Burada konuşan CHP Lideri Özel, “Ülkemiz işgal altındayken emperyalistlere karşı mermisi bitince düşmana süngüyle koşan, Çanakkale destanında 58 evladını Çanakkale’de şehit bırakan, bu ülke için gerekirse altın teri döken, gerekirse işgale uğramasın, memleket düşman işgalinde kalmasın diye kanını - canını veren, ‘Çanakkale’de Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkes’i toprak altında kefensiz koyun koyuna yatıyor. Bu memlekete hiçbir şey olmaz’ dedirten dedelerin evlatları, torunları hepinize merhaba, hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“SÖZÜN MİLLETTE OLDUĞUNU GÖSTERDİNİZ”
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk, anacığını emanet ettiği İzmir’den gayrı en çok Konya’ya geldi; 12 kez geldi, 33 gün Konya’da kaldı. Konya, Türkiye’nin yüz ölçümü en büyük ili. Cihanbeyli de Konya’nın ve Türkiye’nin yüzölçümü en büyük ilçesi. Bugün burada, Cihanbeyli’de, Cihanbeyli Belediyesi’nin önünde bir yanımda İl Başkanımız Bekir Bey, bir yanımda İlçe Başkanımız Yakup Başkan, bir yanımda Doktorumuz Fırat Kızılkaya ile size seslenmekten büyük bir onur duyuyorum. Çünkü 31 Mart seçimlerine kadar ‘Ülkede Adalet ve Kalkınma Partisi var; iktidar var. Girdiği her seçimi kazanır, artık iktidar değişmez. Yoksul yoksulluğu ile kalır. Aç açlığı ile kalır. Yolsuzluk yapanların yanına kalır. Bu düzen değişmez’ diyenlere karşı siz Cihanbeyli’de gösterdiniz. Kastamonu’da, Kilis’te, Edirne’de, Uşak’ta, Afyon’da, Kütahya’da, Manisa’da, Denizli’de, Balıkesir’de, Bursa’da, Kırıkkale’de ‘Alınamaz’ denilen her yerde bu iktidarın değişebileceğini, sözün tek birinde değil; sözün millette, halkta, sizlerde olduğunu gösterdiniz. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum.”
“31 MART GÖSTERDİ; ARTIK KONYA’DA HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK”
“1977’de Konya’da 10 ilçe belediyesi kazanmıştık. O günden bugüne boynumuz büküktü. Bugüne gelene kadar Tuzlukçu Belediyemiz vardı, eksik olmasın. Ama bu seçimlerde öyle bir adım attık ki Cihanbeyli’yi, Akşehir’i, Ereğli’yi ve Seydişehir’i kazandık. Bu şu demek: Artık Konya’da hiçbir şey ezberlerdeki gibi olmayacak. Dürüst yönetenler, çalışkan olanlar, israf yerine hizmet yapanlar, insan ayırmayanların, yoksulun, emeklinin, emekçinin yanında duranlar, halkçı belediyecilikten yana olanlar artık Konya’ya çok önemli bir adım attılar. 31 Mart, geçtiğimiz dönemde aldığımız belediyeleri biraz önce dediğim gibi yönettiğimiz için bizi Türkiye’nin yüzde 65’inin nüfus olarak çağırdığı, ekonomisinin yüzde 80’inin emanet edildiği bir seçimi yaşadık. Şimdi buradaki bu beş değerli belediye başkanımızla; doktorumuzla ve diğer dört belediye başkanımızla yapacağımız işler bize hem gelecek seçimlerde Türkiye’de iktidarı değiştirmenin yolunu gösterecek, iktidarın kapısını açacak, halkın iktidarını kurmamızı sağlayacak. Hem de büyük bir iddia ile söylüyorum; genel seçimleri kazandıktan bir yıl sonra yapılacak seçimde Konya Büyükşehir dahil Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olacak. