Nasreddin Hoca’nın medrese ve türbesinin vakıf kayıtlarındaki mirasçılarından biri de Musaoğlu’dur. Yaklaşık 1450 ile 1530 yılları arasında Akşehir’de yaşayan Musaoğlu hakkında kaynaklardan edindiğimiz bilgiler şöyledir:
1476 tarihinde yapılan Akşehir’deki emlak ve vakıf tespiti Ankara Kuyudu Kadimi Arşivinde bulunan 556 nolu defterde kayıtlıdır. Bu kayıtlarda Nasreddin Hoca’nın Türbe ve Medresesinin kaydı şöyledir:
“Vakıf Mevlana Nasreddin Rahmet-Allahü aleyha rahmete vasi’a mübareke harabe mütevece ve medresesi içün vazı’a olunan yerlere Hacı İbrahim nam kimesne mutasarrıf.33,
Bahçe-i Tur Ali: dönüm.10,
Bağ Hacı Nebi*:10,
Bağ Musa oğlu 10,
Zemin medrese. Derdest birader Yakup lenk:3”
Bu kayıtta görüldüğü gibi 1476 yılında Akşehir’de yaşayan Musaoğlu, Nasreddin Hoca vakıf arazilerinden birin de çiftçilik yapmaktadır. Kayıtlarda “Bağ” diye belirtilen yerlerde üzüm yetiştiriliyordu. Bunun karşılığında yıllık olarak Mevlana Nasreddin Vakfı’na 10 akçe gibi cüzi bir miktar ödeme yapıyordu.
Bir diğer kayıtta ise “Murat Çelebi Defteri: 1483 Yılında Karaman Vilayetinde Vakıflar” adlı defterde Mevlana Nasreddin Medresesi Vakfı ikinci kez geçmektedir. Buna göre;
“Eski deftere göre yukarıda adı geçen mescidi (Hacı Ramazan Şirvani Mescidi) soyundan gelenlerin yönettiği vakfına bağlanan Mevlana Nasreddin (Allah(C.C.)’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun) Medresesi Vakfı
Etrafı hendekle kazınmış Tur Ali’nin meyve ve sebze bahçesi senelik:10 akçe
Hacı Piri üzüm bağı senelik 10 akçe
Musa oğlu üzüm bağı senelik 10 akçe
Yukarıda adı verilen Topal Yakup’un elinde tuttuğu medrese arazisi senelik:3 akçe” şeklindedir.
Bu kayıtta yine Musaoğlu’nun bir üzüm bağı olduğunu öğreniyoruz. O devirde Akşehir üzümlerinin çok meşhur olduğu kayıtlarla sabittir. Bu üzümlerin Selçuklu ve Osmanlı sultanlarının sofralarını süslediği çeşitli kaynaklarda mevcuttur. Musaoğlu üzüm bağlarından elde ettiği gelirlerden yedi sene öncesinde olduğu gibi yine vakfa yıllık 10 akçe vermektedir.
1466 tarihli AKŞEHİR Mufassal Defteri’ne göre: Mahalle-i Bezir Hane’de Bahşayış veled-i Musa; oğlu Yakup” şeklinde kayıt vardır. Bu kayıt Nasreddin Hoca Vakıf kayıtlarına uygundur. O devirde Musaoğlu şeklinde tanınınca ismi olan Bahşayiş unutulmuştu. Birazda halk arasında söylenişi zor olduğu için halk kolaya kaçmış ve Musaoğlu deyip geçmişti.
Yine bu kaynakta Musa’nın Hasan adında bir oğlu daha olduğunu ve Akşehir’e bağlı Hasenek köyünde yaşadığı belirtilmektedir. O devirde 6 haneden oluşan bu köy bugünkü Yakasenek köyü içerisinde kalmakta idi. Bu köyde Musaoğulları ile anılan aileler günümüze kadar gelmiştir.
Sonuç olarak; Nasreddin Hoca’nın gerçek mirasçılarından olan Musaoğlu Bahşayış’ın Hasan adında bir kardeşinin ve Yakup ve Nebi adında iki oğlu olduğunu öğreniyoruz.