ferahlık verir; hatta yarı canlı olan bütün ağaçlar su almıştır. Yaprağı vardır, meyvesi vardır; bunlar tam canlıdır. Ama kesildikten sonra ağaç, yarı canlı olduğu söylenir. Yüzyıllar boyu ahşap, insanların istifadesine sunulmuş; hatta öyle bir atasözümüz var ki, "Beşik’ten mezara kadar ağaç "
Ahşap oymacılığının özünde, beceri kadar güzel ahlakla yoğrulmuş inancın yol göstericiliği vardır. Bu yönüyle hakkâk yalnızca bir ahşap ustası değildir. Artık eserleri ve yaşantısıyla toplumu iyiye, doğruya ve güzele davet eder. Her bir eseri, toplumu görünmez bağlarla bir arada tutan ortak kültürün parçasıdır. Tevekkül sahibi insanlar olmalı; sabırlı, hoşgörülü, emeğin değerini bilen, insanın kıymetini bilen insanlar. Yani hoşgörü, birlik, beraberlik, tüketim alışkanlıklarından uzak oLan, en ufak bir şeyi eline alıp düşünebilen, orada Allah'ı da görebilen, kulu da görebilen, sanatı, sevgiyi de görebilen bir düşünce sistemi olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Ahşap ustalarının eserlerinde görülen desenler, estetik bir deneyim sunarak ruhsal olarak tatmin edicidir ifadesi kullanan Rıza Yaman, “Desenlerin insan üzerindeki ruhsal etkileri, bireylerin psikolojik durumları üzerinde derin bir etki bırakır. Desenler, insanların ruh hallerini olumlu yönde etkiler ve onlara huzur verir, insanlar arasında yardımlaşma ve destek olma duygularını geliştirir. Ahşap oyma ustasının çizdiği desenler, tarih ve kültürüne bağlantılı semboller taşıyarak bireylere kimlik ve aidiyet hissi verir. Sanatçının ahşap gibi doğal malzemelere olan yaklaşımı, onun manevi ve kültürel mirasla olan bağlantısını güçlendirir. Her bir çizgi, onun ruhunu ve insanlığa dair umutlarını yansıtır. Bu bağlamda, sanatçının inancı, sadece bir beceri değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve varoluşun ifadesidir.
Ahşap oyma ve yumurta kabuğu oyma sanatında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı olarak bu iki sanatı birleştirmek istedim. Bu projemde amacım, Türk İslam kültürünün zengin sanatlarını bir araya getirerek bu değerleri tanıtmak ve yaşatmak üzerine kuruludur. Proje, kırılgan yumurta kabuğu oyma sanatı ile sağlam ve kırılgan olmayan ahşap oymacılığını ve hat sanatını birleştirerek, bu üç sanat dalını tek bir çatı altında sunmayı hedeflemektedir. Bu sayede, hem geçmişin sanatlarını günümüze taşımak hem de bu sanatların korunmasına katkıda bulunmak amaçlanmaktadır. Sanatların birleşimi: Farklı sanat dallarının bir araya getirilmesi, yeni bir sanat formu oluşturur ve bu sanatların birbirini nasıl etkilediğini gösterir.” dedi.
Kırılgan Yumurta Kabuğu Oyma Sanatı ile Ahşap ve Hat Sanatının Birleşimi
Yumurta kabuğu, insanlığın en temel maddelerinden biri olarak ilham vermekte, sanatçılar tarafından farklı yaklaşımlarla değerlendirilmektedir diyerek açıklamalarına devam eden Yaman, “Bu sanat dalı, sabır ve ince işçilik gerektirmekte, her bir eser, sanatçının emeğini ve hayal gücünü yansıtırken, aynı zamanda geleneklere bağlılığı da simgeler. Bu süreçte, bana ilham veren, yol gösteren ahşap oyma ve hat ustalarıma minnet ve şükranlarımı sunmak istiyorum. Onların bilgi ve tecrübeleri, bu sanatların önemini kavramamda ve kendi sanat yolculuğumda bana rehberlik etti. Sanatın ve geleneklerin aktarımındaki bu ustalık, bir kültürel mirasın ne denli değerli olduğunu gösterirken, aynı zamanda bireysel yaratıcılığımızı da nasıl beslediğini ortaya koymaktadır.
Türk-İslam sanatları, geçmişten günümüze aktarılan bir miras olmanın ötesinde, toplumların kimliklerini şekillendiren, tarihlerini anlatan ve geleceğe taşınan değerlerdir. Yumurta kabuğu oyma sanatı gibi geleneksel sanatların günümüzde yeniden keşfi, bu kültürel mirasın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamaktadır. Hem ustalarımıza hem de bu sanata ilgi duyan yeni nesillere, geleneklerimizi yaşatarak kültürel kimliğimizi korumak ve zenginleştirmek adına sorumluluk düşmektedir.” ifadelerini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca, "somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı" unvanını alan Akşehirli hemşehrimiz Rıza Yaman, yaptığı eserleri ve sanatını gelecek nesillere aktarabilmek için ulusal ve uluslararası festival ve etkinliklere katılıp ücretsiz atölye eğitimi de verdiğini de söyledi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, hemşerimiz Rıza Yaman’ın fuarda açtığı stantını ziyaret ettiği sırada bakana kendi yaptığı el oyması bir plaket hediye etti.
Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal da Ahşap ve Yumurta Kabuğu Oyma Sanatçımız Rıza Yaman'ın standını ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi aldı. Yaman Türk Bayrağını işlediği bir yumurtayı Burcu Köksal’a hediye etti.
Aldığı unvan sonrasında Akşehir’den herhangi bir resmi makamdan sizi arayıp kutlayan oldu mu sorumuza verdiği cevabında ise, “Kesinlikle olmadı. Zaten, 5-10 Temmuz Nasreddin Hoca Şenliklerine de davet almadığım da sizce ortada değil mi? Akşehir kendi içinden yetişen değerlerine kıymet vermediği sürece ‘dökme suyu ile değirmen dönmez’ ifadelerini kullandı.
Festivalin son gününde Akşehir Belediye Başkanlarından (2011-2014 dönemi) Abdülkadir Oğul, Ahşap ve Yumurta Kabuğu Oyma Sanatçısı Rıza Yaman’ın standını ziyaret ederek kendisine sürpriz yaparak başarılar diledi.