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimlere tek başına, ittifaksız girdi ama ittifakların en büyüğü ile girdi. Cumhuriyet Halk Partisi, ‘Biz, siyasi ittifak yapamadık. Milletimizle ittifak yapmaya geldik’ dedi. ‘Türkiye ittifakı’ dedi. ‘Cihanbeyli ittifakı’ dedi. Bu, şu demek: Artık bu ittifakta sosyal demokratlar tek başına değildir. Sosyal demokratların yanında muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar, yani insana insan olduğu için değer veren, yoksulluğa itiraz eden, her türlü adaletsizliğe, gelir adaletsizliğine de mahkemedeki adaletsizliğe de, sosyal adaletsizliğe de itiraz eden Türkiye’nin bütün demokratları bir araya geldiler ve Türkiye ittifakını kurdular, Cihanbeyli ittifakını kurdular. İşte bir büyük başarının etrafını ördüler. Arkasında durdular. Önümüzdeki seçimleri de sadece sosyal demokratlar değil; muhafazakarlar, milliyetçiler, Kürtler… Ama yeter ki demokrat olsunlar, birlikte dursunlar. Ezenden hakkını almaya, kısa çöp uzun çöpten hakkını almaya karar versin. Bu adaletsiz vergi sistemine, bu adaletsiz gelir dağılımına, bu emekliye verilen sefalet ücretine, bu emekçiye verilen asgari ücretin yetersizliğine, çiftçiye, köylüye yapılan zulme hep birlikte itiraz etsinler. Göreceksiniz halkın iktidarını kuracağız, Türkiye ittifakını kuracağız. Seçimleri kazanacağız. Bu ülkedeki mazlumların ve mağdurların yüzünü güldüreceğiz. Söz veriyorum…”
“CİHANBEYLİ’DE BÜYÜK BİR ENKAZ VAR, MÜCADELE VERİLİYOR”
“Cihanbeyli’yi 99’da da kazanmıştık. Bu seçimlerde Doktor Fırat Kızılkaya büyük bir mutabakatla adayımız oldu. Ankara Tıp mezunu, hepinizin iyi tanıdığı, geçmişte Cihanbeyli’ye çok eli değen doktor şimdi Cİhanbeyli’ye derman olmak istiyor. Ben burada neler yaptığına baktım yolda, notlar var Cihanbeyli’deki sorunlarla ilgili. Ama başkanın seçim öncesi verdiği, 65 yaş üzerindeki vatandaşlarımıza çayın ve simidin her gün ücretsiz olacağı ile ilgili mütevazı vaadinin Cihanbeyli’de nasıl cana dokunduğunu, nasıl bir sıcaklık yarattığını buraya birkaç gün önce gelen, Konya il başkanımızın, Cihanbeyli ilçe başkanımızın, belediye başkanımızın haberi olmadan gelen, bu sokaklarda gezen, bu kahvelerde çay içen, şuradaki Turkcell bayisinden kontör yüklerken, ilerideki kuyumcuya hatır sorarken, esnaf lokantasında yemek yerken, aranızda dolaşan arkadaşlarım dedi ki ‘Doktorun dünya kadar borç ve sıkıntıyla devraldığı bu belediyede ilk işi 65 yaş üstü 150 vatandaşa her sabah simit - çay ikram etmesi bile bütün Cihanbeyli’nin içini ısıtmış.’ Dediler ki, ‘Sosyal İşler Müdürlüğü kurulmuş. Bundan sonra her şeyin daha düzenli olarak işleyeceği anlaşılıyor. Dünya kadar hizmet aracı varmış. Bu araçlar dökülüyormuş, her zaman tamirdeymiş. Bu tamir paraları da kimlere niye bu kadar gitmiş? Doktor bu düzeni bitirmiş’ dediler. Yerine de bütün imkansızlıklara rağmen beş çöp aracı, dört damperli kamyon, bir asfalt makinası, bir asfalt yama robotu almış; hizmete sokmuş. 25 kilometre asfalta, 50 kilometre kumlamaya 15 milyon 250 bin lira şu ana kadar para harcanmış. Bu şu demek: Büyük bir enkaz varmış, üzerinde büyük bir mücadele veriliyor demek. Bunun yanında 120 bin ton kum almak, 150 çöp konteynırını buralara koymak; akaryakıt, mama, ilaç, hırdavat, benzeri malzemelere 20 milyon lira kaynak bulabilmek gerçekten son derece önemli.”
“YEMESİ GEREKENLER YİYOR”
“‘Cihanbeyli’de bir şey konuşuluyor’ diyorlar. Hem borç var. Hem iş yapılıyor. Ama bir yerlerden para bulunuyor ya da bir yerlerden tasarruf ediliyor. ‘Bir bakın’ dedim arkadaşlara. Dün gelmişler, sormuşlar. Bakın bunu gerçekten Cihanbeyli’nin bilmeye hakkı var. Araçlar belli, hizmet belli. Ama 354 bin litre akaryakıt tasarruf etmişiz. 100 litre harcıyorsak, 41’e düşmüş. İş aynı iş, fazlası yapılıyor. Ama geçmişte bu akaryakıt bir yere gidiyormuş. 833 litre benzin artırmışız 9 ayda. Bir yere akıyormuş benzin, akmamış. Personel için yemek... Burada belediye, personeli hepiniz tanıyorsunuz. Yine yemek çıkıyor, aynı yemek çıkıyor, daha iyi yemek çıkıyor. Ama personel yemeğinde 592 bin lira tasarruf etmişiz. Yani yemesi gerekenler yiyor da yememesi gerekenler bir şeyleri yiyemiyor. 592 bin lira tasarruf etmişiz. Peki yemekhaneye alınan ekmek… İşçiye ‘Ekmek yeme’ diyecek halimiz var mı? Ekmek yemesini işçinin azaltma imkanı var mı? Ekmek arayıp da bulamayan var mı yemekhanede, şantiyede, kumanyada? Ama 9 bin 624 ekmek tasarruf edilmiş. Birileri yiyormuş, yiyememiş. Yemesi gerekenler yemeye devam ediyor. İşçi yiyor, çalışanlar yiyor ama bir kaybın önüne geçiliyor. Akaryakıt ve kiralık araçların hepsini iade ettik. Yemekhane personeli haricinde dışarıdan gelip yemek yiyenler, buradan personel yemeden önce dışarıya yollanan yemekler bitti. O teşkilata, bu teşkilata, onun yakınına, bunun yakınına giden yemekler bitti. Misafir konaklama harcamaları sıfır. Eskinin, misafir konaklama… ‘Cihanbeyli Belediyesi’ne Özgür Özel gelecek, misafir olacak’... Kardeşim Özgür Özel, Cihanbeyli Belediyesi’nin parasını harcayarak burada kalmayacak. Cihanbeyli’nin parası harcanacaksa sadece size harcanacak, sadece size. Başkan Ankara’ya geliyor, ‘Harcırah almıyorum’ diyor. Bizim hiçbir başkanımız Ankara’ya gelirken almıyor. AK Parti’nin belediye başkanları buradan Ankara’ya gidiyor, günlük harcırah alıyor. Orada kalıyor, gecelik harcırah alıyor. Ertesi gün dönüyor, yolluk harcırah alıyor. Bizde de yok, Cihanbeyli‘de de yok. Harcırah, yolluk, yoldaki diğer masraflar hiçbirisi oralara harcanmıyor, ne para harcanacaksa kuruşu kuruşuna size harcanıyor, hesabı da size veriliyor.”
“AKILLARINCA AYRIMCILIK YAPIYORLAR”
“Tahıl ambarı olan Cihanbeyli ekilemez dikilemez hale gelmiş. Nakliyecimiz, şoförümüz çok. Mazot fiyatlarından dolayı çalışamaz hale gelmişler. Büyükşehir Belediyesi kanunu kente uzak Cihanbeyli‘nin, belediyenin yetkilerini ve ilçe belediyesinin yetkilerini Büyükşehir‘e almış, burada yetki azalmış, Büyükşehir de buraya hizmeti aksatmış, yetişmemiş, yetişememiş. Şimdi de akıllarınca ayrımcılık yapıyorlar. Cihanbeyli’yi verdiği karardan dolayı mesul tutmaya çalışıyorlar. Yeraltı suları çekiliyor, her geçen gün sulama daha pahalıya geliyor. Orada Hirfanlı Barajı duruyor ama Hirfanlı Barajı’ndan Cihanbeyli yararlanamıyor. Aşağıdan pompayla çekilen sular, vahşi sulama, obruklar oluşturuyor ve sürekli kentin gündeminde obruk çöküntüleri, hepinizi rahatsız ediyor, tedirgin ediyor. Organize sanayi var, altyapısı yok, yatırım gelmiyor, gelen kaçıyor. Diğer taraftan araç muayene istasyonumuz yok, Konya’ya ya da başka ilçelere gitmek gerekiyor. Devlet hastanesi var, uzman yok. Ve Cihanbeyli‘ye hani diyorlar ya subliminal, bilinçaltı mesaj veriyorlar. ‘AK Parti‘ye oy vermezsen buraya da uzman doktoru getiremezsin, biz şimdi beş yıl boyunca al bakalım yaşlını, al bakalım hastanı, al çocuğunu, al engellini git bakalım Konya’ya, git bakalım başka ilçelere, illere aklın başına gelsin.’ Cihanbeyli‘de böyle zulmederek Cihanbeyli‘yi terbiye etmeye çalışan bu akla verilecek bir cevap vardır, onun da yeri yaklaşan seçim sandığıdır. Bunun da hesabını hep beraber soracağız. Ziraat fakültesi açmazlar. Şeker pancarı üretiliyor, şeker fabrikası açmazlar. Cihanbeyli‘den bir tek iş isterler, ‘Seçim gelince oy atın, arkasına bakmayın.’ Bundan sonra Cihanbeyli‘den bedavadan oy almak, hizmet etmemek. Bakın belediye başkanı geldiğinden beri asfalt döküyor, geldiğinden beri yol yapıyor, oy aldılar hizmet etmediler. Ama bu dönemi artık bitiriyoruz.”
“ÜRETİP ZARAR EDİYORSUN, BÖYLE TARIM OLUR MU?”
“Tabii Cihanbeyli‘nin çiftçisinin sorunları dünya kadar, iki tane ürüne baktım ben. Bunlardan bir tanesi memleketim Manisa’da da üretilen mısır. Dekar başına maliyet 10 bin lira. 10 bin lira dekar başına maliyetle üretim yapıyorsunuz. Dolayısıyla tonunun 10 bin liradan aşağıya olmaması gerektiğini bekliyorsunuz. Ne oluyor? Mısırı 8 bin 500 liradan alıyorlar. Yani bütün sene çalışıyorsun, didiniyorsun, üretiyorsun bir de dekarında bin 500 lira zarar ediyorsun. Ne böyle bir üretim, ne böyle bir geçim, ne de böyle bir tarım olabilir. Şeker pancar üretiyorsunuz 14 bin liraya, ama dekar başına 2 bin lira, 3 bin lira yine zararına sizi çalıştırmaya çalışıyorlar. Ama meselenin özü tam olarak da bir iş bilmezlikten öte Türkiye’yi kötü niyetle kendine yeten bir tarım ülkesi olmaktan, tarım ürünlerini de ithal eden, her ithalatta birilerini zengin eden, halkı sömüren bir ülkeye dönüştürmekte. Bugün dört genç çiftçiden üç tanesi ‘Seneye ekmek ve dikmek değil, fabrikada çalışmak istiyorum’ diyor. Çiftçilerin yaş ortalaması 58 olmuş. Bundan 20 yıl önce 36’dıydı. Çiftçi dediğin bütün çiftçilerin yaş ortalaması 36, çiftçi dediğin genç bir adam, çalışan bir adam, alnının terini toprağa damlatan bir adam, oradan bereket fışkırtan, çoluğunu çocuğunu geçindirebilen bir adamken, şimdi çiftçi dediğin üç kişiden ikisinin borçlu olduğu, bu borç yüzünden tarlaların ipotekli olduğu, ekimden-dikimden bırak para kazanmayı, o parayla mahsulden sonra düğün yapmak, çocuk evermek, çocuğun sünnetini yapmak, para artarsa bir üç beş dönüm bir yer almak gibi meselelerin geride kaldığı, çiftçinin iflasta olduğu bir süreci yaşıyoruz. Bakın kanun diyor ki ‘Yurtiçi gayri safi milli hasılanın yüzde biri çiftçiye verilecek destekleme olarak.’ Bu sene bütçeye binde ikiyi koydular. Yani 615 milyar çiftçiye para dağıtılması lazımdı, sadece 135 milyar koydular. 480 milyar lira çiftçinin hakkını bir yerde tuttular. Peki, bütçede gider kalemlerinde ne var? Bakın 480 milyar size verilecek para verilmemiş, 701 milyar lira vazgeçilecek kurumlar vergisi toplamı. Bu ne biliyor musunuz? Hani beşli çete var ya, hani 40 Haramiler var ya, hani bu hükümetin bütün ihalelerini alan o bildik şirketler var ya. Onlar para kazanacaklar, vergi vermeleri gerekecek. Tam vergiyi verecekleri zaman vergilerini affediyorlar ya, vazgeçilecek kurumlar vergisi toplaması 701 milyar lira. Bunun adı neymiş? Bunun adı 40 haramilere teşvik. Ne diyor? Yol yapıyorlar, milletin cebinden çıkmıyor. Nasıl çıkmıyor? Geçiş garantisi veriyorsun. Geçerse millet veriyor, geçmezse devlet veriyor. Nasıl milletten çıkmıyor? Şimdi bu şirketlerin kazandıkları 701 milyar lirayı bunlardan almayıp, sizin almanız gereken 480 milyar lirayı da size vermemeyi planlamışlar. Bütçeyi böyle geçirdiler.”
“700 MİLYARI ZENGİNE BULUYOR, ASGARİ ÜCRET İÇİN 250 MİLYARI BULAMIYOR”
“Öyle bir memleketteyiz ki.. Çok basit birkaç rakam vereceğim. Emekliler geçen sene 10 bin lira alıyorlardı ocakta. Altı ay miting yaptık, meydan meydan gezdik. İtiraz ettik. 12 bin 500 yaptı. Biz diyorduk ki ’Emekliye asgari ücret ver.’ Çıktı açıklama yaptı, ‘10 bin lirayı 12 bin 500 lira yapmanın maliyeti 33 milyar lira. Bu parayı bulduk emeklimize verdik’ dedi. ‘Asgari ücret yapsaydın’ dedim. ‘66 milyarı sen nereden bulacaksın’ dedi bana. 66 milyar lazım. Bakın emekliye 66 milyar bulamıyor, zenginden 701 milyar liradan vazgeçiyor. Bunu şöyle görmek lazım. Tayyip Bey tarafını belirlemiş. Onun tarafı siz değilsiniz, onun tarafı emekliler değil. Bu yıl dedik ki ‘Asgari ücret 30 bin lira olmalı. 10 kişiye kadar yanında çalıştıran için devlet 6 bin lira indirim yapmalı. Alana 30, verene 24 olmalı’ dedik. Reddetti bunu. Neden? ‘Bunun için çok para lazım.’ Ne kadar para lazım biliyor musunuz? Bunu yapması için vereceği destekleme sadece 250 milyar. 700 milyarı zengine buluyor, asgari ücreti 30 bin lira yapıp esnafa, küçük esnafa, 10 kişiye kadar işletmeye 6 bin lira indirim yapıp bu işi çözecek formüle 250 milyar lirayı bulmuyor. Bu yüzden Tayyip Bey tarafını seçti. O geçmişte oy almak isterken sizin tarafınızdaydı. Oyu alınca size sırtını döndü, yüzünü yine kendi zenginlerine döndü. Onlara para buluyor, emeklime bulamıyor. Onlara para buluyor, asgari ücretlimize bulamıyor. Onlara para buluyor, pancar üreticisine, mısır üreticisine, buğday-hububat üreticisine para bulamıyor. Herkese para buluyor şu siftahsız kepenk kapatan esnafa para bulamıyor. Bu esnafa esnaf kefaletten yüzde 9’la kredi verdiler. Aynı günlerde zenginlere yüzde 8’le kredi garanti fonundan para verdiler. Pandemiydi. Güya hem esnafı destekliyor, eyvallah. Hem zengini koruyor, fabrikalar batmasın, eyvallah. Pandemi bitti işler açıldı, esnafa geldi esnaf kefalet. ‘Kredini 9’la çektin ama 17 ile ödeyeceksin. 10’la çektin ama 25’le ödeyeceksin’ dedi. Neden? Sahipsiz adamlar. Peki KGF ile zengine verdiği o para ne oldu? Yat oldu, vallahi de yat aldılar. Kontra oldu, özel uçak oldu, büyük büyük rezidanslar oldu. Üretime de gitmedi. Herkes biliyor bunu. Kredi garanti fonu zengine yeni villa oldu, yeni kontra oldu, uçak oldu. Onlar kaçtan ödüyor? Sekiz. Kredi faizi sabit onlarda. Bakın kredi garanti fonundan alınan milyarlara hala yüzde 8’le geri ödeme. Aha da burada işte o Türkmen Gıda, Meydan Döner, Saray Restoran. Gidin sorun. Esnaf Odası’ndan çektikleri dokuz, öderken oldu 19, 25.19’la 25 arası farklı farklı faizler oldu. Ona diyor ki ‘Pandemi bitti faizini arttırdım.’ Buna diyor ki ‘Sana para vermiştim sözüm söz, yüzde 8’den devam et, öde.’ Böyle bir memlekette yaşıyoruz, böyle bir memlekette. Bunun için itiraz ediyoruz.”
“OYLAMAYA GELİNCE MİLLETİN GÖZÜNE DEĞİL BAKANIN SÖZÜNE BAKIYORSUNUZ”
“Son sözüm şu, Türkiye’nin neresine gitsem bu enflasyon hesabını iki şeyle anlatıyorum. Bir hiç şaşmaz diyorum ki altın hesabı, hiç şaşmaz diyorum ki çeyrek altın hesabı bozulmaz. Tayyip Bey kızıyor. Çeyrek altın hesabı şu: 2002 yılında Tayyip Bey geldiğinde bir emekli tam sekiz çeyrek altın alabiliyordu, aldığı en düşük emekli maaşıyla. Şu anda en düşük emekli maaşı 12 bin lira, ancak 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Bunu asla unutmayın, unutturmayın. Tayyip Bey’in geldiği gün, en düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu, şimdi 2,5 çeyrek. Dün hadsiz Bakan açıklama yapmış, ‘En düşük emekli maaşını 14 bin 400 küsur lira yaptım’ diye. En düşük emekli maaşını Meclis artırabilir. Kanun teklifi verilecek, komisyonda görüşülecek, aşağıya inecek, değişiklik önergeleri verilecek, kararı milletin vekili verecek. 14 bin 500 olduğunda bu milletin vekilleri ‘evet’ derse, o fiyat olacak. ‘Hayır, 20 bin olsun’ derse, 20 bin olacak. Yetki de söz de parlamentoda. Ama o kadar şımarmışlar ki Tayyip Bey, ‘En düşük emekli maaşını 12 bin 500’den 14 bin 500 yapalım’ demiş, Bakan açıklama yapıyor ‘Yaptık’ diye. ‘Meclis’e soracağız, Meclis’ten bekleyeceğiz, Meclis’in 14 bin 500 yapmasını bekliyoruz’ diyecek nezaketi bile göstermiyor. Buradan AK Parti’nin Abdullah Güler’e yani Meclis’teki AK Parti grubunun başkanına, grup başkanvekillerine sesleniyorum. Eğer şu kadarcık haysiyetiniz varsa, bu adamın bu yaptığının altında kalmazsınız. Çıkacak, atanmış bakan, seçilmiş 600 tane milletvekiline daha Meclis’e kanun teklifi verilmeden 14 bin 400 bilmem kaç’ diye küsuratına kadar emekli maaşını söylüyor. Siz de bunun altına imza atıp el kaldıracaksınız öyle mi? Biz buradan Meclis’in onurlu, çalışkan, haysiyetli, kendini bu Bakan’a ezdirmeyecek, emeklisini bu Bakan’a ezdirmeyecek, bütün milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum. Emekliler için geçim haktır, bir asgari ücret şarttır. Bunu oylarınıza sunacağız. Eğer ki bu Meclis’i bu Bakan’a ezdirirlerse bundan sonra o eli Bakan’ın dediği gibi kaldıranların gidip de emeklinin yüzüne bakacak halleri olmaz. Ben yıllardır bunun mücadelesini veriyorum. Bir kişi karar veriyor, herkes el kaldırıyor. Bunun için mi gidiyoruz Meclis’e? Bunun için bu millet yemiyor yediriyor, içmiyor içiriyor, maaşlarınızı günü gününe ödüyor. Bir emeklinin kaç katı maaş alıyorsunuz, oylamaya gelince milletin gözüne değil bakanın sözüne bakıyorsunuz. Yazıklar olsun böyle düzene.”
“YEMİŞLER YEMİŞLER ÖDEMEMİŞLER”
“Tayyip Bey altın hesabını sevmiyor. Dün bana demiş ki ‘Hazır elinde hesap makinesi sarraf sarraf gezip altın hesabı yapıyorken, bir de hesapla bakalım demiş CHP’li belediyelerin borcunu.’ Hesapladık. SGK’ya olan bütün borcu altına çevirdik vallahi SGK‘nın dokuz kamyon, 10 kamyon altın alacağı var. Bunun dokuz kamyonu Tayyip Bey’e yakın şirketlerden, bir kamyonu bütün belediyelerden. Kamyonun üçte biri de AKP’li belediyelerin borcu, üçte ikisi geri kalan bütün belediyelerin borcu. Ama bizim üçte ikinin de yarısı AK Partili belediyeler. Buradaki gibi yemişler yemişler ödememişler. Faiziyle birlikte bize ödetiyorlar. Tayyip Bey’e dün söyledim, SGK‘nın önüne o yandaşlarının borcu olan dokuz kamyon altını çek, kamyonun üçte biri bizim borcumuz, getirmeyenler namerttir. Ama o CHP’li belediyelerden faiziyle alıp CHP’yi silkeleyip, buradaki işçiyi, memuru maaş alamaz hale getirip bir ay sonra, 1.5 ay sonra yapılandırma yapmaya niyetleniyor, yandaşın faizini silecek, ana parayı bilmem kaç parçaya bölecek.”
“ALTIN HESABI DA ŞAŞMIYOR, ARABAŞI HESABI DA”
“Son sözüm… Altın hesabına kızıyorsun. Malatya’da kayısı, Erzurum’da cağ kebabı, Manisa’da üzüm, Tekirdağ’da buğday, Antep‘te fıstık fiyatı üzerinden gittiğimiz her yerde hesap yaptım. Peki Cihanbeyli‘de ne üzerinden yapalım? Birazcık Tayyip Bey’i şaşırtalım. Arabaşı çorbasından yapalım. Haydi bakalım. Ne var çorbanın içinde? Un var, tavuk var, salça var, tereyağı var. Tayyip Bey tavuk bir yılda yüzde 95 zamlanmış. Un yüzde 87 zamlanmış. Salça yüzde 207 zamlanmış. Tereyağı yüzde 103 zamlanmış. Geçen sene arabaşı yapmak için un, tavuk, salça, tereyağını koydun mu 238 lira tutuyormuş. Bu sene 506 lira olmuş. Tayyip Bey 17 bin lira verdiğin asgari ücretle 71 sefer arabaşı kaynarmış. Bu sene verdiğin asgari ücretle 44 tane kaynıyor. Nerede 71, nerede 44? Tayyip Bey altının hesabını beğenmedin, al sana araba başı hesabı. Doğru mu Cihanbeyli? Bir hesap daha yapayım. Bir de ne var Konya’da? Etli ekmek var. Tayyip Bey, etli ekmeğin geçen yıl porsiyonu 120 liraymış. Doğru mu? Bu sene olmuş 220 lira. Doğru mu? Yüzde 84 zamlanmış. Geçen sene bir emekli, aldığı maaşla 83 porsiyon etli ekmek alırmış, bu sene verdiğin maaşla 66 porsiyon alabiliyor. Yani altın hesabı da şaşmıyor, kayısı hesabı da şaşmıyor, dönüyorsun arabaşı da şaşmıyor. En son etli ekmek de. Şaşan bir tek şey var. Bu sana oy veren, gariban Konyalılar ‘Oyu alırken yüzümüze gülüyor da sonra bize nasıl sırtını dönüyor bu Tayyip Bey?’ diye sana şaşırıyorlar. ‘Ama bir daha şaşırmayız, önümüze gelen sandıkta hesabını soracağız’ diyorlar. Hepinizi çok seviyoruz. Belediye başkanımıza güveniyoruz. Siz ona Cihanbeyli’yi emanet ettiniz, sizleri ona emanet ediyoruz. İlçe başkanımızı, il başkanımızı seviyoruz, örgütümüzü seviyoruz. Ama inanın kimseyi partili - partisiz diye ayırmıyoruz. Yanımıza gelene üç şeyi soruyoruz, bir şey sormuyoruz. Gelene diyoruz ki ‘Aç mısın, tok musun?’ İki, ‘Uzun yoldan geldin, bir çayımızı içer misin?’ Üç, ‘Ne derdin var söyle. Halledebileceğimizi halledelim. Halledemiyorsak elimizden ne geliyorsa onu yapalım’ deriz. Bir şeyi sormayız: ‘Seni bize kim yolladı, bizim partiye kaydın var mı, mahalle başkanı arkasına imzaladı mı?’ demeyiz. Kömür için partizanlık yapmayız. Sosyal destek için insan ayırmayız. Asla ve asla kimseyi partisine göre, mezhebine göre, inancına göre, etnisitesine göre, ‘Kürt’tü, Türk’tü’ diye ayırmayız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye’nin barışının, kardeşlerinin güvencesiyiz. Hep birlikte partimizi ve sizi yani Türkiye ittifakını, Kürtleri de Türkleri de, Alevileri de Sünnileri de, milliyetçileri de muhafazakarları da… Yeter ki yan yana dursunlar, insan ayırmasınlar, hep birlikte kucaklıyoruz. Bu ülkeye halkın iktidarını kurmaya geliyoruz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”